Danıştay, sendikaların toplu sözleşme yetki tespiti süreçlerinde patronların kötü niyetli müdahalelerini engelleyen kritik bir yönetmelik hükmünün yürütmesini durdurdu. Bu karar, işverenlerin geriye dönük işçi çıkış bildirimleriyle sendikaların yasal çoğunluğunu ortadan kaldırmasının önünü açıyor.
Mevcut sistem nasıl işliyordu?
Bugüne kadar, sendikaların yetki tespit başvurularında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından temel bir koruma mekanizması uygulanıyordu. 11 Ekim 2013 tarihli “Toplu İş Sözleşmesi Yetki Tespiti ile Grev Oylaması Hakkında Yönetmelik”, başvuru tarihinden önceki işten giriş-çıkış bildirimlerini dikkate almıyor, bu da patronların geriye dönük “işçi çıkarma” oyunlarını geçersiz kılıyordu.
Örneğin bir sendika 20 Ocak’ta başvurduğunda, patronun 21 Ocak’ta işten çıkardığı işçileri 19 Ocak tarihiyle SGK’ye bildirmesi yok hükmünde sayılıyor, sendikanın başvuru anındaki üye sayısı korunuyordu.
Orge Grup’un başvurusu
Türk-İş’e bağlı Ağaç-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Orge Grup Yapı Mobilya AŞ patronu, söz konusu düzenlemeyi Danıştay’a taşıdı. Şirket, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda “yasal süresi içinde” yapılan bildirimlerin geçerli kabul edildiğini, 5510 sayılı Kanun’da da işten ayrılış bildirimi için 10 günlük süre tanındığını öne sürdü.
Danıştay 10. Dairesi, bu iddiayı haklı buldu ve yönetmeliğin 7. maddesinin 4. fıkrasının yürütmesini durdurdu. Mahkeme, yönetmeliğin kanunun tanıdığı bu süreyi daralttığını ve normlar hiyerarşisine aykırı olduğunu belirtti.
Örgütlenme süreçleri için yeni tehditler
Bu karar, sendikal örgütlenmeyi doğrudan tehdit ediyor. Artık patronlar:
Sendika üyesi işçilerin sözleşmelerini feshedebilir.
Bu fesih tarihini sendikanın başvuru tarihinden önceye çekebilir.
SGK’ye 10 günlük süre içinde bildirim yaparak işçileri çalışan sayısından düşebilir.
Bu manevra, sendikaların işyerinde %50 veya işletmede %40 çoğunluğu sağlamasını kolayca engelleyebilecek. Ayrıca Bakanlığın da artık yetki tespitlerinde 10 günlük süreyi beklemesi ve geriye dönük bildirimleri dikkate alması öngörülüyor.
“Kalıcı çözüm toplu sözleşme sisteminin değişmesi”
Çalışma Ekonomisi Doktoru Avukat Murat Özveri, mevcut sistemin başlı başına sendikasızlaştırmaya yol açtığını belirtiyor:
“İşverenler, sendikanın yetki için başvurduğunu öğrendikleri anda cezasını ödemeyi göze alarak işçi çıkarıyor ya da sahte girişler yaparak çoğunluğu bozabiliyor. Daha önce bu kötü niyetli girişimleri engellemek için yönetmelik düzenlemesi yapılmıştı, ancak asıl çözüm bu düzenlemenin kanuna konulmasıdır.”
Özveri, işçilerin iradesini esas alan referandum gibi yöntemlerle yetki sisteminin değiştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu önerinin, Anayasa Mahkemesi’nin de sendikasızlaştırmayı teşvik eden yapısal sorunlara işaret eden kararlarıyla örtüştüğünü ifade ediyor.
“Danıştay kararı, sendikalar açısından ciddi bir zaman kaybı, uzun sürecek davalar ve işverenler için sendikasızlaştırma yönünde yeni fırsatlar anlamına geliyor.”