İHD Kadın Komisyonu’nun raporuna göre, en az bin 75 kadın ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz bırakıldı, taciz ve tehdit edildi. Raporda, en az 178 kadının şüpheli şekillerde ölü bulunduğu ve en az 316 kadının da öldürüldüğü belirtildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Komisyonu, 2020 yılı Kadın Raporu’nu düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı.

Toplantıya katılan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin iktidarın kaldırmak istediği İstanbul Sözleşmesi’ne değinerek, “İstanbul Sözleşmesi kadınların anayasasıdır. Hiçbir örf, adet ve hiçbir sözde namus anlayışı kadına yönelik şiddette bahane olamaz. Bu coğrafyada kadınlar sözde namus anlayışıyla cinayete maruz kalıyorlar” diye konuştu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kadın karşıtı söylemlerini hatırlatan Keskin, “Bu yasadan çıkarılmış bir kavramdır. İstanbul Sözleşmesi’ne imza atan bir devlet bu söylemlerde bulunamaz. Şu anda bu coğrafyada Cumhurbaşkanı da Yargı Cumhuriyeti de bu sözleşmeye uygun kararlar vermiyor. İmzaladıkları bu sözleşmeye uygun davranmıyor” dedi.

Keskin, şiddetin politik olduğunu, devlet dilinin sertleştiği dönemlerde kadına şiddetin de arttığını vurguladı.

“İçişleri Bakanı bütün sözleşmelere aykırı olarak ‘ben talimat verdim yakalarsanız lime lime edin dedim’ diyor. Bunu İçişleri Bakanı söylüyor. Ne yapıyor? Şiddeti körüklüyor. Böyle bir şey yapamaz. Biz bu yüzden kadın şiddeti politiktir diyoruz. İstanbul sözleşmesi bir an önce içselleştirilmeli ve uygulanmalı, uygulamayanlar gerekli cezaları almalı.”

‘Her kriz dönemi en çok kadınları etkiliyor’

Ardından söz alan İHD Kadın Sekreteri Nuray Çevirmen, raporu okudu.

Pandeminin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini körüklediğini belirten Çevirmen, her krizde olduğu gibi bu krizde de en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini ve kadınların temel haklarına erişmekte pek çok engelle karşılaştığını söyledi.

“İnsan Hakları Derneği’ne yapılan başvurulardan, basın ve internetten taradığımız haberler ile verilerden derlediğimiz raporumuzda yer alan sayıların ötesinde kayıt altına alınmamış, kolluk kuvvetlerine ya da kurumlara ulaşamamış çok sayıda kadının yaşam hakkı ihlali dâhil çeşitli hak ihlallerine uğradığını öngörebiliyoruz ve güncel resmi verilere ulaşamıyoruz.

Kadın emeği ve istihdamına bakıldığında hâlâ ev içi emeğin görünmez olmasının yanı sıra pandemiyle beraber ilk gözden çıkarılan kesimin yine kadınlar olduğu gözler önüne serildi, kadınların güvencesiz çalışma ve işsizlik oranı arttı. 2020’de iş cinayetleri sebebiyle 148 kadın hayatını kaybetti. İş cinayetleri verilerine göre kadınların çoğu kayıt dışı ve sendikasız."

Başvuruların çoğu kadınlara ait

Çevirmen, 2020 yılında İHD’ye internet aracılığıyla bin 323 başvurunun olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Yüzde 47’sini ekonomik ve sosyal haklar temelli ihlaller oluştururken yüzde 53’ünü başta hapishanelerdeki olmak üzere çeşitli hak ihlalleri oluşturdu ve bu ekonomik sosyal haklar temelli başvuruların yüzde 75’i kadınlar tarafından yapıldı. Kadınların başvurularında maddi yardım talebi ve işsizlik yüksek oranlarda göze çarparken sıralama gıda yardımı, deprem sonrası destek ve hukuki destek talepleriyle devam etti.”

Cezaevindeki hak ihlalleri pandemiyle arttı

Cezaevlerinde pandemi bahanesiyle hak ihlallerinin daha da arttığını kaydeden Çevirmen, “Kısıtlı olan haklarına erişimin zorlaştığını gördük. Çıplak arama, işkence ve kötü muameleyle hapishanelerde, eylemlerde, göz altılarla karşılaşmaya 2020 yılında da devam ettik” dedi.

Çok sayıda gazeteci kadının yargılandığını ve tutuklandığını kaydeden Çevirmen, şu an üçü tutuklu 20 gazeteci kadının yargılandığını ifade etti.

LGBTİ+’lara yönelik nefret suçları

Çevirmen, lezbiyen, biseksüel ve trans kadınların, iktidarın ve resmi kurumların son yıllarda daha da artan fobik söylemlerinin etkisiyle pandemi dolayısıyla kapanmak durumunda kaldıkları evlerde ve kamusal alanlarda hak ihlallerine ve tehditlere maruz kaldığına dikkat çekti.

Kadınların yine pandemi döneminde kürtaj yaptırma noktasında da zorluk yaşadığına dikkat çeken Çevirmen, “Ek olarak, yasal olmasına rağmen pratikte kadınlar özellikle devlet hastanelerinde kürtaj yaptırmak istediklerinde keyfi ve asılsız iddialarla kürtaj hakkına ulaşmakta zorluk çekti” ifadelerini kullandı.

Engelli kadınların her zaman olduğu gibi pandemi sürecinde de göz ardı edildiğine dikkat çeken Çevirmen, “Temel haklara erişmekte zorluk yaşadı ve özellikle sağlık, eğitim gibi alanlarda dezavantajlar büyüdü” diye konuştu.

Çevirmen, kadın sığınaklarının hâli hazırda yetersizken yine pandemi bahane edilerek kadınların sığınaklara ve ŞÖNİM’lere ulaşması çoğunlukla engellendiğini de kaydetti.

‘En az bin 75 kadın şiddete maruz bırakıldı’

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve olmayan en az 709 kadının fuhuşa zorlandığı bilgisini paylaşan Çevirmen, erkek şiddeti çetelesini de paylaştı.

“En az 1075 kadın ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz bırakıldı, taciz ve tehdit edildi, kaçırıldı, en az 41 kadın intihara sürüklendi, en az 178 kadın şüpheli şekillerde ölü bulundu ve en az 316 öldürüldü. Başta belirttiğimiz gibi ne yazık ki bu sayıların çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Buna karşılık; 6284 Sayılı Kanun çoğu zaman uygulanmadı, İstanbul Sözleşmesi iptal edilmeye çalışıldı, meclise verilen soru önergeleri hükümet tarafından reddedildi.”

Talepler

Raporda, tüm bu sorunlara karşı şu talepler yer aldı:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği her alanda derhal sağlanmalı.
  • 6284 Sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulanmalı.
  • Pandemi döneminde kadınlar ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmeli, herhangi bir geliri olmayan kadınlara maddi destek sağlanmalı.
  • Kadına yönelik şiddet konusunda 7/24 kadınlar tarafından ulaşılabilecek profesyonel kişiler ve kurumlar oluşturulmalı, telefona ulaşamayan kadınlar için alternatif yollar kurulmalı ve bunlar Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce gibi pek çok dili barındırmalı, işaret dili bilen personel bulunmalı.
  • Mülteci ve sığınmacı kadınların güvenliği sağlanmalı ve sığınmacı/mülteci kadınlara yönelik güçlendirici çalışmalar yapılmalı.
  • Sığınaklar erişilebilir ve uluslararası standartlara uygun olmalı. 60 yaş üzerindeki kadınlar da sığınaklara kabul edilmeli.
  • Sığınaklardan çıkan kadınlar için ekonomik ve sosyal yardımlar işlevsel olmalı.
  • Kolluk kuvvetlerinin keyfi bir şekilde caydırıcı ve yanlış bilgi vermesine yaptırım uygulanmalı.

(Gazete Karınca)