GÜNDEM

Hutbelerle mühendislik: Din, siyasetin diliyle yeniden yazılıyor

Cuma hutbeleri dinî öğretiyi aşıp siyasi ajandaya eklemleniyor; birlik ve itaat çağrısı mikro gündelik pratiklere gömülürken adalet, liyakat ve şeffaflık gibi Kur’anî ilkeler görünmez kılınıyor.

Son 30 haftanın Cuma hutbeleri üzerine kapsamlı bir inceleme yapan Güzin Göksu, hutbelerin alt mesajlarını ortaya koydu. Göksu’nun tespitine göre, hutbeler yalnızca dini öğreti aktarmıyor; aynı zamanda halkın gündelik yaşamına, tüketim alışkanlıklarından dijital dile kadar siyasi odaklı bir ahlaki çerçeve dayatıyor.

Analize göre, hutbeler üç ana eksende şekilleniyor: dış politikada Gazze, iç politikada aile hukuku, bunların ortak çatısı olarak ise birlik ve itaat söylemi. Bu çerçeve, Kur’an ayetleri ve hadislerle meşrulaştırılarak halka sunuluyor.

Göksu, hutbelerin karakteristik yönünü şu sözlerle özetledi:

“Makro siyasi çağrılar mikro itaat pratiklerine gömülüyor. Suyu israf etmeyin denirken bireysel davranışa odaklanılıyor, ama kamusal israf hiç anılmıyor. Din, yöneticiler için değil, tabandaki halk için bağlayıcı bir disipline dönüştürülüyor.”

Analizde dikkat çeken bir başka nokta ise hutbelerde adalet, liyakat, istişare, rüşvet yasağı, servet adaleti, katılımcılık ve şeffaflık gibi Kur’an’ın yönetimle ilgili temel ilkelerinin yer almaması. Nebi kıssaları ise ya hiç kullanılmıyor ya da devlet politikalarıyla uyumlu konularla sınırlı kalıyor.

Göksu’nun hazırladığı kelime bulutu da hutbelerin ideolojik yönelimini gözler önüne seriyor. En sık geçen kavramlar arasında “birlik, ümmet, vatan, millet, devlet, aile, nesil, ahlak, israf, Gazze, Kudüs, dezenformasyon” bulunuyor.

Göksu, bu tabloyu “ustaca kurgulanmış bir retorik, adeta bir din mühendisliği” olarak nitelendiriyor.