Celal Üster T24'te kaleme aldığı 'Sait Faik: Benim deprem fenerim' başlıklı 1943 Adapazarı - Hendek depremine ilişkin gözlemlerini yazdığı İkinci Mektup adlı öyküye yer verdi.

Burgazadalı olarak bilinen Sait Faik'in aslında doğma büyüme Adapazarlı olduğunu anımsatan Üster, "Geçenlerde Havada Bulut'u yeniden okurken, Sait Faik'in "İkinci Mektup"ta uzun uzun bir depremden söz ettiğini görünce şaşırır gibi oldum. Demek okuyalı çok olmuş… Bu deprem 336 insanın hayatını kaybettiği 6.6 şiddetindeki 1943 Adapazarı-Hendek depremi olsa gerek" diyerek öyküden kesitler sunuyor:

Zülfü Livaneli'ye bir ödül daha Zülfü Livaneli'ye bir ödül daha

AKIL HASTANESİ

"Şimdi memleketimdeyim. Memleketim yeni zelzele görmüş bir memleket. Her taraf toz toprak, moloz, çadır, sefalet içinde. Zenginler evlerini tamir ettirmiş, içlerine girmişler bile. Havalar daha iyi gidiyor. Evini yaptıramayanlar yağmur başladığı zaman çadırlarına girip çıkabilmek için çamurda yüzebilen bir kayık keşfini düşünüyorlarmış… Bu sabah böyle bir tanesini iki belediye çavuşu trene bindirdi. Tedavi edilecekmiş… Bence adamın hakkı vardı. Ne diye götürdüler adamcağızı bilmem."

İnsan hayal etmekte aşırıya kaçmasın, alıp akıl hastanesine götürüyorlar demek.

7.500 LİRALIK EV 11.700 LİRA

"Kahveler dedikodu dolu. Bunlar bayağı, bildiğimiz dedikodular. Anlatayım istersen: (…)

Zelzele mıntakasında '11.700' liraya memur evleri yapılmak üzere müteahhitlere ihale yapılmış. Evler başlanmış; bitmek üzere… Fakat bütün memleketin ağzında çalkalanan, bu evlerin anha minha '5.000' liradan fazlaya çıkmayacağı!.. Eğer hakiki, iyi malzeme kullanılırsa hadi diyelim '6.000' liraya çıksın… Hadi buna '1.500' papel müteahhit payı verilsin. Bir evin '7.500' liraya pekâlâ yapılabileceği açık…"

KIZILAY'IN YARDIMLARI

"Memurlar evlerinde güle güle otursunlar. Memleketi medeni, Avrupai hale getirmek için uğraşsınlar. Işıklarına da bir an evvel kavuşsunlar. Dedikoduyu bırakalım. Kızılay da fukaralara yardım ediyormuş!.. Evlerini yaptırsınlar diye adam başına yüz elli lira dağıtmış… Fukaralar da yüz elli lirayla evlerini yaptıracaklarmış. Adam gördüm, bir fukara yüz elli lirayla pekâlâ tamiratını yapabilir, diyordu. Bütün fukara halk, yüz elli lirayla ev yapacaklarına, bayram yaklaşıyor diye çocuklarına bir ceket, bir pantolon, bir de yemeni almışlar. Son olarak da ellerine birer tane horozşekeri tutuşturmuşlar. Bayram yerinde fukara çocuklarını salıncakta seyrederken insan doğrusu serinliyor, şekerim. Yüz elli lirayla ev yapılır mı, sevgilim? Sen yüz elli liraya bir şapka ile bir pabuç alabilirsen, ben, 'Vallahi kelepir!' diyorum. Bilirsin ki, ben de babadan kalmayı yiyorum. Üzülen kimse yok. Çünkü fukara halk, Kızılay'a çadırlarını vaktinde iade edecek vaziyette değil. (…)"

DEPREM SÖYLENTİSİ SOKAĞA DÖKTÜ

"Topal hoca"nın verdiği yeni deprem haberi halkı sokağa dökebiliyor!

"Sonra o kadınlar sevgilim, onlar yine bir âlem!.. Sen yine biraz adam oldun. Hiç olmazsa danslar ediyor, spor üzerine münakaşa yapıyor, hiç olmazsa 'Çalıkuşu' romanını okuyorsun. Buranın kadınları yine eskisi gibi… Ramazanın 23'üncü günü yine müthiş bir zelzele olacakmış, diye çıkarmışlar. Bilmem neredeki topal hoca haber vermiş… Saatine kadar… Sokakta kadından geçilmezdi. Kaymakam bile asayişi temin edemedi."

Yazının tamamını okumak için TIKLAYIN