25 kasım, bundan tam 65 yıl önce Dominik Cumhuriyet’inde diktatörlüğe karşı direnen Mirabal Kardeşlerin vahşice katledilmesiyle doğdu. Bugün tüm dünyada kadına yönelik şiddete yükselen ses Patria, Minerva ve Maria Teresa’nın bıraktığı yerden devam ediyor. Şiddet bir kader değil, toplumun kadınlara biçtiği eşitsiz rolün en acı sonucudur.
Bugün kadınlar hala hayatın her alanında şiddetin farklı yüzleriyle karşı karşıya. Evde, işte, sokakta, sosyal medyada, adliyede, mecliste; fiziksel şiddetten ekonomik baskıya,psikolojik şiddetten dijital tacize kadar her alanda eşitsizliğin ve şiddetin farklı biçimleriyle karşılaşıyor.
Ama bütün bu karanlığa rağmen kadınların mücadelesi hiç bitmedi. Çünkü biliyoruz ki susarak yok sayılırız, korkarsak daha çok hedef oluruz, vazgeçersek kız çocuklarının haklarını da kaybederiz. İşte bu yüzden kadınlar susmuyor, korkmuyor, vazgeçmiyor.
25 kasımda sende kortejde yerini al ve kız kardeşlerinin yanında ol. Birbirimizin sesini çoğaltmak, dayanışmanın gücünü büyütmek ve karanlığa birlikte ışık olmak için…
Ve bu mücadelenin en ön saflarında yıllarca dimdik duran, Sakarya’nın kadın hakları mücadelesine emeğini, cesaretini ve yüreğini adayan kendisinden çok şey öğrendiğim Özgül Ablamı özlemle anıyorum. Onun güçlü sesi artık yanımızda olamasa da bıraktığı iz, öğrettiği dayanışma ve cesaret hepimizi büyütmeye devam ediyor.
Ona en çok yakışan sloganla;
Sokaklar da bizim,
meydanlar da…
Gece de bizim,
gündüz de…
Biz kadınız
ve gücümüzle bu mücadeleyi eninde sonunda kazanacağız.