78'liler Girişimi, 12 Mart 1971 Darbesi'nin 50. yıldönümü için "12 Eylül darbesinin tamamladığı 'yarım' kalmış operasyonun simgeleştiği, en önemlisi, Türkiye halkının devrimci önderlerinin yok edildiği bir zamanı hatırlatan, kara bir tarihtir bugün" diyerek bir açıklama yayınladı.

"Hatırlayalım!"

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Hatırlayalım! 12 Mart'ın tarih önündeki anlamını en iyi şekilde ifade eden darbe şefi Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın, 'Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı, önünü kesmek gerekir' cümlesini hatırlayalım!

Hatırlayalım! 1969 sonlarında Amerikan yetkililerini ve onların isteği üzerine 'devrimcileri cezalandırma' sözü veren Demirel'i, darbenin verdiği muhtıraya parlamentonun direnmemesini, üstelik meclis kürsüsünden okunmasını, Nihat Erim'in 'özgürlüklerin üzerini şalla örtme' cümlesinde ifadesini bulan faşizan siyasi tercihini hatırlayalım!

Hatırlayalım! 12 Mart’ın sadece, aşağıdan gelen sosyal-siyasal uyanışı durdurmaya dönük bir darbe olmadığını, asker ve bürokrasi içerisinde görece 'ilerici' bir eğilimin de tasfiyesi olduğunu hatırlayalım!

Hatırlayalım! 60'lı yıllardan itibaren, demokratik ortamda gelişen, halka da yansımaya başlayan, toplumsal uyanışın ve sol hareketlerin nasıl tasfiye edildiğini, 68 kuşağının ateş taşıyıcıları Denizlerin, Mahirlerin, Sinanların, İbrahimlerin nasıl öldürüldüğünü, binlerce devrimci ve aydının 'balyoz operasyonları' ile nasıl işkenceden geçirildiğini, cezaevlerine atıldığını hatırlayalım!..

"Demirel ile hesaplaşamadığımızı hatırlayalım!"

Hatırlayalım! 12 Mart’ta, Ziverbey köşkü işkencehanesinde Kel Eyüp namıyla 'ünlü' işkencecinin, 'Bütün hazırlıklar yapıldı, silahlar depolandı, gizli ilişkiler kuruldu, siz sağ alınan son paketsiniz, bir daha asla hiçbirinizi sağ teslim almayacağız' cümlesinde ifade ettiği, sadece 71 devrimcilerinin değil, bütün bir 70'li yılların Kürt ve Türk devrimcilerinin 'kaleminin kırıldığı’nı hatırlayalım!..

"Hatırlayalım! İdamcılarla, işkencecilerle hesaplaşma sözünün gölgesi altında büyük umutlarla hükümet olan Bülent Ecevit'in ve Sol'un darbeyle hesaplaşmamasını, Türkiye'nin hala hesabını verememenin suçuyla kıvrandığı 5000 genç bedenin cenazesi üzerinden 12 Eylül darbesinin önünün açıldığını, 12 Mart'ta 'yarım kalan' darbe rejimini kalıcılaştırma, toplumun devrimci güçlerinin tasfiye edilerek Türkiye'yi, emperyalizmin kurduğu tuzakların dibine kadar düşürme operasyonunun hala sürdüğünü hatırlayalım!..

Hatırlayalım! Menderes, Zorlu, Polatkan üçlüsünün asılmasına karşı 'Üçe üç!' diyerek Denizleri ipe gönderen, bir noktadan sonra 12 Mart'ın perde arkası Başbakanı olan Demirel ile hesaplaşamadığımızı hatırlayalım!

Darbelerle ve darbecilerle hesaplaşmamanın sonuçları…

12 Mart darbesiyle hesaplaşabilseydik, 70'li yıllarda iç savaş yaşanmayacağı gibi devamla Kürt savaşı da yaşanmayabilir, Kürt-Türk kardeşliği daha az sancılı bir yoldan kurulur ve on binlerce genç insanımızı, arkadaşımızı kaybetmeyebilirdik. Sınırlı bir gözlem dahi Türkiye'yi 12 Mart darbesine hazırlayan, 12 Mart cinayetlerini ve katliamlarını yapan kadronun ve finansörlerinin 70'li, 80'li, 90'lı yıllarda, hatta günümüzde iş başında olduğunu, onların katliamcı, faşizan zihniyetinin sürece hâkim olduğunu ortaya çıkarır.

"Darbecilik sürüyor"

Darbecilik sürüyor, 12 Mart sürüyor. Diğer bir deyişle dün bugün olarak devam ediyor.

16 Mart'ta, Balgat'ta, Bahçelievler'de, Malatya'da, Sivas'ta, Maraş’ta kısacası 70'li yıllar boyunca Türklere özgü 'Endonezya tipi tenkili', komünizme karşı 'Milliyetçi Cephe' kisvesi altında gerçekleştiren Demirellerle, Türkeşlerle, Bayarlarla hesaplaşamadık.

Hesaplaşamadığımız içindir ki Gazi Mahallesi katliamını, Madımak katliamını yaşadık. Toplum ve halk olarak, yakın tarihimizle hesaplaşma, yakıcı bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Gerçekleri Araştırma, Yüzleşme ve Adalet Komisyonları üzerinden yarınlarımızın da dün olmaması için bu hesaplaşmayı yaşamak, rahatlamak zorundadır Türkiye!"

12 Mart 1971 Muhtırası hakkında

12 Mart Muhtırası, 12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandığı askerî müdahaledir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde meydana gelen dördüncü; başarılı olmuş ikinci; ve emir-komuta zinciri içerisinde yapılmış ilk askerî darbe eylemidir.