Sakarya'da 1 Mayıs ve CHP...

“1 Mayıs, sendikal bir eylem değildir. Evet, dünyanın her yerinde ve tarih boyunca sendikalar, işçi sınıfı örgütleri olarak 1 Mayıs’larda büyük rol oynar, kutlamaları düzenler ama 1 Mayıs’ları yönlendiren, ona rengini veren, her sürecin politik atmosferidir. Örneğin savaş varsa gündemde anti-militarizm, baskılar artmışsa anti-faşizm gibi temalar süreci genel olarak belirler. Bu belirleme hali de, aslında işçi sınıfının politik örgütlerinin gücüyle orantılı olarak gerçekleşir. Bugünkü gibi sosyalist hareketlerin görece zayıf olduğu koşullarda, sendikal yapıların kararlarının öne çıkması, ciddi bir sorundur elbette, ama bu yazarak çizerek giderilebilecek bir sorun değildir ve hayli derin bir tartışmaya denk düşmektedir. “

Gazeteci - Yazar M. Ender Öndeş’in sendika.org’ta yayımlanan yazısından alıntıladığım bu saptamaya katılır mısınız bilmem ama ana muhalefet partisinin 1 Mayıs’a karşı olan tutumu beni ikna etmeye yetti.

Değerlendirmemi Sakarya ölçeğinde yaptım. CHP 1 Mayıs’ta var mıydı, diye sorarsanız vardı. Ancak, çok kalabalık olmayan mitingte bile herkes CHP nerede, niye katılmadı diye sorma ihtiyacı duydu. Ben de var olduklarını biliyordum ama…

Sonra CHP’lilerin sosyal medya paylaşımındaki fotoğrafları gördüm. Milletvekili Ayça Taşkent, PM üyesi Ecevit Keleş ile il ve ilçe yöneticileri önde, arkalarında da 50-60 kişilik bir grup var. (Sonradan 90 diye düzeltti bir arkadaş). Sanki 1 Mayıs onların değil, alandaki diğer katılımcıların bayramı da onlar partiyi temsilen dayanışmaya gelmişler gibi bir görüntü. Miting devam ederken de dağılıp gittiler. Yani bayram ziyareti gibi bir şey…

Öndeş tespitinde ne diyordu; “1 Mayıs’ları yönlendiren, ona rengini veren, her sürecin politik atmosferidir.”

Ona rengini kim verecek; işçi sınıfının politik gücü.

Sınıfın bugün öyle bir gücü yok ama sınıfın “hak, hukuk, adalet” diye 19-26 Mart haftasında güç verdiği, harekete zorladığı, hatta vekalet verdiği CHP bu rolü üstlenmeliydi. Fakat onlar temsili katılımı uygun gördüler.

Peki CHP’nin kitlesel katılımdan imtina ettiği mitingden akılda neler kaldı? Doğruyu söylemem gerekirse (kulaklarım ağır işitiyor, belki ondandır) benim aklımda kalan, önce çıkan tek bir slogan yok. Yapılan konuşmalarda işçinin, emekçinin talepleri sıralandı ama bu sorun ve talepler o kadar çok ki hiçbiri diğerinin önüne geçemedi.

Böyle mi olmalıydı?

CHP 19 Mart ve sonraki günlerde harekete geçirdiği kitlesiyle 1 Mayıs alanında olsa, diploma iptalinden kayyum atamalarına, gözaltılara, tutuklamalara, işkencelere, Kanal İstanbul’a, yoksulluğa, açlığa, yolsuzluklara, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesine, örgütlenme özgürlüğü önündeki engellere, kadın cinayetlerine, çocukların istismarına, eğitimin tarikatlara, sağlığın patronlara devredilmesine itirazı sürdürebilsek, sizce bugün ne konuşuyor olurduk? Böyle bir mitingin kentte yaratacağı etki hiç mi düşünülmez.

İşin aslı CHP’nin sosyalist solun olduğu her etkinliğe mesafeli yaklaştığını bildiğimden hiç şaşırmadım. Şaşırmıyorum ama bir anlam da veremiyorum. Neden çekinirler, neden korkarlar bir türlü çözemedim.

Neyse ki yürüyüş esnasında gördük ki, alkışlayan ve kısık sesle de olsa sloganlara eşlik eden insanlar var. O cesur insanlar daha fazla güven ve umut veriyor.