Hendek’teki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda 3 Temmuz 2020’de meydana gelen ve 7 işcinin ölümü, çoğunluğu işçi 127 kişinin de yaralandığı patlamayla ilgili dava karara bağlandı. Mahkeme heyeti fabrika sahipleri Ali Rıza Erçel Coşkun ve Yaşar Coşkun’u 13 yıl 6 ay, fabrikanın sorumlu müdürü Hasan Ali Velioğlu’nu 12 yıl 6 ay, tutuksuz sanıklar Aslı Bozkurt, Ahmet Çağırıcı, Erşan Öztürk ve Asiye Angın'ı da 6 yıl 8 ay hapse mahkum etti. Hasan Ali Velioğlu tahliye edildi.

Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ferizli Kampüsündeki büyük salonunda görüen duruşma öncesinde önellerin aileleri basın açıklaması yaptı.

Katliamda yaşamını yitiren Sebahattin Tepeçınar'ın ablası Hatun Tepeçınar şunları söyledi:
"Biz buraya adaletin yerine gelmesini umut ederek geldik. Umutlarımızı çürütmek istemiyoruz. Bizim bugün yüreğimizin alevi sönecek. İşçiler patrona sermaye olmasın diye bir ilk olacak Türkiye'de."

Hayatını kaybeden işçi Halis Yılmaz'ın kardeşi Merve Nur Yılmaz ise şu ifadeleri kullandı:
"Daha önce söyledik yine söylüyoruz: Önlenebilir hiçbir ölüm kaza, kader ve fıtrat denilerek meşrulaştırılamaz. Olası kasıtla insan ölümüne sebebiyet veren sanıklar kadar buna göz yuman ve denetlemeyen yetkililer de iş cinayetlerinde caydırıcı kararları uygulamayan yargı da bu katliamlardan sorumludur. Biz artık ölüler için adalet aramak istemiyoruz. Bu dava maliyet kalemi olarak görülen işçi sınıfının yaşam mücadelesidir."

BARO BAŞKANLARINDAN KATILMA TALEBİ

Hendek Katliamı davasının karar duruşması Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

Duruşmada söz alan TBB Başkanı Av. Erinç Sağkan, "Yaşam hakkının söz konusu olduğu bu davaya katılma talebimiz bulunmaktadır" dedi.

Çanakkale Barosu Başkanı Av. Soner Aydın ve Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun da söz alarak davaya katılma taleplerinde bulundu.

Mahkeme heyeti baroların katılma taleplerini “suçtan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddetti.

SANIKLAR EK SAVUNMALARI KAPSAMINDA BERAATLERİNİ TALEP ETTİ

Sanıklardan Hasan Ali Velioğlu, Asiye Angın, Erşan Öztürk, Ali Rıza Ergenç Coşkun ve Ahmet Çağrıcı “Olası kastla öldürme” ve “yaralanmaya neden olma” suçlamalarına karşı ek savunma haklarını kullanarak beraatlerini talep etti.

SANIK YAŞAR COŞKUN: BİZ KATİL DEĞİLİZ, TERÖRİST DEĞİLİZ

Sanık Yaşar Coşkun savunmasına besmele çekerek başladı. Coşkun'un savunmasından öne çıkan kısımlar şu şekilde:

"Vefat eden çalışma arkadaşlarıma, abilerime, ablalarıma Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum” , “Biz katil değiliz, terörist değiliz. 200 kişiye istihdam sağlayan iş adamıyız. Vefat eden arkadaşlar kardeşlerimizdir. 31 Ocak’taki duruşmanın tutanaklarını inceledim. Bu kazanın iş cinayeti olduğu defalarca kez söylenmiş. Kanunda iş cinayeti kavramı yok. Bu bir iş kazasıdır.

Biz işçiler ölürse ölsün demişiz. Ya biz vicdansız değiliz, biz hakkı hukuku gözeten insanlarız”

COŞKUN'DAN MAHKEME BAŞKANINA: BENİM SİZDEN UMUDUM YOK

"Sayın başkanım benim sizden umudum yok. Ne konuşsak değişmeyecek. Ama inandığım bir şey vardır imanlı insanlar umutlarını kaybetmezler. Ben de imanlı olduğuma inanıyorum ve Allah’ın izniyle umudumu kaybetmiyorum"

“İddianame tüm fabrikanın kaçak olduğu gibi düzenlenmiş oysa fabrika, Avrupa standartlarının üzerinde bir fabrikadır. O yüzden mütalaanın hiçbir değeri yoktur. Beraatimi talep ediyorum.”

Sanık Yaşar Coşkun'un savunmasının sona ermesi üzerine duruşmaya öğle arası verildi.

Verilen aranın ardından duruşma saat 14.00'te yeniden başladı.

Müdafii avukatları olayın kaza olduğunu öne sürerek, olayda olası kastın söz konusu olmadığını beyan ettiler.

‘TÜM ÖNLEMLER ALINMIŞ, YAPILABİLECEK HER ŞEY YAPILMIŞ’

Ali Rıza Ergenç Coşkun’un avukatı Ali Talip Çankaya, yaptığı savunmada “Tüm önlemler alınmış, yapılabilecek her şey yapılmış. Biz beraat beklerken olası kast ile karşı karşıya kaldık. Ancak ve ancak basit taksirden bir hüküm kurulabilir” dedi.

‘BİR CEZA VERİLECEKSE BİLE BU ALT SINIRDAN VERİLMELİDİR’

Ali Rıza Ergenç Coşkun’un avukatı Mehmet Mangıroğlu’nun savunmasından öne çıkan bölümler ise şu şekilde:

“77 yaşına gelen müvekkilimiz artık işletmenin çarkını gelişen teknoloji ve bireyler karşısında dört taneye yakın kimyager, kimya mühendisi iş sorumlusu, ustası, personeli ve idare amiri ile oğluna bırakmıştır.

İnsan bindiği dalı keser mi? Yumurtlayan tavuk getirisi olan bir yerin, 250 kişinin çalıştığı bu yerin bu şekilde berbat olmasına sebep olacak bir hadiseye neden göz yumsun? 3 kuruş para için mi?

Olayda olsa olsa basit taksir unsurları vardır. Bilinçli taksirden ceza verilecekse bile bu alt sınırdan verilmelidir. Çünkü 77 yaşındaki adamın kaçacak bir yeri yoktur.”

‘BU İŞİN YAPISINDA BU VAR’

“Bu işin yapısında bu var. 6-7 sene evvel Afyon’da askeri cephane patlamıştı. Orada da ölümler olmuştu. Yine aynı şekilde Türkiye’nin mühimmat deposu fabrikalarının olduğu Kırıkkale fabrikasında da patlamalar, yaralanmalar, ölümler olmaktadır.”

‘MÜVEKKİLİM BU OLAYDA KOLUNU KAYBETMİŞTİR, BU DURUM DA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR’

Ahmet Çağrıcı’nın avukatı Mustafa Güçlüler, “Müvekkilime ceza verme yoluna gidilecekse müvekkilimin samimi beyanları dikkate alınmalıdır. Müvekkilim bu olayda kolunu kaybetmiştir. Bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır. Beraatine karar verilmesini talep ederiz" şeklinde beyanda bulundu.

Mahkeme heyeti savunmaların tamamlanmasının ardından kararını açıkladı. Sanıklar Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan 16 yıl 3 ay, Hasan Ali Velioğlu hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan 12 yıl 6 ay, diğer sanıklar hakkında 6 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

Sanık Hasan Ali Velioğlu hakkında tahliye kararı verildi.

'Bu bir suç ortaklığıdır'

Fabrikadaki katliamda dayısı Muhammet Seyfi Çanakçı'yı kaybeden aile avukatlarından Gülşen Uzuner, dava sonrası yaptığı açıklamada karara tepki gösterdi.

Uzuner şunları söyledi:

"Türkiye yasın tutulacağı bir yer değil. Türkiye bu acıların yaşanabileceği bir yer değil. Biz yine, yine bu acımızı tutacağız kalbimizin bir yerinde, yine mücadele edeceğiz, yine direneceğiz.Çünkü biliyoruz, bu bir suç ortaklığıdır. Bizce bu bir suç ortaklığıdır. Siz her duruşma bütün ailelere, bütün işçilere, tanıklara, heyete,

savcıya, bilirkişiye; her kim olursa olsun inceden tehdit gönderen, ayar veren kişiye "iyi hal indirimi" verdiniz. "İyi hal indirimi" verdiğiniz, bunu unutmayın. "İyi hal indirimi" verdiniz. Bu kişinin sırf aynı işletmesinde gerçekleşen 9 cinayete göz yumdunuz, "iyi hal indirimi" verdiniz.

Daha önceki patlamaları sineye çektiniz. Onlar da sizin için bir gerekçe olmadı, "iyi hal indirimi" verdiniz bu kişiye. Tahliye etmemişsiniz, bize hediye mi bu? Hayır, değil. Biz gerçeğin peşindeyiz, biz adaletin peşindeyiz. Bu adil bir karar değil. Bu acılarımızın hiçbirini hafifletmedi. Sevdiğinizi kaybetmek, yakınlarınızı kaybetmek ayrı bir şey; bu adalet dediğiniz, bu yargı dediğiniz mekanizmanın içinde sürünüp rezil olmak, pespaye olmak ayrı bir şey.

Burada ailelerimize her celse kabir azabı yaşatıldı. Cehennem azabı yaşatıldı. Kendi acılarına rağmen dik durmaya çalıştılar. Niye? Biz de öyle söyledik onlara. Dedik ki "Biz metanetli durmalıyız" Hayır, öyle değil. Biz acımızı yaşamalıydık ama bizim bu acımızı onaracak toplumsal mekanizmalar inşa edilmeliydi. O yüzden

adalet diye bağırdık biz. Hani adalet? Bu bizimle dalga geçmektir. Bu aslında yargının yeniden... burada bizim ismimiz farklı olabilir, başka aileleri böyle toplamasıdır. Söylüyoruz yalnızca işveren değil... Evet, işveren birinci derecede sorumlu ama denetlemeyen mekanizmalar da göz yuman kamu idareleri de destekleyen, cezasızlık yaptırımına kapı açan yargı da bu işin bir parçasıdır."

'İşçi canı en ucuz maliyet kalemi olarak sürdürülemez'

Dava avukatlarından Can Atalay da karara tepki gösterdi. Duruşma sonrası yaptığı açıklamada "Bu mesele seninle alakalı Süleyman Soylu" ifadesini kullanan Atalay, patronların her sıkıştıklarında Soylu ve AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın adını andığını hatırlattı.

Açıklama sırasında yanında bulunan aileleri işaret ederek "Bu feryada kulak verin. Türkiye bu feryat ile devam edemez" diyen Atalay, "İşçi canı en ucuz maliyet kalemi olarak sürdürülemez" ifadesini kullandı.

Atalay, sözlerini "Yaşar Coşkun'un duruşma salonunda ¨Daha yaşınız genç, terfi edersiniz¨ dediği heyet verdi bu kararı" ifadeleyle noktaladı.