Akademisyen ve psikolog, Yakın İlişkiler’in kurucusu ve direktörü Dr. Gizem Sürenkök ile, bir yıllık pandemi sürecinden kişisel ilişkilerimizin sağ çıkıp çıkamadığını, ruh halimizin dalgalanmalarını bianet'ten Ayça Söylemez ile konuştu. 

Söyleşiden öne çıkan başlıklar şöyle:

Boşanma oranlarında artış olduğunu gösteren veriler var ama bazı kaynaklar da aksini söylüyor. O sebeple gönül rahatlığıyla “İnsanlar ayrılıyor” demek zor… Ama kendi gözlemlerimden şunu söyleyebilirim: Halihazırda problemli olan ilişkiler bu süreci daha kötü karşıladı, böyle ilişkilerde pandemi, bitişlere yol açtı diyebiliriz.

Partnere ve çocuğa karşı şiddetin arttığını gözlemledik. Bu özellikle üstünde durulması gereken büyük bir problem. Zorunlu evde kalmanın yanı sıra işsizliğin artması, ekonomik sorunlar, kişilerin önlerini görememesi, gelecek planı yapamamasının da şiddetin artması üzerinde olumsuz etkileri oldu.

 “Eşitlikçi” denilen ailelerde bile kadının üzerine daha fazla yük düştüğünü biliyoruz. En basitinden mental yük düşüyor… Fiziksel yük paylaşılsa bile, ki bu bile çok sık rastlanan bir durum değil, mental yük tamamen annelerin üzerine kaldı. Sorumluluğun kadına kalması sadece bizim kültüre de özgü değil, birçok farklı kültürde bunu gözlemliyoruz.

Ebeveynleri zaten iyi anlaşan bir çift değilse çocuklar aile içi çatışmaya daha fazla maruz kaldı. Çünkü herkes aynı evde, kaçacak bir yer yok…Yani bu dönemde hem kadınlar hem çocuklar ev içi şiddete daha fazla maruz kaldı.

“Yalnızlıkla başa çıkmak zorlaştı”

Kendi danışanlarımdan da çok net gözlemledim, daha önce bu uygulamaları (online dating” (çevrimiçi tanışma/randevulaşma)  kullanmamış olanlar da kullanma mecburiyetinde hissediyorlar kendilerini. Çünkü bu süreç yalnızlıkla başa çıkılmasını zorlaştırdı. O yüzden “Online da olsa biri olsun, ekrandan da olsa flört edeyim” duygusuyla insanlar bu uygulamaları daha fazla kullanmaya başladılar.

Ama buradaki mesele de şu: Normal koşullarda online dating’in daha başarılı olması için, kullanmaya başladıktan sonra önce yazılı iletişimde bulunmayı, biraz tanışıklık edindikten sonra da görüşmenin yüz yüze devam etmesini öneririz. Çünkü yüz yüze buluştuğunda aradaki kimya tutuyor mu tutmuyor mu, çekim var mı, bunlara bakabilme şansı olur. Yüz yüzeyken çok daha fazla sinyali okumak mümkün. 

Ama şimdi yüz yüze buluşmak istendiğinde kafeye gidemiyoruz, direkt evde buluşmalar başladı. Bu da ilişkiyi daha hazır olmadığı bir noktada fazla yakınlığa itti. Bu yakınlık, insanların ya “Bu kadarı bana fazla” deyip kaçmalarına ya da hazır olmadıkları bir noktada cinsellik yaşamalarına sebep oldu.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın...