Anayasa Mahkemesi (AYM), 2020’de tutuklanarak Marmara (Silivri) Cezaevine getirildiği sırada bir infaz koruma memurundan hem fiziksel hem de sözlü şiddet gören gazeteci Barış Pehlivan’ın başvurusunu karara bağladı.
Yüksek mahkeme, kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine hükmederken, 5 üye bu görüşe karşı oy kullandı.
Pehlivan, Libya'da hayatını kaybeden istihbarat görevlisinin cenazesine ilişkin haber nedeniyle MİT Kanunu’na muhalefet ettiği iddiasıyla tutuklanmıştı.
Cezaevine giriş işlemleri sırasında Muhammed B. isimli infaz koruma memuru Pehlivan’a "Sen kim oluyorsun, ben devletim" diyerek bağırmış ve sırtına iki kez vurmuştu.
Pehlivan’ın şikayetini Silivri Cumhuriyet Savcılığı ‘takipsizlikle’ sonuçlandırmıştı. Ancak Cezaevi müdürlüğü Muhammed B.’ye ‘uyarı cezası’ vermişti. İnfaz görevlisinin itirazı ile mahkemeye taşınan dosyada disiplin cezası uygulanmasına gerek olmadığına kararı verilmişti.
Pehlivan buna karşı itirazı Silivri Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilince dosyayı temyiz etti ve son olarak AYM’ye taşıdı. AYM, olayın “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele” düzeyine ulaşmadığına hükmetti. Mahkeme, kamera kayıtlarında Pehlivan’ın sırtına darbe anının tespit edilemediğini, olayın yaklaşık 10 saniye sürdüğünü ve olay sonrasında başvurucunun ruhsal durumu üzerinde ciddi bir etkisinin tespit edilemediğini belirtti.
Mahkeme, Pehlivan’ın iddialarının kötü muamele yasağı çerçevesinde değerlendirilebilmesi için gerekli “asgari ağırlık eşiğine” ulaşmadığı sonucuna vardı.
"Fiziksel temas var, devlet gözetimindeki kişiye bu yapılamaz"
Karara AYM üyeleri Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Rıdvan Güleç, Selahaddin Menteş ve Kenan Yaşar muhalif kaldı.
Gökçan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamelenin sadece fiziksel şiddeti kapsamadığını, hakareti de içerdiğini belirtti. Ardından da şu eklemeyi yaptı:
“Video görüntüsünde, görevlinin sandalyede oturan başvuranın başı hizasına eğilerek bir şeyler söylediği ve aynı anda sol elini sırtına doğru uzattığı, ancak oda camının bir kısmının folyo ile karartılmış olması nedeniyle hareketin bu kısmının net görülemediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte video görüntüsünden görevlinin eğilip kolunu sırt bölgesine uzatmasıyla birlikte başvuranın irkilme hareketiyle sağa doğru döndüğü ve aralarında bir konuşma olduğu görülebilmektedir.
Olayın bütünlüğü içerisinde bakıldığında başvuranın isnatları ile video görüntülerinin örtüştüğü, tanıkların da diyalogları kısmen doğruladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda öncesinde aralarında basit bir nezaket uyarısından başka bir şeyin olmadığı gözetildiğinde başvurana karşı güç kullanmanın gerekli olmadığı açıktır. Bu durumda görevlinin işlemleri yerine getirmek yerine görevinin verdiği avantajdan yararlanarak sert bir tavırla sırtına eliyle de temas ederek kulağına eğilip bir şeyler söylediğinin video görüntülerinden anlaşılması karşısında başvurucunun kötü muamele iddiasının savunulabilir olduğu görülmektedir.
Nitekim bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı derhal soruşturma başlatmıştır. Bununla birlikte soruşturmada elde edilen deliller karşısında, başvuranın iddialarının samimi olmadığına ilişkin bir emare olmaması ve video görüntülerinin de göründüğü kadarıyla dahi fiziksel bir teması doğruladığı gözetilmemiştir. Ayrıca idarenin disiplin soruşturması sırasında yaptığı tespitler de gözetilmeden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilmiştir. Etkili soruşturmanın varlığı için her durumda kamu davasının açılması veya açılan davanın mahkumiyetle sonuçlanması zorunlu değildir. Ne var ki Ceza Muhakemesi Kanunu ile kurulan sistem uyarınca savunulabilir kötü muamele iddiasını destekleyen delillerin bulunduğu durumda kovuşturmanın başlatılmaması kötü muamele iddialarının etkili biçimde soruşturulmadığı/kovuşturulmadığı anlamına gelecektir. Açıklanan gerekçelerle başvuranın kötü muamele yasağının ihlal edildiği görüşündeyim.”
Diğer üyeler de şerh düştü
Karara şerh düşen Yıldırım, Güleç, Menteş ve Yaşar da yazdıkları karşı oy yazısında, Gökcan ile benzer şekilde kötü muamele kapsamına sadece darp-cebir eyleminin değil sözlü saldırının da girdiğini kaydetti.
Muhammed B.’nin elini Barış Pehlivan’ın omzuna koyduğunu belirterek “Fiziksel temas, kişinin üzerine eğilerek bir karış mesafeden yüksek sesle bir şeyler söylemek içerikten bağımsız bir şekilde aşağılayıcı ve onur kırıcı bir davranıştır” ifadelerini kullandı. Başsavcılığın etkili bir soruşturma yürütmediğini söyledi.
Bu nedenle de Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği kanaati ile çoğunluk kararına iştirak etmediklerini ifade etti.