Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Gezi Direnişi’nin yıldönümünde gündeme dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Baş, 28 Mayıs 2013’te başlayan Gezi eylemlerini “Türkiye tarihinin en onurlu halk direnişlerinden biri” olarak tanımlarken, bugün o sürecin simge isimlerinin cezaevinde tutulmasına sert tepki gösterdi.

“Gezi’nin üzerinden 12 yıl geçti, ama yargı adaletle değil talimatla çalışıyor”

Özel: Asgari ücrete ara zam için mücadele yapmak zorundayız
Özel: Asgari ücrete ara zam için mücadele yapmak zorundayız
İçeriği Görüntüle

Baş, konuşmasında “12 yıl önce başlayan bu isyan, iktidarı korkutan bir halk hareketiydi. O gün yaşamını yitiren arkadaşlarımızı sevgiyle anıyorum. Ne yazık ki, onları hayattan koparanlar bugün ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Buna karşılık, milyonların destek verdiği bir demokratik hak arayışı nedeniyle halen cezaevinde tutulan arkadaşlarımız var: Mine Özerdi, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman, Osman Kavala ve milletvekilimiz Can Atalay…” ifadelerini kullandı.

“Halkın sesi susturulmak isteniyor, demokrasi dar bir alana hapsedildi”

Basın toplantısında demokrasinin yalnızca seçim sandığına indirgenmesini eleştiren Baş, “Miting yapmak, protestoya katılmak, itiraz etmek… Bunların hepsi anayasal hak. Ama halkın sesini duyurmaya çalıştığı her hareket artık ‘darbe’ diye etiketleniyor. Yetmedi, şimdi sandık sonuçlarını da tanımayan bir anlayış inşa edilmeye çalışılıyor” dedi.

“Meclis artık halkın çıkarlarını savunmuyor”

TİP lideri, yasama organı olan TBMM’nin işlevsizleştirildiğini söyleyerek şöyle devam etti:

“Meclis bugün yurttaş yararına kararların alındığı bir yer olmaktan çıktı. Torba yasa üstüne torba yasa geliyor. Hukuksuzluk neredeyse sistemin temel ilkesi haline getirildi. Anayasa Mahkemesi’ne giden yasalar 2-3 yıl sonra iptal ediliyor ama o arada halk çoktan mağdur edilmiş oluyor. Bu kısır döngüde yurttaş lehine tek bir iyileşme yaşanmıyor.”

“Siyaset artık iki merkez arasında sıkışmış durumda: Saray ve Silivri”

Erkan Baş, Türkiye’de siyasetin halktan uzaklaştırıldığını belirterek çarpıcı bir tablo çizdi:

“Memleketi yönetenler sarayın ağzına bakıyor. Saraydan işaret gelmeden harekete geçemeyen bir yapı oluştu. Diğer yanda, halk için mücadele edenler cezaevlerinde. Türkiye’de siyaset artık saray ile Silivri arasına sıkıştı.”

“Cezaevleri halkın değil, iktidarın korkularını barındırıyor”

Baş, cezaevlerinde yatanların kimler olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ormanı savunan içeride. Deresini korumak isteyen içeride. Soma’da işçi ölümlerine göz yumanlar dışarıda. Çocuklar ölmesin diye konuşanlar tutuklu, ama hırsızlık yapanlar, kamu malını yiyenler özgür. Bu düzene alışmak isteyenler olabilir, ama biz alışmayacağız.”

“Bu çarpıklığı normalleştirmeye çalışanlara karşı mücadele şart”

Toplantının sonunda yurttaşlara da çağrıda bulunan Baş, “Bu tabloya itiraz etmeden yaşamak, hukuksuzluğu meşru görmek anlamına gelir. Eğer gerçekten bu memleketi seviyorsak, bu düzene karşı ses çıkarmak zorundayız. Yoksa geleceğimizi tamamen kaybedeceğiz” dedi.