Zirai Don, Zina ve Tarikat Meteorolojisi

Mesele sadece donla bitmiyor. Çünkü tarikatlar ve cemaatler öyle bir tablo çiziyor ki, orada da zihin donuyor, vicdan buz kesiyor.

Geçtiğimiz günlerde Cübbeli Ahmet lakabıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Türkiye’nin tarım gündemini beklenmedik bir yerden salladı. Meteoroloji uzmanları haritalarla, termometrelerle uğraşadursun, Cübbeli meseleyi çözdü: “Zirai donun sebebi zinadır.”

Evet, yanlış duymadınız. Soğuk hava kütlesi değil, sıcak ilişkiler! İklim değil, ahlaksızlık! Jet stream değil, jet-set günahlar!

Bu açıklamadan sonra çiftçilerin sabah 5’te kalkıp hava durumuna değil, mahallede kim kiminle ne yapmış ona bakması bekleniyor. Tarım kredi kooperatifleri, artık gübre yerine tövbe boncuğu dağıtsa yeridir.

Ama mesele sadece donla bitmiyor. Çünkü tarikatlar ve cemaatler öyle bir tablo çiziyor ki, orada da zihin donuyor, vicdan buz kesiyor. Şifa dağıtıyoruz diyenler çocuk istismarından yargılanıyor. Maneviyatın merkezi olduğunu iddia eden bu yapılar, bir bakıyorsun miras kavgasına tutuşmuş. İnsanlar Allah yolunda mal mülk terk edilir sanırken, meğer dergâhın arka odasında tapu devri pazarlığı dönüyormuş.

Hadi diyelim ki dışarıda yaşanan zinaya karşın doğa intikam alıyor. İçeride yaşanan taciz, rüşvet, üçkâğıt için neden hâlâ gökten taş değil de sadece sessizlik yağıyor? Bu hesapta bir çelişki yok mu?

Eğer doğa gerçekten günaha tepki veriyorsa, bazı dergâhların üstüne niye hâlâ yıldırım düşmüyor?

İnsan ister istemez soruyor: Zina bu toprakları donduruyorsa, taciz ne yapar? Miras kavgası sel mi getirir? Yoksa orman yangınları, üç tarikatın bağış kavgasından mı çıkıyor?

Espri bir yana, bu açıklamalar toplumu sadece güldürmüyor, aynı zamanda bilimsel düşünceye, akılcı çözümlere ve gerçek sorunlara karşı da körleştiriyor. Çiftçi ürününü don vurmuş diye ağlarken, televizyon ekranlarında ahlak vaazı dinlemek, hiçbir sorunu çözmüyor. Tarikatlar çocukların istismar edildiği yerler haline gelmişken, dışarıya “ahlak bekçiliği” taslamaları, ne kadar güvenilir peki. Ya da hiç kimse bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormayacak mı sanılıyor.

Cübbeli Ahmet öncelikle hava durumuna karışmayı bırakmalı ve kendi iç iklimine bakmalıdır. Oradaki soğukluk ve felaketler çok daha uzun süredir devam ediyor. Bu ülkede insanların her şeyine karışmaya hak görenlerin sıra kendilerine geldiğinde yaşadığı Suskunluk aklımıza şu soruyu getiriyor; peki sizin kendi içinizde yaşadığınız olaylar hangi ahlaksızlığın sonucu?

Bu ülkede insanlar artık; hurafeyle değil bilimle, korkuyla değil özgürlükle, iki yüzlü vaazlarla değil gerçek adaletle yaşamak istiyor. Çünkü bu toprakların asıl bereketi, akılda, eşitlikte ve özgürlükte yeşeriyor.