►CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “31 mart’ta devirdikleri sandığı, bir kez daha devirmeye çalışıyorlar. Aynı cevabı alacaklar. 2 yıldır susan iktidarın bugün attığı adımların tek nedeni; halkın o kız çocuğuna, davaya sahip çıkmasıdır” dedi.

►CHP Sakarya İl Başkanı Ecevit Keleş, “Bu karar vicdanları yaralamış kendisini destekleyip başkan seçtiren halkın iradesini yok saymıştır. Mahkeme salonlarında kurulan kumpaslarla sandıkta yenilmeyen Ekrem İmamoğlu’nu yine yenemeyeceksiniz” ifadelerini kullandı.

►Adapazarı İlçe Başkanı Ayşe Füsun Çetin de, “Bu halk, kendisine yönelen bu saldırıyı ilk seçimde en ağır şekilde cezalandıracaktır. Yılmayacağız, susmayacağız, geri adım atmayacağız” diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik hukuksuz yargılamayı değerlendirirken, “Bu kararın arkasında Recep Tayyip Erdoğan'ın bitmeyen hıncı var. 31 Mart'ta devirdikleri sandığı, bir kez daha devirmeye çalışıyorlar. O gün aldıkları cevabı, bugün yine alacaklar” dedi.

Özkoç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, konuya ilişkin özetle şu değerlendirmede bulundu:

“Halkın seçme gücünü, aklını, ferasetini hafife almak, pahalıya mal olacak. Çok açık ki rıza yaratamayan Erdoğan, rakiplerinin önünü keserek iktidarı elinde tutmaya çalışıyor. Daha önce bunu yapmaya kalkanlar nasıl gittiyse, Erdoğan da aynı o şekilde gidecek.

Hatırlayın İstanbul seçimlerini; ‘hiçbir şey olmamışsa bile bir şey oldu’ diyerek iptal ettiler. YSK, aynı zarfın içerisinde 4 tane pusula vardı; birini iptal etti, üçünü geçerli saydı.

İstanbul halkı bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa, zorbalığa yanıtını verdi. Erdoğan sandığın önüne geçilemeyeceğini orada öğrendi, yarın yine görecek. Anketlerin baskısıyla çaresiz kalan ve hamlelerini yapmaya devam eden Erdoğan, er ya da geç sandıkta cevabını alacak.

“ATILAN ADIMLARIN TEK NEDENİ; HALKIN SESİ, HALKIN İRADESİ”

Engin Özkoç, 6 yaşındaki kız çocuğuna taciz ve tecavüz iddiasıyla ilgili yargı sürecine de değinerek, davaya ve kız çocuğunun mücadelesine halkın sahip çıktığını belirtti.

Bu nedenle iktidarın atması gereken adımları, 2 yıl sonra atmak zorunda kaldığını ifade eden Özkoç, özetle şunları kaydetti:

“Olaya ‘bir kız çocuğumuzun erken yaşta evlendirilmesi’ dedi Erdoğan. 6 yaşında tacize ve tecavüze uğrayan bir kız çocuğumuzdan bahsediyoruz. Bu bir vicdansızlıktır. 30 Kasım 2020 tarihinde delilleri, detaylı ifadeleri ve fotoğraflarıyla savcılığa başvuran kız çocuğu aylardır, yıllardır adalet bekliyor.

Aradan 2 yıl geçmiş, 2 yıl, 2 yıl adalet tecelli etmemiş. Aile Bakanlığı, "biz bunu biliyoruz" diyor. Bildikleri halde hiç bir şey yapmadılar. Bugün iddianame kabul edildiyse, duruşma öne çekildiyse, sanıklar tutuklandıysa, haberi yazan gazeteci Timur Soykan sayesinde, kadın örgütleri sayesinde, halkın sayesinde, bizlerin sayesindedir.

Kadın devlete sığınalı 2 yıl olmuş; 2 yıldır herkesin, herşeyden haberi var. Ancak daha yeni Adalet Bakanlığı'nın başında olduğu HSK, 2012'de "kovuşturmaya yer yoktur" diyen savcı için soruşturma başlatıyor. Sağlık Bakanlığı, kemik yaşındaki usulsüzlüğe göz yuman doktorlar için soruşturma kararı alıyor. Aile Bakanlığı davaya müdahil oluyor.

İddianame kabul edildi, duruşma öne çekildi, sanıklar tutuklandı…

Tüm bunların tek bir nedeni var; milletin sesi, milletin iradesi.”

Özkoç, Meclis’in de Türkiye’nin de bugün gündeminde adaletsizliğin yer aldığına işaret ederek, “Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hala bütçeyi konuşuyoruz ama bütün arkadaşlarımız Ekrem İmamoğlu'ndan bahsediyorlar. Ekrem İmamoğlu olayı bir skandaldır. Biz bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bunu konuşacağız. Bugün Saraçhane'de genel başkanımız, Millet İttifakı'nın genel başkanları var. Adaletin çığlığını atacaklar ve bu çığlık eminim büyüyerek AKP iktidarını altına alacak, yok edip gidecektir” diye konuştu.

KELEŞ’İN TEPKİSİ

CHP Sakarya İl başkanı Ecevit Keleş de yaptığı yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kulandı:
“Sandıkta iki kez yenemedikleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu adaletsiz ve hukuksuz olan bir kararla yenmeye çalıştılar. İşlemediği bir suç yüzünden 16 milyon İstanbullu’nun başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezası verildi. Seçim iptal edildiğinde nasıl yalnız bırakmadıysak Ekrem İmamoğlu başkanımızı yine yalnız bırakmıyoruz. Bu karar vicdanları yaralamış kendisini destekleyip başkan seçtiren halkın iradesini yok saymıştır. Mahkeme salonlarında kurulan kumpaslarla sandıkta yenilmeyen Ekrem İmamoğlu’nu yine yenemeyeceksiniz.”

ÇETİN: GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ

AKP'de Ali Erbaş'a istifa çağrısı! AKP'de Ali Erbaş'a istifa çağrısı!

CHP Adapazarı İlçe Başkanı Ayşe Füsun Çetin de yaptığı yazılı açıklama ile hapis ve siyasi yasak cezasına sert tepki gösterdi.

Çetin, açıklamasında şunları kaydetti:

“Cumhur İttifakı’nın sonuna kadar siyasallaştırdığı yargı mekanizması, İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu “Yüksek Seçim Kurulu Başkan ve üyelerine hakaret ettiği” iddiasıyla yargılandığı davada verdiği 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası

Yargının muhalefete ve belediyelerimize karşı bir sopa gibi kullanıldığının, İktidar değişene kadar da öyle olacağının farkındayız.

İktidara çağrımız şudur: Sayın İmamoğlu, tüm halkının, özellikle de İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızın gönlünde yer etmiş dürüst ve çalışkan bir belediye başkanıdır. Hiçbir güç onun bu halkla, bu partinin kadrolarıyla kurduğu bağı zedeleyemez ya da koparamaz. Deneyen, küçük düşer, rezil olur, yenilir.

Sayın İmamoğlu’na verilen ceza, İstanbul’u kaybetmeyi sindiremeyen ve İktidarı kaybetmek üzere olan Cumhur İttifakı’nın bu halkı cezalandırma girişimlerinden bir yenisidir. Bu halk, kendisine yönelen bu saldırıyı ilk seçimde en ağır şekilde cezalandıracaktır. Yılmayacağız, susmayacağız, geri adım atmayacağız.”

KOCAALİ'DE BASIN AÇIKLAMASI

Kocaali İlçe Başkanı Mithat Sarı da, Yönetim kurulu üyeleriyle birlikte basın açıklaması yaparak, kararı protesto etti.

Methat Sarı, açıklamasında şunları kaydetti:
"Bugün burada toplanmamızın amacı dünkü yaşanan İstanbul Büyükşehir belediye başkanımızın tamamen yapmacık, tamamen senaryo davasından dolayı İki yıl yedi ay hapis cezasına çaptırıldıması ve siyasi yasak konumuna getirilmesidir. Saray rejimi kendi varlığını sürdürebilmesi için kendi etrafının kalıcı olması için elinden geleni yapıyor. 
Biz kocaali ilçe örgütü olarak sadece belediye başkanımız Ekrem İmamoğlu değil konusu İçin toplanmadık. Konu Türkiye. Bu alınan karar Türkiye’yi dünya kamuoyunda zor durumda bırakacağı, geri adım attıracak bir karardır. Yapmacık bir davayla yapmacık bir mahkemeyle bu konuyu ülke gündemine taşımışlardır. Ülke gündemi çok yoğun ekonomik sorun, işsizlik, çocukların sorunu, gençlerin sorunu, kadınların sorunu bu sorunları geriye atmak için hedeflerine ulaşmak için yaptıkları bir algıdır. 

Bu mahkemenin vermiş olduğu kararı hukukçuların anayasa profesörlerinin söylediği gibi tanımak mümkün değildir. 

Konuyu soğutmak için üs mahkemeleri var diye konuşuluyor. Fakat biz Kocaali ilçe örgütü olarak demokrasiye ve seçilmişbaşkanımıza sahip çıkmak İçin saraçhaneye gitmeye karar verdik. Ekrem başkanın yanında partimizin yanında İttifakın, altılı masanın bütün bireyleri ve bileşenleri olarak orada, şaraçhanede olacağız. Oraya haksızlığa karşı gelerek seçilmiş başkanımıza destek vereceğiz. 

Şimdilik benim söyleyeceklerim bu kadar. İstanbul dönüşü bu karar hakkında ne yapacağımızı nasıl yapacağımızı hakkında partimizin aldığı karar doğrultusunda hareket edeceğiz. Bu verilirmiş olan mahkeme kararını tanımadığımızı buna karşı nasıl tepki göstereceğimize demokrasiye inanmış insanlar olarak karar vereceğiz. 
Tüm seçilmiş insanların üzerinde demokrasinin kılıcı gibi kafasında sallayıp İstediğini görevden alma istediğini göreve getirme İstediğini tahliye etme, bu keyfi uygulamalarına aslında siyasetin dışında toplumun tüm kesimlerinin tepki göstermesi gerekir. Bu konu hakkında bütün seçilmiş insanların, bütün seçenlerin sessiz kalmaması gerekir. 
16 milyon İstanbullu için çalışan bir belediye başkanını bu şekilde cezalandırmak aslında 16 milyon insanı cezalandırmaktır. Bu ceza aynı zamanda aslında Türk demokrasisine yapılmış en büyük darbedir. 
28 şubatlar, 12 martlar, 12 Eylüller döneminde dahil bu dönemdeki gibi ağır bir yaptırım yaşanmamıştır. 
Bu nedenle biz bu olaya sessiz kalmayacağız demokrasiye inanan kimseninde sessiz kalmasının da mümkün olmadığını ifade etmek isterim."