Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasında konuştu.

TİP İstanbul İl Binası’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Baş, şunları söyledi:

Boğaziçi eylemleriyle bağlantılı olarak, büyük çoğunluğu üniversite öğrencisi, 500 civarında yurttaşımız gözaltına alındı.  Aralarında 2’si parti üyemiz gençler olmak üzere 10 kişi tutuklandı. Çok sayıda yurttaşımıza ev hapsi verildi. Okullarına kayyum atanmasına itiraz eden öğrencilere “terörist” denildi.

Bu süreç hukuk, adalet duygusu ayaklar altına alındığı süreçtir. Gençlerin avukatlarıyla görüşmeleri, onlar tarafından temsil edilmeleri fiilen engellendi.  Gözaltında çıplak arama dayatmasına, şiddete, ölüm ve cinsel şiddet tehditlerine maruz kaldılar. LGBTİ+ yurttaşlarımız açık ayrımcılık uygulandı. Yaşananları halka aktarma görevini yerine getirmek isteyen gazetecilere saldırı düzenlendi.

Adı intihalle anılan, AKP militanı kayyum, “yabancı savaş gemilerine birkaç füze atalım da dünya gücümüzü görsün” diye nutuklar attı.  Bütün bunlar sadece, gençlerimiz, hocalarımız üniversitelerde kayyum uygulamasına itiraz ettiği için yaşandı.

“Gençlik ne görev verirse onu yapacağız”

Bunları biliyoruz, hep birlikte yaşadık. Bunun adı tek cümleyle şudur: ‘Saray Rejimi, gençliğe savaş açtı.

Biz bu genç arkadaşlarımızın yanındayız. Bunu bir kez daha ilan ediyoruz.  Gençlik ne görev verirse onu yapacağız.

Bu öğrenciler “kendi rektörümüzü kendimiz seçmek istiyoruz” diyor. “Üniversitemiz üzerindeki bu baskı kalksın” diyor. Herkese soruyoruz. Siz hangi taraftasınız?

Ülkenin büyük kısmı bu gençlere destek veriyor. İktidar da bunu gördüğü için bu gençleri susturmaya çalışıyor.

“Darbeciler susturamadı, mafya babası mı susturacak?”

Bu gençler bir bildiri hazırladılar. Ben bu bildiriyle gurur duyuyorum, altına imza atıyorum. Gençler bir bildiri yazmış, bunun karşısına, fikrin karşısına bir mafya babasının mektubuyla çıkıyorlar. Böyle utanmazlık olur mu? Ne zamandan beri akademik konularda mafya liderleri söz sahibi oluyor?

Bu aklı evveller bizi böyle susturacaklarını mı sanıyorlar? Üniversiteleri diktatörler susturamadı. Bu ülkenin üniversitelerini darbeciler susturamadı, mafya babası mı susturacak? Gençlere savaş açan bu iktidar kaybedecek.

“Savaş koşullarında bile esirlerin sevdiklerine dokunulmaz”

Saray Rejimi bilime, akademiye, basına savaş açtı. Bunları biliyoruz.

Ama sevgili yurttaşlar, Saray Rejimi insanlık değerlerine, vicdana savaş açtı. Özge Elvan, Mısra Sel, Ayşe Buğra…

Gezi Direnişi’nde polis tarafından öldürülen, annesi miting meydanlarında yuhalatılan Berkin Elvan’ın ablası Özge geçen hafta gözaltına alındı.

Çorlu Tren Katliamı’nda hayatını kaybeden Arda Sel’in annesi Mısra Sel’e para cezası verildiğini bugün öğrendik.

Kendine saraylar yaptıran kişi, değerli bilim insanı Ayşe Buğra için, “Osman Kavala denilen, Soros’un temsilcisi olan kişinin karısı da provokatörlerin içerisinde yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Bunlar insanlıktan çıktılar. Savaş koşullarında bile esirlerin sevdiklerine dokunulmaz.

“İnsanlığı öğreneceksin! Kör olma da gör beni!”

Sen, Emine Erdoğan’ın eşi beyefendi…

Öldürülme emrini verdiğin, icraatınla ölümüne neden olduğun, siyasi tutsak haline getirdiğin insanların ailelerini ağzına almaktan vazgeç.

Sen, Boğaziçi öğrencilerinin deyimiyle 12. cumhurbaşkanı!

Sen gelip geçicisin… Bir 11. vardı, bir 13. olacak. Ama bu topraklarda insanlık değerleri devam edecek.

İnsanlığı öğreneceksin. Öğrenmeyeceksen de iktidarında insanlığa verilen reklam arası bitecek.

Bu toprakların, acılı insanların aileleri için bir dayanışma kültürü var.  Acıyı paylaşmak var.

Sen bunları bilmiyorsun belli ki…

Ama biz acıyı bal eylemeyi de biliriz.

Kör olasın da demeyiz!

O güzel gençler, o güzel çocuklar…

Kaşları destan, gözleri destan…

Elleri kan içinde!

Dayanışma, adalet, özgürlük iktidar olacak.

Sen, Bilal’in babası, Sümeyye’nin babası, Berat Albayrak’ın kayınpederi…

Kör olasın demiyorum

Kör olma da gör beni!

“IŞİD’in Trakya emiri Cevdet Kılıç”

Cevdet Kılıç denilen kişinin zihniyetine bakın. IŞİD’in Trakya emiri gibi konuşuyor.  Suç bunda değil. Suç bunu yetkilendirende. Çünkü bu iktidarın dili mafya babalarının dili, IŞİD’in dili.

“Yurttaşlığa inanmayan birisiyle Anayasa’yı tartışmayız”

AKP’nin genel başkanı geçen hafta “yeni anayasa” diye bir şey ortaya attı.

Bu atıldıktan sonra başta yandaşlar olmak üzere, sözde muhalif de olan kimi kişiler hemen “Evet, Türkiye’nin bir yeni anayasaya ihtiyacı var. Bunu tartışalım” demeye başladılar.

Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı yok mu, tartışması yapmıyoruz. Yapmayacağız. Yapılmasına izin vermeyeceğiz! Yurttaşlığa inanmayan birinin başlatacağı anayasa tartışması Türkiye’nin demokratik birikimine, aydın birikimine, halka hakarettir.

Biz yurttaşlar olarak, insanlık değerlerini kaybetmemiş özgür yurttaşlar olarak kendimize yeni bir sözleşme yapacağız merak etmesin.  O sözleşmenin ilk maddesinde de, insanca değerler yer alacak.

Suudi Arabistan Kralı ölünce bayrakları yarıya indirip, Soma’da madenci akrabasını tekmeleten kişiyle Anayasa yapılamaz.

“Başka kapıya”

Biz bu iktidarın neye niyetlendiğini bilecek kadar bilgi, görgü sahibiyiz.

Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının ayağına dolanmasını istemiyor. Kurduğu Saray Rejimi’nin orman kanunlarını yazılı hale getirmek istiyor. Siyasi partiler kanununda, seçim kanununda yapmak istediği değişiklikler yetmeyecek ki azınlık da olsa iktidarını sürdürecek kurallar istiyor. Başka kapıya…

Siz önce çiğnediğiniz hükümlerin hesabını vereceksiniz. Çiğnediğiniz tarafsızlık ilkesinin, uygulatmadığınız hükümlerin, üzerine bastığınız özgürlüklerimizin hesabını vereceksiniz.

“Önce iktidar gidecek”

Sevgili yurttaşlar, Türkiye’nin gündeminde iktidar değişikliği var. Önce o iktidar gidecek, sonra bu ülkenin yurttaşları olarak yeniden kuruluşun sözleşmesini yapacağız. Parantezi bir daha açmayacak yeni adil, özgürlükçü, eşitlikçi, yaşamdan yana sözler vereceğiz birbirimize.  Ve bir daha hiçbir diktatör tarafından ayaklar altına alınmasına da izin vermeyeceğiz.

(sendika.org)