Tüm canlıların muhtaç olduğu ilk hayat kaynağı. Yani, SU yoksa hayat yoktur.

Tabii ki yaratılan hiçbir şey sebepsiz de değildir; Hava, toprak ve her şey…

Sakarya yaratılan böylesi eşsiz nimetlerle bezenmiş bir coğrafyadır.

İçme Sularımız, bereketli tarım topraklarımız, ormanlarımız ve iklim kuşağımız; TÜM COĞRAFYAMIZ MUHTEŞEMDİR!

12 Eylül 1980 tarihi ile ülkemizin siyasi karakteri her geçen gün çarpıcı bir hızla değişti(rildi). Milli Kimliğimiz, coğrafyamız da birilerince hızla törpülendi.

Ve;” Dünyanın kendi halkına yetecek gıdasını üreten 7 ülkesinden birisi Türkiye’den.” Şu günlere geldik:

Bakın, et ihtiyacı için hayvan ithalini çoktan geçtik de,“ Hayvancılık için SAMAN ithal ediyoruz.” Yıllarına geldik.

T.C.’nin TBMM’nin seçmediği bir Atanmış Bakanı,” Paramız var ki ithal ediyoruz!” mazeretini bile uydurabildi.

Bir önceki Yerel Seçimde, Kazımpaşa Köyü’nün yeni düzenlenmiş köy meydanında utandığım O günü bir kez daha hatırlatayım.

Kazımpaşa’nın yeni meydanı iyi olmuş da, O eski Köy Ruhu hiç yok. Halk var, O ESKİ RUH YOK, neden?

Çünkü, meydandaki marketin önüne seyyar bir içecek sehpası konmuş. Şişe sütü, markalı patates cipsi, çerezler dizilmiş. Su bile şişe suyu.

Özeti şudur; Kazımpaşa Köyü genelde sütü de, meyveyi ve sularını da, dahası yumurtayı bile marketten alıyor. Asıl kahreden de, çocuklar artık bunu biliyor.

Sakarya ve özelde de kuzeyimiz 30-40 yıl önceleri, hayvancılıkta, tarımda; et, süt ve süt ürünleri peynircilikte, tereyağında İstanbul’un gıda deposu gibiydik.

Dericilikte de O zamanlarda altın yıllar yaşanıyordu.

Son siyasetler bize Köy ve Köylümüzü kaybettirdi. Bağımsız yaşamak karakterlerimiz, çalışıp üretmek değerlerimiz kaybettirildi.

SERDİVAN KÖYÜ YOK; Arabacıalanı Merası, Yazlık, Evrenköy yok! Beride; Arifiye mi, Hanlı Köy mü, meyve cenneti Sapanca-Kırkpınar, Kurtköy mü kaldı?

Daha da acısı da, İÇME SULARIMIZ ALARM VERİYOR!

Öyle ki; Sakarya’nın İçme Suyu nimeti Sapanca Gölü can çekişiyor. Baştan sona yanlış Siyasi Çevreler, Turizm kolaycılığı ile Sapanca Gölü’nü yok edecek!

Siyaset, içme suyu katliamında ilk yanlış doğa adımını, Sapanca Gölü İçme Suyu Havzası Koruma Kanunu’nu yok ederek atmıştı.

Göl Havzasının bugün yarısı dağ zirvelerine kadar imarla yağmalandı. Büyükşehir kapsamına alınıp, yöre belediyeleri de O CEBE koyuldu, bitiyoruz.

Tüm GÖL çevresinde: ne enerjide, ne kanalizasyonda, ne de kısa-orta-uzun kentleşme projelerinde bir tek Çağdaş Teknolojik Planlama YOK…

İmarlar, TAŞLAŞMALAR-ÇAĞDIŞI KİRLİLİKLER 5-6 kat arttı. Proje yok, zemin etüdü, altyapı diye bir şey yok! O nedenle, GÖL KOLEKTÖRÜ de yok hükmünde gibi!

AKÇAY BARAJI ne alemde? Yerel Siyasi Muhalefet, İYİ PARTİ VE de CHP, ben izliyorum da, izlemiyor bilmiyor, ondan mı sormuyor. Sorulamıyor mu?

SBB internet sayfasında en son 2019 tarihlerinde,” Akçay Barajı su tutmaya başladı!” haberinde kalınmış. Göl ve su seviyesi önemli ise, GÖL KORUNSUN!

SU FABRİKALARI da geleceğimizi dipten etkileyecek. Her gün 24 saat Türkiye’ye tırlarla içme suyu taşıyor! Su üretim kaliteleri, kaynakları, miktarları denetimleri var mı bilemem?

Haa, Sapanca’da malum girişimden sonra su fabrikalarına yaptırılan,” 15 Temmuz Halk Çeşmeleri!” neden akmıyor? Geçtim halka kendi suyunu iptal etmeyi,” 15 Temmuz Halk Çeşmeleri yazısı da, kurnalar da çoktan söküldü?

Siyaset Dünyası ve Yerel Muhalefet Sakarya gerçeklerini sorgulamalı…