Çevre

İklim Kanunu için kim ne diyor?

TBMM'de kabul edilerek yasalaşan İklim Kanununa bu haliyle karşı çıkan muhalefet, düzenlemeyi öncelikle 'ticari olmakla' eleştiriyor.

İklim değişikliğiyle mücadele ve uyuma ilişkin esasları içeren İklim Kanunu teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) kabul edildi ve yasalaştı.

Peki, görüşmeler sırasında muhalefet partilerince eleştirilen kanunla ilgili kim ne diyor:

Siyasi partilerden tepkiler

Kanun teklifi muhalefet partileri ve iklim örgütleri tarafından "ticari olmakla" eleştiriliyor. Özellikle küçük işletmelere getireceği mali yük ve STK'ların katılım eksikliği ile uygulama belirsizlikleri tartışılıyor.

Kanun teklifinin yasalaşmasının ardından "Gerçekten bir iklim kanununa ihtiyacımız var; ama üniversitelerin, çevre örgütlerinin, yerel yönetimlerin ortak aklıyla hazırlanmış bir yasaya" diyen CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, "Bu sözde 'İklim Kanunu', sadece beş yandaş firmanın çıkarı için getiriliyor" sözlerini ekledi.

"Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kanunu reddediyoruz!" dedi.

Başarır "İklim değişikliğinden en çok etkilenen dar gelirli yurttaşların yaşadığı bölgelerle ilgili hiçbir çözüm bu yasada yok" diye konuştu.

Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, "Adı 'iklim', içeriği ticaret olan; orman yangınlarına, zirai dona, kuraklık sorununa hiçbir çözüm sunmayan; doğanın ve milletimizin çıkarına değil, sermayenin menfaatine hizmet edecek bu düzenlemeye red oyu verdik" dedi.

"Kanun üzerinde komisyonda yeniden bazı görüşmeler yapacaklarını söylemişlerdi ancak bunu yapmadılar" diyen DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın da "Doğayı ve havayı kirletme hakkını alıp satacaklar ve böylece kirletmeyi meşrulaştırmış olacaklar" şeklinde konuştu.

İklim ve çevre örgütleri ne diyor?

TEMA Vakfı, "Kaybeden insan ve doğa oldu" şeklinde bir paylaşım yaptı. Kabul edilen asayı "İklim Kanunu" olarak görmediklerini, bu yasayla "emisyon ticaret sistemi düzenlendiğini" yazdı:

"Emisyon azaltımı, fosil yakıtlardan çıkış, adil geçiş planı, uyum politikaları ve gelirlerin toplum yararına kullanımı gibi kritik unsurları içermeyen ve iklim krizine bütüncül yaklaşmayan bu yasanın Anayasa Mahkemesi'nden dönmesini umut ediyoruz."

İklim kanununun TBMM'den geçmesinin ardından iklim aktivistlerinin gözü bu kez de 3 Temmuz'dan itibaren Meclis'te görüşülmesi beklenen enerji ve madencilik düzenlemesinde.

Greenpeace Türkiye İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Emel Türker Alpay, temel eksikleri şöyle sıralıyor:

  • Fosil yakıtlarla ilgili somut ve zamanları belirlenmiş bir plan yok,
  • Net bir sera gazı azaltım hedefi belirlenmiyor,
  • Fosil yakıtlarda çıkış ve adil geçiş için somut bir plan sunulmuyor.

Alpay ayrıca kanunun Paris Anlaşması gibi uluslararası sözleşmelerle uyum içinde olmadığını, bilim insanlarının kanunu hazırlama sürecine dahil edilmediğini belirtiyor:

"Bu kanun, iklim krizine karşı bir çözüm üretemez. Dolayısıyla buna bir iklim kanunu diyemeyiz."

"Tanımsız ve muğlak ifadelerle dolu bir kanundan bahsediyoruz. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) düzenlemesi olarak Meclis'ten geçmiş oldu."

15 sivil toplum kuruluşundan oluşan İklim Ağı'na göre, kanunda sera gazı emisyonlarını azaltmayı taahhüt eden mutlak bir hedef bulunmuyor.

Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını hangi seviyeye kadar ve hangi hızla azaltacağı net bir şekilde ortaya konmuyor.

Alpay, "En çok eleştirdiğimiz şeylerden biri bu. İklimle alakalı bir kanunun, net hedefler belirlemiş olması gerekir" diyor.

Türkiye, 2053 yılında "net sıfır emisyon" hedefliyor. Alpay ise yetkililer tarafından uluslararası platformlarda defalarca dile getirilen bu hedefin, kanunda "2053" vurgusuyla yer almadığını söylüyor:

"İlk olarak yapılması gerekenlerden biri, fosil yakıtlarının kullanılmasını sınırlandırmak. Ancak kanunda bununla ilgili net bir şey yok."

"Fosil yakıtlar ve sera gazı emisyonunu azaltmayı belirlemeyen bir kanundan, iklim değişikliği kanunu diye bahsedemeyiz."

İklim Ağı'na göre, kömür, petrol ve gaz kullanımının sonlandırılması yerine alternatif yollar öngörülüyor:

"Bunun yerine, azaltım yöntemleri olarak henüz uygulanabilirliği kanıtlanmamış karbon yakalama ve depolama gibi teknolojileri vurguluyor ve bu teknolojilerin gelişmesine dayanarak, iklim değişikliğiyle mücadeleyi erteliyor."