Geçtiğimiz hafta ataması yapılmayan bir öğretmenle tanıştım. Ataması yapılmadığı için özel bir okulda çalışıyordu. İki çocuğu vardı, biri okulöncesi çağındaydı. Diğer çocuğu ise bu yıl liseye yeni başlamıştı. Okulöncesi ülkemizde zorunlu ve parasız değildi ve kreş, okulöncesi ücretler çok pahalıydı. Lise çağındaki çocuğu ise okullaşma politikası, sınav ve yerleştirme sisteminden kaynaklı Anadolu lisesine yerleşememişti. Tek seçeneği kontenjanı boş kalan liselerden meslek veya imam hatip lisesine gitmekti ya da örgün eğitim dışına çıkacaktı.
Çaresizliğin sonucu iki çocuğunu da maaşı karşılığında çalıştığı özel okula kaydettirmek olmuş.
Maaşı yalnızca çocukların eğitim giderlerini karşılıyordu. Ulaşım, yemek dahil değildi. Üçü birlikte okula gidip geliyor, yemeği de kişisel olanaklarla çözmeye çalışıyorlardı. Çünkü okulun yemek ve ulaşım ücretleri de çok pahalıydı. Eşinin maaşı ile de evin tüm giderlerini karşılamaya çalışıyorlardı.
HAKİKAT BAMBAŞKA
Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı bir programda “Çocuğunuzu özel okula göndermek zorunluluk falan değil; tercih” dedi. Hakikat ise bir öğretmenin yaşadıkları binlerce velinin, öğrencinin hikâyesi.
Özel okulları zorunlu hale getirme politikasını 23 yılda adım adım ördüler. Eğitimi satılığa çıkarma adımları okul öncesinden itibaren her kademede o denli kapsamlı ki bu yazıya yalnızca liseleri sığdırabileceğim…
Devlet okullarına ayrılmayan bütçe, kaynaklar teşvik adıyla özel okul sahiplerine aktarıldı. Teşvikler sonucu özel okullar ülke tarihinin en yüksek oranına yüzde 24’e ulaştı. Son teşvik Ağustos ayında açıklandı. Organize sanayi bölgesi (OSB) içindeki özel meslek lisesi sahiplerine her öğrenci için 46 bin 332 lira ile 77 bin 626 lira, OSB dışındaki liselere ise 36 bin 482 ile 48 bin 894 lira arasında miktarlar aktarıldı.
Uyguladıkları okullaşma politikası ile akademik liselerin (Fen, Sosyal Bilimler, Anadolu Liseleri) sayıları, kontenjanları azaltıldı. Meslek liseleri, imam hatip liseleri sayı ve kontenjanları ise her geçen yıl artırıldı.
Öyle bir sınav ve yerleştirme sistemi planladılar ki belirli dilime giremeyen, kriterleri karşılayamayan öğrenciler tercih edilmeyen, kontenjanı boş kalan meslek veya imam hatip liselerine yerleşmeye zorunlu bırakıldı veya komisyonlar eliyle imam hatip ve meslek liselerine zorunlu yerleştirildi. Çocuklar ya istemedikleri okul türüne mecbur kaldı ya da okul, örgün eğitim dışına çıktı.
MECBUR BIRAKILDILAR
Okullarını bırakmak veya istemediği okul türüne gitmek istemeyen binlerce öğrenci özel okullara mecbur bırakıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023-2024 eğitim öğretim yılı örgün eğitim verileri, özel okulların öğrencilerin büyük çoğunluğu için nasıl zorunluluk haline getirildiğinin ispatı oldu. Veriler ise şu şekilde:
Ülkenin tamamına yakınında il il ortaöğretimde; imam hatip, meslek lisesi ve açıköğretim liselerindeki öğrenci oranları akademik liselerle karşılaştırıldığında yüzde 50’yi geçmiş durumda.
İstanbul’da bu oran yüzde 65’e karşı yüzde 35. İstanbul’da lise çağındaki üç öğrenciden biri okul dışında görünüyor. Çok sayıda ilde (Muş, Ağrı, Gümüşhane, Bitlis, Siirt gibi) benzer tablo söz konusu.
Ankara’da akademik liselerdeki öğrenci sayısının genel ortaöğretime oranı yalnızca yüzde 42. Hatay’da yüzde 43, İzmir’de, Kocaeli’nde, Siirt’te yüzde 40, Rize’de yüzde 38, Bitlis’te yüzde 36, Bursa’da, Muş’ta, Afyonkarahisar’da yüzde 35, Antalya’da yüzde 34, Konya’da yüzde 32.
Çok sayıda ilde akademik liselerle, mesleki eğitim adıyla okul olmaktan çıkarılıp çocuk işçi bulma kurumu haline getirilen yerlerin oranları birbirine yakın. Örneğin; Afyonkarahisar’da akademik liselerde 15 bin öğrenci varken mesleki eğitimde 14 bin öğrenci bulunuyor. Çankırı’da 3 bin 771’e 3 bin 55. Bitlis’te 10 bin 628’e 8 bin 175, Rize’ de 7 bin 798’e 6 bin 749, Bayburt’ta bin 994’e, bin 459, Konya’da 47 bine 45 bin, Bursa’da 63 bine 69 bin.
Liselerin zorunlu kapsamından çıkarılması açıklamaları gelinen tablodan bağımsız değil. Bu hazırlığı yirmi üç yıldır yapıyorlar.
Raporlarında, açıklamalarında şöyle diyorlar: “Önce lise, sonra ortaokul zorunlu eğitim kapsamından çıkarılsın. Eğitime ayrılan bütçe devlet için boşa masraf. Devlet okullarının büyük çoğunluğu sermayeye ucuz, bedava iş gücü yetiştirecek yerler olsun. Akademik, nitelikli eğitim parayla satın alınsın.”