İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından güvenlik soruşturması bahanesiyle işten atılan, aralarında Barış Akademisyenleri’nin de bulunduğu 42 işçi, belediyenin karşısındaki Saraçhane Parkı'nda direnişe başladı.

Haksız yere çıkarılan işçiler, polis ablukası altında basın açıklaması yaptı. Süresiz direnişe başlayan işçilerin taleplerini, İBB'nin Kod-42 ile işten attığı, şehir plancısı Barış Akademisyeni ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Bilim Kurulu Üyesi Fatma Gül Eryıldız Şenvardar okudu.

Şenvardar, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi tarafından hukuksuz ve keyfi biçimde işine son verilen ve her an işten çıkarılma tedirginliği yaşayan, mobbing maruz bırakılan, hakları ödenmeyen ve istifaya zorlanan çalışanlar olarak ortak çağrımızdır!” diye konuşmasına başladı.

İŞÇİLER TALEPLERİNİ SIRALADI

Sivil ölüme mahkum edilerek Kod-42, 25 ve 2 gibi işçinin somut olarak hiç bir hak alamadığı kodlar ile işinden edilen işçiler olarak biz, İBB yönetiminin bu pervasız tutumunun karşısında mücadelemizi sürdüreceğiz” diyen Şenvardar, şu talepleri sıraladı:

“Haksız uygulamalar nedeniyle yaşatılan mağduriyetler için İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu kamuoyu önünde özür dilemesi,

Haksız ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarılan bütün çalışanlar koşulsuz şartsız işe iade edilmesi.

İBB'deki hukuksuz işten çıkarmalar sona ermesidir.

Asla geri adım atmayacak ve hakkımız olanı alana kadar alanlardan ayrılmayacağız!”

İBB POLİSLERE YEMEK İKRAM ETTİ

Hukuksuzca işten çıkarlan işçilerin grevinin ilk gününde İBB, grevdeki işçilerin etrafını saran polslere yemek ikram etti.

‘KHK’LI OLDUĞUM DA BİLİNİYORDU, HATTA DAYANIŞMAK DA İSTEDİLER’

‘Bu suça ortak olmayacağım’ metnini imzaladığı için üüniveristeden ihraç edilen ve şimdi de İBB’den atılan Şenvardar İleri Haber’e yaşanılanları anlattı. Bu zamana kadar çok çeşitli işlerde çalıştığını söyleyen Şenvardar, “Mesleğimin gereği 15 ay önce İBB’de şehir plancısı olarak göreve başladım. KHK’lı olduğum da biliniyordu, hatta dayanışmak da istediler. Ama ardından KHK’lı bir arkadaşım 4-5 ay kadar önce işten çıkarıldı. Ben o zaman tedirgin olmaya başladım, her an bizi işten atabilirler diye. Ama biliyorduk birinin başına gelirse bizim de başımıza geleceğini biliyorduk” diye konuştu.

İBB İŞTEN ÇIKARMADAN PAZARLIĞA ÇAĞIRMIŞ

İnsan kaynaklarının kendisini 1 ay önce arayıp “Sen kamudan ihraç mısın, haberimizi yoktu” dediklerini kaydeden Şenvardar, şu sözlere yer verdi:

“Şimdi de İBB’nin oluşturduğu komisyon senin durumunu görüşecek dediler ve bu süreç sonrası benimle pazarlık süreçleri başladı. ‘İstifa et, kimseye ses çıkarma, 1 yıl bekle, biz seni geri işe alacağız’ gibi sözlerle süreç ilerledi. Ama daha sonrasında Kod-42’yle yani iş verene nitelikleriyle ilgili yalan söylemem sebebiyle işten çıkarıldım. Ben zaten şu an şehir planlamada doktora yapıyorum. KHK’lı olmamı belirttiler ama benim zaten sosyal güvenlikte KHK’lı olduğum yazıyor. Kesinlikle bu siyasi bir hamle. Belediye son 1 yılı stabil götürmek istediği için beni işten atmayı tercih etti.

‘BİRİLERİNİN BEKASI UĞRUNA BİZ FEDA EDİLMİŞ OLDUK’

Belediye iktidarla bu konu hakkında zıtlaşmak istemedi, bir yanıyla seçim sürecini rahat geçirmek istedi ve 557 kişiyi işten atarım kafam rahat eder, kimdir nedir umurumda değil, birilerinin bekası uğruna biz feda edilmiş olduk. Seçim döneminde belediye başkanına ben de oy verdim, sandıkları korudum ama şuan derin bir hayal kırıklığı yaşıyorum.”

ORUÇ: 1 YILIMIN DOLMASINA 10 GÜN KALA İŞTEN ÇIKARILDIM

İş yerinde haksızlıklara, mobbinge sessiz kalmadığı için işten çıkarılan şehir planlamacısı Ramazan Oruç ise, işte 1 yılının dolmasına 10 gün kala İstanbul Planlama Ajansı’nda işten atıldı. Çıkışını aldıktan sonra meslek odasına ve bloguna süreci yazdığını kaydeden Oruç, “Bunun üzerine benzer deneyimler yaşayan pek çok kişi benimle iletişime geçmeye başladı. Hala çalışıp istifaya zorlanan ya da işten çıkartılmış ya da istifa etmiş insanlar benimle iletişime geçtiler. Bu mesajlara yanıt vermeye çalışırken Veysi Altıntaş, eski bir barış Akademisyeni arkadaşımızın da işten çıkarıldığını öğrendim. Onun da benim sürecimdeki gibi arka planda müzakereler yürütülüp istifaya zorlandığını öğrendim. İstifa ederse kendisine özel sektörden iş bulunacağı gibi taahhütlerde bulunulmuş ama çok haysiyetsiz olacağını düşündüğümüz için o da benim gibi reddetmiş bu teklifleri. Sonra kendi aramızdaki diyaloğumuz ısındı ve başka arkadaşlar katıldı aramıza ve en sonunda hakkımız olanı almak için direnmeye karar verdik” sözlerine yer verdi.

‘ANAYASANIN ASKIYA ALINDIĞI OLAĞAN ÜSTÜ BİR REJİM İÇERİSİNDEYİZ’

Yaşanılan duruma dair değerlendirme yapan Oruç, konuşmasın şöyle sürdürdü:

“Özetle durum şu; biz şu anda anayasanın askıya alındığı olağan üstü bir rejim içerisindeyiz. Herkesin bunun bir farkında olması gerekiyor ve herkes umudunu bu rejimin baskılarından kurtulmak üzerine kurmuş durumda. Dolayısıyla bütün demokratik toplumsal muhalefetin ana odağı şu anda bu olağan üstü hal rejiminin haksızlıklarından hukuksuzluklarından kurtulabilmek ve ne zamandır kaybettiğimiz adalet duygusunu yeniden tesis edebilmek, yasalara, hukuka yeniden dönebilmek gibi temel motivasyonlarımız var.

İktidar bugüne kadar toplum üstünde arttırdığı bakılarını temel bir stratejiye dayandırarak yaptı, strateji de sınır yoklamaktı. Her seferinde yoklanan sınırdan geri çekildikçe toplumsal muhalefet o alana iktidar çöktü. Geldiğimiz noktada da bu sınır yoklamalarının bir yenisini görüyoruz. Güvenlik soruşturmaları bahsinin ilk olarak Süleyman Soylu’dan çıkmıştı. İBB o dönemde mesai arkadaşlarının arkasında duracağını söyleyen açıklamalarda bulundu. Bu aslında umut verici bir açıklamaydı, hali hazırda siyasetle seçim kazanmış bir yönetimin demokratik toplumun taleplerine uygun bir açıklamaydı. Halihazırda siyasi tercih ortaya koyacağını düşünüyorduk, bu tercihin zaman içinde değiştiğini gördük.

İSTİFAYA ZORLANIYORLAR, ÇIKMAZLARLA KOD-42 İLE İŞTEN ATILIYORLAR

Yani iktidarın sınır yoklamalarının bir yenisini daha kazana bileceğini görüyoruz. Yani o talepler doğrultusunda işten çıkartmalar sistematik hale getirildi. Güvenlik soruşturması kapsamında işten çıkarmaya zorlanan daha pek çok arkadaşımız var. İstifa etmedikleri sürece Kod-42 gibi bir damgalamayla işten atılıyorlar. Bu çok ezici bir muamele. Belli siyasi menfaatler uğruna bazı insanların işten çıkarılabileceğine dair kanaatleri var. Ama dikkatten kaçırdıkları bir ley var; buradaki herkes haysiyetleri için, hayat hakkı için mücadele etmeye alışık insanalar. Bu insanları böyle basit yıldırma teknikleriyle vazgeçiremezsiniz o yüzden İBB’yi taleplerimizi karşılamaya davet ediyorum.”

NE OLMUŞTU?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun "İBB’de 557 terörist var" sözleri üzerine başlayan tartışma sonrası İstanbul Valiliği güvenlik soruşturması başlatmıştı. Soruşturma kapsamında onlarca İBB çalışanı ifadeye çağrılmıştı. Valiliğin hazırladığı liste sonrası İBB 50’ye yakın işçiyi Kod-42 ile işten atılmıştı.