Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve sorumluların yargılanması talebiyle sürdürdükleri mücadelenin 1078’inci haftasında yine Galatasaray Meydanı’ndaydı. Bu hafta, 21 Kasım 1980’de İstanbul Saraçhane’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren’in dosyası gündeme getirildi.
Ellerinde karanfil ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarıyla meydana gelen aileler, Hayrettin Eren’in 45 yıldır karanlıkta bırakılan akıbetini sordu.
Basın metnini, Cumartesi İnsanlarından ve Eren’in yeğeni olan Setenay Yarıcı okudu. Zorla kaybetmelerin yalnızca bir insanın ortadan yok edilmesi değil, aynı zamanda aileler için bitmeyen bir belirsizlik ve kapanmayan bir yara anlamına geldiğini vurgulayan Yarıcı, bu yaraların ancak hakikatin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanmasıyla iyileşebileceğini söyledi.
“45 yıldır akıbeti karanlıkta bırakıldı”
Yarıcı, bu haftaki buluşmada Hayrettin Eren’in hikâyesini bir kez daha hatırlattı:
21 Kasım 1980’de Saraçhane’de gözaltına alınan Eren, önce Karagümrük Karakolu’na, ardından aynı operasyonla gözaltına alınan sekiz kişiyle birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldü. Annesi Elmas Eren, oğlunun kullandığı babasına ait aracın Gayrettepe’nin bahçesinde durduğunu gördü ancak polisler, “Gözaltında böyle biri yok” yanıtını verdi.
Aynı operasyonla gözaltına alınan sekiz kişi ise mahkemeye çıkarıldıklarında “Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltına alındı” diyerek tanıklık yaptı. Buna rağmen Eren Ailesi’nin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı; “Gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor” yanıtı değişmedi. Eren’in ve aracının akıbeti 45 yıldır aydınlatılmadı.
“Failler cezasızlıkla korundu”
Setenay Yarıcı, devletin resmî kayıtlarında sorumluların isimlerinin yer aldığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“45 yıldır Hayrettin Eren’in akıbetini ortaya çıkarma ve failleri cezalandırma yükümlülüğünü yerine getirmeyen tüm iktidarlar bu suçun devamcısıdır.”
Yarıcı, hakikat ve adalet talebinin toplumsal barışın ve insan onurunun korunması için zorunlu olduğunu vurguladı.




