BM Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından hazırlanan bir rapora göre ırkçılık, cinsiyetçilik ve ayrımcılığın diğer türleri nedeniyle, dünya üzerinde milyonlarca kadın ve kızın cinsel ve üreme sağlığı hakkı zedeleniyor.
Almanya Kalkınma ve İş Birliği Bakanlığı'nın tanımına göre kadınların ve kızların cinsel ve üreme sağlığı hakkı, "İnsanın cinsellik ve üreme ile ilgili tüm konularda sınırsız bedensel ve ruhsal sıhhati" anlamına geliyor.
DW Türkçe'nin haberine göre, UNFPA raporuna göre, dünya genelinde her gün yaklaşık 800 kadın, çocuk doğururken hayatını kaybediyor. Yine dünya genelindeki kadınların dörtte biri, cinsel ilişki talebinde bulunan eşine hayır deme hakkına sahip değil. Ayrıca her on kadından biri de doğum kontrolü konusunda kendi karar veremiyor.
Siyasi karar alma organlarının büyük oranda erkeklerin hakimiyetinde olduğunu ifade eden UNFPA İcra Direktörü Natalia Kanem, kadınlara yeterince söz hakkı verilmediğini belirtti. Kadın bedeninin birçok kez siyasi çatışma alanı olarak suistimal edildiğini dile getiren Kanem, buna örnek olarak kürtaj hakkı ile ilgili tartışmalara işaret etti.
Rapor yoksulların toplumun en dezavantajlı kesimi olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor. Hamilelik, doğum ve doğum sonrası komplikasyonlar nedeniyle kadın ölümlerinin yarısı, insani kriz ve çatışmaların yaşandığı ülkelerde kayıtlara geçiyor. Bu da günde ortalama 500 ölüm vakasına tekabül ediyor. Diğer yandan tek tek ülkeler ele alındığında da, zengin kesimin yoksullara göre sağlık hizmetlerinden çok daha iyi yararlandığı görülüyor.
Dezavantajlı konumda bulunan kadınların durumunun iyileştirilmesine yönelik spesifik programlar uygulanmasını talep eden UNFPA, 79 milyar dolarlık bir yatırımla, düşük ve orta seviye gelirli ülkelerde, 2030 yılına dek yaklaşık 400 milyon planlanmamış gebeliğin önlenebileceğini ve bir milyon insanın hayatının kurtarılabileceğini ifade ediyor.
Türkiye'deki kadınların durumu
UNFPA raporu 2024 verileri, Türkiye'de yaşayan 15-49 yaş arası kadınların yüzde 48'inin herhangi bir gebelik önleyici yönteme başvurduğunu, bu oranın aynı yaş grubundaki evli ya da bir ilişki yaşayan kadınlarda yüzde 72 olduğunu ortaya koyuyor. Gebelik önleme için modern yöntemler kullanan kadınların oranı ise yine aynı yaş grubunda tüm kadınlarda yüzde 33, evli ve ilişkide olanlarda ise yüzde 50 olarak saptandı.
Raporda doğum esnasında anne ölümleri ile ilgili günümüze en yakın veriler 2020 yılından. Bu başlık altında Türkiye'de her 100 bin doğumda 17 kadının, çocuk doğururken yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. 2004-2022 yılları arasındaki 18 senelik sürenin baz alındığı dönemde Türkiye'de nitelikli sağlık personelinin katıldığı doğumların ise yüzde 97 olduğu aktarılıyor.