Kuraklık, düşen yağışlar ve artan su stresi, Türkiye’yi olduğu gibi Sakarya’yı da kritik eşiklere taşıdı.

Kuraklık, düşen yağışlar ve artan su stresi, Türkiye’yi olduğu gibi Sakarya’yı da kritik eşiklere taşıdı. 2025 su yılı yağışları normalin %26,6 altında kalırken, baraj dolulukları uzun yılların en düşük seviyelerine geriledi. Üstelik ambalajlı su tüketimindeki değişim de su kıtlığının gündelik yaşamdaki etkilerini gözler önüne seriyor. Uzmanlara göre, gerekli adımlar atılmazsa şehir gelecekte hem içme suyu güvenliği hem de tarımsal üretim açısından ciddi risklerle karşı karşıya.

Küresel Su Krizi Kapımıza Dayandı: Türkiye ve Sakarya İçin Tehlike Çanları Çalıyor

Açık kaynaklardan derlenen bilgilere göre, küresel ölçekte su kıtlığı artık çevresel bir sorun olmanın ötesinde; toplumların güvenliği, ekonomilerin sürdürülebilirliği ve sosyal barış için doğrudan bir tehdit. Dünya nüfusunun yaklaşık dört milyarı yılın en az bir ayında yüksek su stresi altında yaşıyor. Tatlı su kaynaklarının yalnızca %2,5 olduğu dünyada, iklim değişikliği, kuraklık ve nüfus baskısı su varlıklarını her geçen yıl daha kırılgan hale getiriyor.

Türkiye ise bu kırılganlığın en yüksek hissedildiği Akdeniz iklim kuşağında yer aldığı için riskleri diğer birçok ülkeye göre daha sert yaşıyor.

Türkiye Su Stresi Altında: Kişi Başına Su Miktarı Hızla Azalıyor

Uluslararası ölçütlere göre Türkiye, yıllık kişi başına düşen 1.400–1.500 m³ su miktarıyla “su stresi altındaki ülkeler” kategorisinde. Bu miktarın 2030’da 1.200 m³’ün altına inmesi bekleniyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre Türkiye yüksek su stresi grubunda ve küresel sıralamada 39. sırada.

Bu tabloyu ağırlaştıran en temel nedenlerden biri, 2025 su yılı yağışlarının normaline göre %26,6 azalması. Güneydoğu Anadolu’da düşüş %52’ye kadar çıkmış durumda.

Barajlar Alarm Veriyor: Büyükşehirlerde Kritik Seviyeler

Kuraklık baraj seviyelerini doğrudan etkiledi. Ağustos 2025 itibarıyla:

• Ankara’da doluluk %9,3,

• İzmir’de %4,1,

• İstanbul’da %48,1.

Bu düşüş yalnızca içme suyunu değil; tarımsal üretimi, sanayiyi ve enerji güvenliğini de tehdit eden bir tablo oluşturuyor.

Türkiye’de Su Kullanımının %77’si Tarımda: Verimlilik Sorunu Derinleşiyor

Türkiye’de su tüketiminin büyük bölümü hâlâ tarımsal sulamada gerçekleşiyor ve sulamanın önemli bir kısmı verimsiz yöntemlerle yapılıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı Su Verimliliği Strateji Belgesi ile su kayıp oranlarının 2033’e kadar %33’ten %25’e düşürülmesi hedefleniyor.

Ambalajlı Su Tüketimindeki Değişim: Su Krizinin Tüketim Davranışlarına Yansıması

Su krizinin etkilerinden biri de ambalajlı su tüketimindeki çarpıcı yön değişimi.

SUDER verilerine göre:

Damacana su tüketimi düşüyor, PET ve cam şişe kullanımında hızlı artış var.

• 2015’te pazarın %59’u damacana, %41’i PET/cam idi.

• 2023’te PET satışları 5,5 milyar litreye çıkarak tarihte ilk kez damacanayı geçti.

• 2024’te PET satışları 6,6 milyar litreye ulaştı ve pazar payı %56’ya çıktı.

• Damacana satışları aynı yıl 5,2 milyar litreye geriledi.

2025 projeksiyonu da aynı yönde:

Pazarın 12,6 milyar litreye çıkması ve bunun

• 7,6 milyar litresinin PET,

• 5 milyar litresinin damacana olacağı öngörülüyor.

Bu değişim ne anlama geliyor?

1. Musluk suyuna güvensizlik artıyor:

Baraj seviyeleri düştükçe ve su kalitesi tartışmaları büyüdükçe tüketici PET suya yöneliyor.

2. Hane tüketim alışkanlıkları değişiyor:

Damacana yerine PET tercih edilmesi, daha sık satın alma döngüsü ve kişi başı tüketimin artması anlamına geliyor.

3. Plastik atık yükü büyüyor:

Su krizinin yanında plastik krizinin de büyüyeceğine işaret eden bir tablo.

4. Ekonomik yük artıyor:

PET fiyatlarındaki artış, düşük gelirli haneler için içme suyu erişimini zorlaştırıyor.

Bu veriler, su kıtlığının yalnızca hidrolik veya meteorolojik bir problem olmadığını; aynı zamanda sosyal, ekonomik ve davranışsal bir dönüşüm yarattığını çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

Sakarya’nın Su Gerçeği: Havza Doluluk Oranları Dalgalı, Risk Büyüyor

Sakarya Havzası’nda baraj doluluk oranları yıllara göre şu şekilde değişti:

I M G 7518

Bu veriler, Sakarya’nın kuraklık eğilimlerinden doğrudan etkilendiğini, özellikle 2021 yılında kritik eşiklerin altına indiğini gösteriyor. 2023’te bir toparlanma görülse de, iklim modelleri Akdeniz kuşağındaki şehirlerde su arzının gelecekte daha da azalacağını gösteriyor.

Uzmanlara Göre Sakarya İçin Üç Büyük Risk

1. İçme suyu arzında kesintiler ve maliyet artışı

Ambalajlı suya talepteki artış, musluk suyuna olan güvenin azalmasıyla birleşince maliyetleri ve erişim sorunlarını derinleştiriyor.

2. Tarımsal verim kaybı ve gıda güvenliği

Sakarya Ovası’nın üretim kapasitesi, yağış azalışı ve yeraltı suyunun çekilmesiyle tehdit altında.

3. Ekosistem kayıpları ve yeraltı suyu tükenmesi

Aşırı yeraltı suyu çekimi ve kuraklık, geri dönüşü zor ekolojik kayıplar yaratıyor.

Sonuç: Sakarya İçin Zaman Daralıyor

İklim değişikliği, nüfus artışı, tüketim alışkanlıklarındaki dönüşüm ve ambalajlı su piyasasındaki sert sıçrama birlikte değerlendirildiğinde, Sakarya ve Türkiye kritik bir dönemeçte.

Uzmanlar uyarıyor:

“Bugün alınacak önlemler geleceğin susuz şehirlerini engelleyebilir; ertelenen her karar krizi büyütecek.”