Tatalu olarak ünlenen İranlı rapçi Emir Hüseyin Maksudlu'nun idam cezası, Türkiye'den iade edildiği İran'da, korkulduğu gibi Yüksek Mahkemede onaylanarak kesinleşti. Tatalu'nun her an idam edilmesi olasılığına karşı İran'dan ve uluslararası kurumlardan tepkiler yükseliyor.
İranlı rapçi Tumaj Salehi, futbolcu Mehdi Taremi, oyuncu Seher Gureyşi, vücutçu Hadi Çupan Tatalu'nun serbest bırakılması için çağrıda bulundular ve ölüm cezasını kınadılar.
#StopExecutionsInIran hashtagiyle yürütülen sosyal medya kampanyası İran'da da canlanarak yayılıyor.
Tatalu'nun idam cezası
Aralık 2023'te iltica başvurusuna bakılmaksızın Türkiye'den İran'a iade edilen Tatalu, "kutsallara hakaret" dahil çeşitli suçlardan beş yıllık hapis cezasına çarptırılmış ancak savcının itirazıyla ceza Yüksek Mahkeme tarafından bozulmuştu. Yenilenen yargılamada Tatalu bu kez "Hazreti Muhammed'e hakaret"ten ölüm cezasına çarptırılmış ve davası temyiz için Yüksek Mahkemeye gönderilmişti.
Tatalu nasıl hedef oldu?
38 yaşındaki Amir Hüseyin Maksudlu, Tatalu adıyla İran'ın ilk "underground" hip-hopçularından biri olarak ünlenmişti. Farsça ritm ve blues (R&B) tarzının öncülerinden olan sanatçı 2011'de çıkardığı ilk albümü "Zire Hamkaf"tan başlayarak toplam 21 albüm yayınlamış ve 2021'de ABD'li Universal Music Group şirketiyle sözleşme imzalayan ilk İranlı sanatçı olmuştu.
Vücudunu ve yüzünü kaplayan dövmeleri ve açık sözlülüğüyle bilinen Tatalu İranlı gençler arasında geniş bir hayran kitlesine sahip. Kendilerine "Tatality" diyen hayranları özellikle sosyal medyada oldukça aktif. Tatalu, vegan yaşam tarzı ve meditasyona ilgisiyle de biliniyor.
Tatalu'nun ünlendiği 2010-18 arasındaki dönemde rejim onun müziğine çelişik yaklaşımlar gösterdi. Rejim, 2015’te İran Ordusu’nun deniz kuvvetlerinin sponsorluğunda çekilen "Nükleer Enerji Hakkımızdır" müzik klibiyle Tatalu'nun gençlik arasındaki popülaritesinden yararlanma yoluna giderken Tatalu da "rejimle uzlaşarak sistem içinde var olma" arayışı içindeydi.
Ancak İslami rejimin Tatalu'nun "underground" tarzına hoşgörüsü uzun sürmedi. 2016’da “ahlak dışı davranışlar, gençliği yoldan çıkarma ve yasa dışı müzik üretimi” suçlamalarıyla gözaltına alındı. Bir süre tecritte turulduktan sonra serbest bırakıldıysa da rejim Tatalu'nun artan popülerliğinden rahatsızdı, devlete rağmen fenomen olması hoş karşılanmadı.
Tatalu 2018’de ifade özgürlüğünün görece daha geniş olması, güçlü bir İranlı diasporanın varlığı, hayran kitlesinin önemli bir bölümünün Türkçe konuşması, Türkiye’nin vize ve oturma izni rejiminin görece serbestliği gibi avantajlara güvenerek Türkiye'ye yerleşti.
Türkiye'ye kaçış ve rejimle kopan ipler
Tatalu Türkiye'ye gelirken siyasal iltica talebinde bulunmamıştı. Sanat ve yaşam tarzı özgürlüğünün görece genişliği içinde İran rejimi, mollalar ve ahlak polisi hakkında açık eleştiriler yaptı. Kadın hakları, sansür, zorunlu başörtüsü ve ifade özgürlüğü gibi konularda liberal-eleştirel açıklamalar yayınladı. 2022 Jîna Mahsa Amini protestoları sırasında rejimi açıkça hedef aldı, gençlere destek verdi ve rejimle ipleri kopardı.
Tatalu’nun İran pasaportunun süresi aralık 2023'te dolunca sanatçı Türkiye’de yasal olarak ikamet edemez duruma düştü. İstanbul Havalimanı’nda yurtdışına çıkışına izin verilmeyerek gözaltına alındı ve ilticası kabul edilmeyerek iade süreci başlatıldı.
Bir muhalifin idamı için Ankara-Tahran işbirliği
İade sürecinde İran ve Türkiye arasındaki diplomatik ve hukuksal işbirliği ölümcül bir rol oynadı. İran konsolosluğu İstanbul’da, Tatalu aleyhinde “uyuşturucu kullanımını teşvik” ve “ahlak dışı davranış” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulundu. Ayrıca İran’daki bazı gençler ve anne babalarının da Türkiye’ye yönelik olarak dava açmaları sağlandı.
İran yargısı, konsolosluk üzerinden Interpol aracılığıyla iade talebinde bulundu. Tatalu, pasaportsuz kalınca, “geri döneceğini” açıkladıktan sonra fiilen sınırı geçmeyi denedi ancak sonuçsuz girişimlerinin ardından resmen yakalanarak iade prosedürü başlatıldı.
Tatalu'nun durumu, ülkedeki ikameti sırasında bir suç işlemediği ve pasaportunu kendi rızasına aykırı olarak yenileyemediği halde, Türkiye tarafından uluslararası iade prosedürüne uygun bulundu.
"Türkiye AİHS'yi ihlal etti"
Türkiye iade prosedürünü başlatırken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre ölüm cezası riski taşıyan kişilerin iade edilemeyeceği hükmünü görmezden geldi.
Oxford Üniversitesi – Ölüm Cezası Araştırma Birimi, "Türkiye['nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki taahhütleri doğrultusunda, Tatalu'nun idam edilmeyeceğine dair kesin güvenceler almadıkça İran'a iadeyi reddetme[si gerek[tiği]" yolunda mütalaa verdi.
Kurum, "Türkiye'nin, bu tür garantiler olmadan [Tatalu'yu] sınır dışı ederek, kişileri ölüm cezasına çarptırılabileceği ülkeye iade etmeme konusundaki yasal yükümlülüklerini ihlal ettiği" yargısına vardı.
Uluslararası kampanya
Tatalu'nun her an idam edilebileceği haberi hak grupları ve uluslararası gözlemciler tarafından yaygın olarak kınanıyor. Norveç merkezli İran İnsan Hakları direktörü Mahmud Amiri-Mogadam "Tatalu büyük tehlike altında" diyerek, "Sanatçılar, hayranları ve insan hakları savunucuları[nı] çok geç olmadan seslerini yükseltme[ye]" çağırdı.
Washington Yakın Doğu Politika Enstitüsü ve haftalık "The Iranist" bülteninin küratörü Holly Dagres, "[Tatalu'nun] ölüm cezası sadece şarkı sözleriyle ilgili değil - çok etkili hale gelen bir sesi susturmakla ilgili" dedi.
Siyasal gözlemciler, İnfaz kararının rejimin bir yanda iç muhalefet ve uluslararası tecritle boğuşurken ABD ile nükleer müzakere çabalarını yeniden başlatma telaşında olduğu bir istikrarsızlık anında çıktığına işaret ediyor.
Stanford Üniversitesi'nden Abbas Milani, "Ülke gergin ve üzerindeki küresel ilgi yüksekken, Tatalu'yu infaz etmesi rejimi hazırlıklı olmadığı kültürel ve politik bir tepkiyle karşı karşıya bırakabilir" uyarısında bulundu.
Birçok genç İranlı için yalnızca bir müzisyen olmakla kalmayıp onların hayal kırıklıklarının sesi haline gelen idam hücresindeki Tatalu'nun kaderi, rejimin ideolojik egemenliği sürdürmek adına muhalefeti ezme niyetinin ölçüsü olacak.