Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Sera Kadıgil, Türk Metal Sendikası’na üye oldukları için işten çıkartılan Xiaomi-Salcomp işçilerine sahip çıktıklarını söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'e, diğer hak gaspları ve bunlara karşı direnen işçileri hatırlatarak,  aynı hassasiyetin bu emekçiler için gösterilip, gösterilmeyeceğini sordu.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) MESS Teknoloji Merkezi'nde (MEXT) "İşimizin Yarını" ana temasıyla düzenlenen Ortak Paylaşım Forumu’nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türk Metal Sendikası’na üye oldukları için işten çıkartılan Xiaomi-Salcomp işçileriyle ilgili yapmış olduğu konuşmasında "Sermaye grubu gittiği her yerde o ülkenin şartlarına uymuş ama 'burada kadın işçileri başta olmak üzere onların sendikalaşmasına müsaade etmem' yaklaşımıyla onları sokağa atmış. Sermaye hareketliliğinin yarattığı sonuçları bizim düzenlememiz lazım. Sendika direndi, biz orada devlet olarak devreye girip 'Burası Türkiye ve demokratik bir ülke, işçiler sizin kölenizdir gibi davranamazsınız, burada hukuk devleti vardır' mesajını verdik. Bu hareketli dünyada bu tür olaylarla karşılaşacağız ama bunlara müsaade etmeyeceğiz" demişti.

Bilgin’in bu sözlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıyan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil,  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.

Önergesinde, Türkiye’nin birçok noktasındaki diğer hak gaspları ve bunlara karşı direnen işçileri hatırlatan Kadıgil, aynı hassasiyetin bu emekçiler için gösterilip, gösterilmeyeceğini sordu.

'MİTSUBA , ADKOTURK VE BELKAPER İÇİN NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?'

Kadıgil’in Bilgin’e yönelttiği sorular şöyle:

1- Konuşmanızdan yabancı sermayeli bir şirketin sendikalaştıkları için işyerinden çıkarttığı işçilerini “devlet olarak müdahale ederek” geri aldırılmalarını sağladığınız anlaşılmaktadır. Bu durumda şu anda Türkiye’nin farklı yerlerinde sendikal haklarını kullandıkları için işinden çıkartılan, işlerine dönmek için demokratik gösteri hakkını kullanan çok sayıda işçi için de benzer bir müdahalede bulunacak mısınız? Benzer bir müdahalede şimdiye dek neden bulunmadınız?

2- Bakanlığınızın sendikanın yetkisini onaylaması ile birlikte sendikanın işverenle toplu sözleşme imzalama hakkını elde etmesi ve ardından Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan MİTSUBA Otomotiv çalışanlarının Birleşik Metal İş sendikasına üye oldukları için işten çıkarılması ile ilgili olarak Japon sermaye grubu ile ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? 

3- Türkiye Devrimci Kara, Hava ve Demiryolu İşçileri Sendikası’na (Nakliyat-İş) üye oldukları gerekçesiyle Yemeksepeti firmasındaki işlerine son verilen işçiler ile ilgili Bakanlığınızın herhangi bir değerlendirmesi var mıdır? 

4- Bakanlığı’nızın 1 Ocak 2021 tarihinde sendikaya toplu iş sözleşmesi yapılabilir yetkisi gönderdiği, fakat sendikanın gönderdiği taslağı tanımayacağını ve sendikayla masaya oturmayacağını ifade eden ve grevin devam ettiği hazır makarna üreticisi Indomie Adkoturk’un önce arabulucu masasına oturmaması sonrasında ise başlayan yasal grevi engellemeye yönelik girişimleri ile ilgili olarak Bakanlığınızın herhangi bir girişimi olmuş mudur? 

5- Sizin ifadelerinizle Türkiye demokratik bir ülke ve işçiler de köle değilse neden örgütlenme ve grev süreçlerinde yaşadıkları baskıları ve hak ihlallerini dile getirmek üzere Tekirdağ Valiliğine giden İndomie Adkoturk ve BelKaper işçileri kolluk güçlerinin şiddetli müdahalesiyle karşılaşmışlardır. Bakanlığınız bu işyerlerinde işçilerin ve örgütlü oldukları Tek-Gıda İş Sendikası’nın resmi başvuruları ve kamuoyu önünde dile getirdikleri şikayetlerle ilgili ne tür işlemler yapmıştır?

6- Konuşmanızda yer alan “sendika direndi” ifadenizden demokratik barışçıl eylem hakkını olumlu ve meşru bulduğunuz anlaşılmaktadır. Bu durumda Gaziantep, Urfa, Çerkezköy, Gebze vb. Yerlerde örgütlenme sürecindeki sendikal hak ihlallerine karşı “direnen” sendikalara ve üyelerine yönelik gözaltı işlemlerini, şiddet kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Direnen bası sendikalara mı destek oluyorsunuz? Eğer öyle ise destek olma ölçütleriniz nelerdir? Bakanlığınızın sendikalar arasında ayrım yapma yetkisi var mıdır?

7- Bakanlığınızın vizyonu web sitenizde şöyle ortaya konmuştur: "Sosyal hukuk devleti temelinde emeğin ve hakkın esas alındığı, diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilerek çalışma ahenginin hâkim kılındığı, uluslararası norm ve standartlara uyumlu, yenilikçi bir çalışma hayatı oluşturmaktır." Bu vizyona ve ilgili mevzuatın bakanlığınıza yüklediği görevlere istinaden; Türkiye'nin de onaylamış olduğu ILO'nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinde öngörülen sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi hakkı ve özgürlüğünün korunması için ne tür önlemler almakta, uygulamalar yapmaktasınız? Belirttiğiniz sosyal diyalog mekanizmalarının geliştirilmesi için yukarıda bahsi geçen işyerlerindeki örgütlenme ve grev süreçlerinde ne tür çalışmalar yaptınız? Valiliğe dilekçe vermek isteyen, görüşerek sorunlarını anlatmak isteyen işçilerin ve sendikacıların gözaltına alınmasını sosyal diyalog anlayışına uygun görüyor musunuz?

8- Bakanlığınızın yukarıda sözü geçen iş yerleriyle ilgili teftiş faaliyeti olmuş mudur? Yoğun olarak dile getirilen sendikal hak ihlalleri, taciz ve mobbing uygulamaları Bakanlığınıza bağlı iş müfettişleri tarafından araştırılmış, soruşturulmuş mudur? Yapılan işlemler, verilen cezalar var mıdır? Bu konuda düzenlenen müfettiş raporları var mıdır?

9- Konuşmanızdan yabancı sermayeli bir şirketin sendikalaştıkları için işyerinden çıkarttığı işçilerini “devlet olarak müdahale ederek” geri aldırılmalarını sağladığınız anlaşılmaktadır. Bu durumda şu anda Türkiye’nin farklı yerlerinde sendikal haklarını kullandıkları için işinden çıkartılan, işlerine dönmek için demokratik gösteri hakkını kullanan çok sayıda işçi için de benzer bir müdahalede bulunacak mısınız? Benzer bir müdahalede şimdiye dek neden bulunmadınız?

10- Bakanlığınızın sendikanın yetkisini onaylaması ile birlikte sendikanın işverenle toplu sözleşme imzalama hakkını elde etmesi ve ardından Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan MİTSUBA Otomotiv çalışanlarının Birleşik Metal İş sendikasına üye oldukları için işten çıkarılması ile ilgili olarak Japon sermaye grubu ile ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? 

11- Türkiye Devrimci Kara, Hava ve Demiryolu İşçileri Sendikası’na (Nakliyat-İş) üye oldukları gerekçesiyle Yemeksepeti firmasındaki işlerine son verilen işçiler ile ilgili Bakanlığınızın herhangi bir değerlendirmesi var mıdır? 

12- Bakanlığı’nızın 1 Ocak 2021 tarihinde sendikaya toplu iş sözleşmesi yapılabilir yetkisi gönderdiği, fakat sendikanın gönderdiği taslağı tanımayacağını ve sendikayla masaya oturmayacağını ifade eden ve grevin devam ettiği hazır makarna üreticisi Indomie Adkoturk’un önce arabulucu masasına oturmaması sonrasında ise başlayan yasal grevi engellemeye yönelik girişimleri ile ilgili olarak Bakanlığınızın herhangi bir girişimi olmuş mudur? 

13- Sizin ifadelerinizle Türkiye demokratik bir ülke ve işçiler de köle değilse neden örgütlenme ve grev süreçlerinde yaşadıkları baskıları ve hak ihlallerini dile getirmek üzere Tekirdağ Valiliğine giden İndomie Adkoturk ve BelKaper işçileri kolluk güçlerinin şiddetli müdahalesiyle karşılaşmışlardır. Bakanlığınız bu işyerlerinde işçilerin ve örgütlü oldukları Tek-Gıda İş Sendikası’nın resmi başvuruları ve kamuoyu önünde dile getirdikleri şikayetlerle ilgili ne tür işlemler yapmıştır?

14- Konuşmanızda yer alan “sendika direndi” ifadenizden demokratik barışçıl eylem hakkını olumlu ve meşru bulduğunuz anlaşılmaktadır. Bu durumda Gaziantep, Urfa, Çerkezköy, Gebze vb. Yerlerde örgütlenme sürecindeki sendikal hak ihlallerine karşı “direnen” sendikalara ve üyelerine yönelik gözaltı işlemlerini, şiddet kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Direnen bası sendikalara mı destek oluyorsunuz? Eğer öyle ise destek olma ölçütleriniz nelerdir? Bakanlığınızın sendikalar arasında ayrım yapma yetkisi var mıdır?

15- Bakanlığınızın vizyonu web sitenizde şöyle ortaya konmuştur: "Sosyal hukuk devleti temelinde emeğin ve hakkın esas alındığı, diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilerek çalışma ahenginin hâkim kılındığı, uluslararası norm ve standartlara uyumlu, yenilikçi bir çalışma hayatı oluşturmaktır." Bu vizyona ve ilgili mevzuatın bakanlığınıza yüklediği görevlere istinaden; Türkiye'nin de onaylamış olduğu ILO'nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinde öngörülen sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi hakkı ve özgürlüğünün korunması için ne tür önlemler almakta, uygulamalar yapmaktasınız? Belirttiğiniz sosyal diyalog mekanizmalarının geliştirilmesi için yukarıda bahsi geçen işyerlerindeki örgütlenme ve grev süreçlerinde ne tür çalışmalar yaptınız? Valiliğe dilekçe vermek isteyen, görüşerek sorunlarını anlatmak isteyen işçilerin ve sendikacıların gözaltına alınmasını sosyal diyalog anlayışına uygun görüyor musunuz?

16- Bakanlığınızın yukarıda sözü geçen iş yerleriyle ilgili teftiş faaliyeti olmuş mudur? Yoğun olarak dile getirilen sendikal hak ihlalleri, taciz ve mobbing uygulamaları Bakanlığınıza bağlı iş müfettişleri tarafından araştırılmış, soruşturulmuş mudur? Yapılan işlemler, verilen cezalar var mıdır? Bu konuda düzenlenen müfettiş raporları var mıdır?

NE OLMUŞTU?

Geçen günlerde sendikalı oldukları için işten çıkarılan 60'ı kadın 95 Adkoturk işçisinin aylardır süren direnişini destek ziyaretinde bulunan Kadıgil’in bu ziyareti, Refika Birgül’ün “Öğrenci Evi Yemekleri” video serisinin sonunda kullanılmıştı. Birgül, Öğrenciler için hazırladığı ucuz ve pratik yemeklerin hazırlanışını anlattığı programında noodle ile hazırladığı börek tarifinden sonra ekrana “ SON DAKİKA: Videonun sonunu izleyin!” ibaresi kullanılarak “ Çekimi yaparken biz de bilmiyorduk. Yayından hemen önce öğrendik. Sizin de bilginiz olsun!” notuyla Kadıgil’in grev çadırı ziyaretini paylaşmıştı.

Kadıgil, ziyaretteki konuşmasında "Bu insanlar haklarını istiyor. Sizin yapabileceğiniz bir şey var; bu arkadaşlarımızı paylaşın, seslerini duyun. Bu fabrikada üretilen ürünleri satın almayın. Boykot edin" ifadelerini kullanmıştı.