Çalışma Ekonomisi Profesörü Dr. Aziz Çelik, Kamu görevlileri toplusözleşme sürecinin uyuşmazlıkla sonuçlanması durumunda Hakem Kurulu'na başvurmama seçeneğinin emekçiler açısından daha akılcı olacağı yorumunu yaptı.
Dr. Aziz Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda konuya ilişkin olasılıkları şöyle değerlendirdi:
Kamu görevlileri toplu sözleşme sürecinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine Kamu Görevlileri Hakem Kurulu aşaması gündeme geldi. Ancak Kurulun 11 üyesinden 7’sinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması nedeniyle çıkacak kararın hükümetin isteği doğrultusunda olacağı neredeyse kesin. Bu nedenle, Hakem Kuruluna başvurmama seçeneği tartışılmaktadır. Peki, Memur-Sen Hakem Kuruluna başvurmazsa ne olur? Olası senaryoları ve ilgili yasal düzenlemeleri sırayla inceleyelim.
Hakem Kuruluna Kimler Başvurabilir? 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 31. maddesinde, "sözleşmenin ilgili bölümlerini imzalamaya yetkili olanlar tarafından, yetkili oldukları bölümler için Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulabilir" hükmü yer almaktadır.
Aynı kanunun 29. maddesinde ise "Toplu sözleşmeyi imzalamaya kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti Başkanı; kamu görevlileri adına, sözleşmenin kamu görevlilerinin geneline yönelik bölümü için Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve hizmet kollarına yönelik bölümleri için ilgili sendika temsilcisi yetkilidir" denmektedir. Dolayısıyla Hakem Kuruluna Memur-Sen ve kamu işvereni başvurabilir.
Memur-Sen Hakem Kuruluna Başvurmazsa Ne Olur? Bu durumda iki olasılık ortaya çıkar:
- Kamu İşveren Heyeti başvurabilir.
- Kamu İşveren Heyeti de başvurmaz.
Kamu İşvereni Başvurursa Hakem Kurulu Toplanabilir mi? Hayır. Kamu İşveren Heyeti başvursa bile, sendikaların katılımı olmadan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu toplanamaz. 4688 sayılı Yasa'nın 34. maddesine göre Kurul 11 üyeden oluşmaktadır. Bu üyelerden dördü sendikaları temsil eder (en fazla üyeye sahip konfederasyondan iki, ikinci ve üçüncü sıradaki konfederasyonlardan birer üye).
Yine 34. maddeye göre, Kurulun toplanabilmesi için Başkan dahil en az sekiz üyenin katılımı şarttır. Sendikaları temsil eden dört üyenin toplantıya katılmaması halinde bu çoğunluk sağlanamaz ve Kurul toplanamaz. Yani sendikalar toplantıyı engelleyebilir.
Hakem Kurulu Toplanamazsa Ne Olur? 4688 sayılı Yasa'nın 31. maddesi bu durumu şöyle düzenler: “Toplu sözleşme görüşmelerine katılmaya yetkili hiçbir konfederasyon temsilcisinin toplu sözleşme görüşmelerine katılmaması veya toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanmasına rağmen tarafların Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurmaması halinde, kamu görevlilerine sonraki iki mali yıl boyunca uygulanacak mali ve sosyal haklar genel hükümlere göre belirlenir.”
Dolayısıyla, Hakem Kuruluna başvurulmaması veya Kurulun toplanamaması halinde "genel hükümler" uygulanır.
"Genel Hükümler" Nedir? Anayasa'nın 128. maddesine göre, “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (...) Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”
Bu hüküm uyarınca, ortada yeni bir toplu sözleşme olmadığından, mali ve sosyal haklara ilişkin düzenlemeler doğrudan kanunla, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından yapılır.
Mevcut Toplu Sözleşme Hükümlerine Ne Olur? Bu senaryodaki en kritik sorunlardan biri, mevcut toplu sözleşme ile elde edilmiş kazanımların akıbetidir. Bu noktada "toplu sözleşmenin artçı etkisi" kuralı devreye girer.
4688 sayılı Kanun'da, yeni bir sözleşme imzalanana kadar eski sözleşme hükümlerinin geçerliliğini sürdüreceğine dair açık bir hüküm yoktur. Ancak aynı kanunun 43. maddesine göre, hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı Sendikalar Kanun (şu anda 6356 sayılı Kanun) uygulanır.
6356 sayılı Kanun’un 36. maddesi ise şöyledir:
"(2) Sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam eder."
Bu ilkeye göre, TBMM memurların mali haklarını bir kanunla düzenlese bile, 7. Dönem Toplu Sözleşmesi'nin memurlar lehine olan diğer hükümleri (mali haklar dışındaki kazanımlar) yeni bir toplu sözleşme imzalanana kadar yürürlükte kalmaya devam eder. Buna toplu sözleşmenin "artçı etkisi" denir.
Sonuç Özetle:
Hakem Kurulunun karar alamaması halinde mali ve sosyal hakları belirleme yetkisi TBMM'ye geçer.
Mevcut kazanımlar ortadan kalkmaz.
Sendikalar, bu süreçte de mücadelelerini büyütme ve siyasi alanda sürdürme imkânına sahip olur. Yaygın iş bırakma ve başka eylemler yapabilirler.
Hakem Kuruluna başvurulmaması veya Kurulun toplanamaması, mevcut kazanımların (7. toplu sözleşme) "artçı etki" kuralı sayesinde korunması nedeniyle memurlar için bir hak kaybına yol açmaz. Aksine, toplu sözleşme mücadelesi için siyasi bir alan ve ek zaman kazanılmış olur.
Bu nedenle, Memur-Sen Hakem Kuruluna başvurmamalıdır.
Kamu idaresinin başvurması durumunda ise sendikalar toplantıya katılmamalıdır.
Böyle toplantı yapılamaz ve Kurul işlevsiz bırakabilir. Sendikalar konuyu siyasetin ve Meclisin gündemine taşıyabilirler ve Bütçe kanunu boyunca gündemde tutabilirler.
Hakeme değil, mücadeleye devam!