TÜRKİYE

İlber Ortaylı’dan Baro’ya Minguzzi tepkisi: “Hukuk sloganla olmaz”

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ahmet Minguzzi davasında suça sürüklenen çocuklara ilişkin İstanbul Barosu’nun açıklamalarını eleştirdi: “Hukukçuluk kuru dosya bilgisiyle değil, vakayı soğukkanlılıkla değerlendirmekle olur.”

Tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, İstanbul’da bıçaklanarak öldürülen Ahmet Minguzzi davasında suça sürüklenen çocuklara dair İstanbul Barosu’nun açıklamasına sert tepki gösterdi. Ortaylı, “Bütün çocuklar masum ve mağdurmuş gibi davranmak hukukun soğukkanlı analiz yapma görevini ortadan kaldırır” dedi.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin “suça sürüklenen çocuklar” vurgusuyla yaptığı açıklamalara işaret eden Ortaylı, “Bir ceza davasına yalnızca ‘fakirlik, toplumsal koşullar’ gibi söylemlerle yaklaşmak hukukçuluğun esasını zedeler. Hukukçuluk yalnızca dosyadaki bilgilerden ibaret değildir, soğukkanlılıkla vaka incelemek gerekir” ifadelerini kullandı.

Ortaylı, genç hukukçulara seslenerek, yalnızca mevzuat ve prosedür bilgisiyle yetinilmemesi gerektiğini vurguladı:

“Ceza hukukçusu dediğiniz insan, biraz da Dostoyevski, Çehov okumalı. En azından Victor Hugo’nun Sefiller’ini anlamalı. Hukuk yalnızca kanun maddeleriyle değil, insan ve toplum bilgisinin harmanlanmasıyla uygulanır.”

Minguzzi cinayeti kapsamında yaşları 20’ye yaklaşan sanıkların “çocuk” sayılmasıyla ilgili Baro’nun yaklaşımını eleştiren Ortaylı, “Baro’nun bazı temsilcileri çocuk kavramını bir slogan hâline getiriyor. Ancak çarşıda bıçaklanan Ahmet Minguzzi ile ekmek çalan bir çocuğu aynı kefeye koymak akıl dışıdır” dedi.

Ortaylı ayrıca, olayın toplumda yarattığı tahribata da dikkat çekti. Mağdur ailesine yönelik tehditler ve sosyal medyada yürütülen karalama kampanyalarına karşı uyarıda bulundu:

“Rezzan Epözdemir gibi avukatlara tehdit mesajları gönderilmesi, olayın masumiyetin çok ötesine geçtiğini gösteriyor. Uruguay ve İngiltere üzerinden yürütülen organize karalama faaliyetleri, olayın tekil bir suç olmadığını ortaya koyuyor.”

Ortaylı, bu kapsamda Adalet Bakanlığı’nı ve yasa koyucuları acilen harekete geçmeye çağırarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suç, cüret ve saldırganlık günden güne artıyor. Adalet sisteminin üç ayağından birini temsil eden barolar, ‘fuzuli tepkiler’ ile değil, sorumlu ve dengeli açıklamalarla kamuoyuna yön vermelidir.”

Tartışmanın merkezine oturan mesele ise, çocuk yaştakilere yönelik cezai sorumluluk sınırları ve yargının suça sürüklenen bireylere yaklaşımı. Ortaylı’nın çıkışı, hukuk camiasında “vicdan-hukuk dengesi” tartışmasını yeniden gündeme taşıdı.