Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1073’üncüsünü gerçekleştirdi.
Bu hafta, 30 yıl önce gözaltında kaybedilen 35 yaşındaki Fehmi Tosun’un akıbeti soruldu.
Ellerinde karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarıyla meydana gelen grup, “Fehmi Tosun nerede?” diye sordu.
“Dosya, bilinçli biçimde zamanaşımına sürüklendi”
Basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri’nden Özlem Zıngıl, Fehmi Tosun’un 19 Ekim 1995’te Avcılar’daki evinin önünden sivil giyimli, silahlı kişiler tarafından zorla bir araca bindirilerek götürüldüğünü hatırlattı.
Zıngıl, Tosun’un eşi Hanım Tosun’un olayı derhal polise bildirmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığını, ailenin tüm yasal yollara başvurduğunu ancak devletin Tosun’un gözaltına alındığını inkâr ettiğini söyledi.
Açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2003’teki kararında, Türkiye hükümetinin Fehmi Tosun’un kaybolmasında sorumluluğunu kabul ettiğini anımsatıldı:
“Hükümetimiz, Fehmi Tosun’un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.”
Zıngıl, bu itirafa rağmen iktidarın etkin bir soruşturma yürütmediğini, dosyanın zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldığını ve aileye adaletin hâlâ sağlanmadığını belirtti.
-“İnkâra ve cezasızlığa son verin”
Cumartesi Anneleri, açıklamada şu çağrıyı yaptı:
“Artık yeter! İnkâra ve cezasızlığa son verin. Fehmi Tosun dosyasında adaleti sağlayın. Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normlarına uyması gerektiğini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”