BİLİM - TEKNOLOJİ

Kodla, yönet, yok et: Silikon vadisi savaş alanında

Silikon Vadisi’nin devleri, etik ilkeleri rafa kaldırarak savaş teknolojisinin baş aktörlerine dönüşüyor.

Yapay zekâdan savaşa uzanan çizgi bulanıklaşıyor.

Yıllarca “barışçıl inovasyonun” bayraktarlığını yapan Silikon Vadisi şirketleri, artık savaş ekonomisinin merkezinde yer alıyor. Google, Amazon, Meta, Microsoft ve OpenAI gibi devler; bir zamanlar uzak durdukları Pentagon ve İsrail ordusuyla milyon dolarlık sözleşmeler imzalamaya başladı. Teknoloji artık yalnızca çözüm üretmiyor; askeri stratejinin ayrılmaz bir parçası hâline geliyor.

Pentagon’la Yeni Ortaklıklar: Bir Trilyon Dolarlık Çekim Gücü

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönüş planları ve 2026’ya kadar Amerikan ordusunu “modernize etme” hedefi, teknoloji şirketlerine yeşil ışık yaktı. Trump’ın vaadi net: Yapay zekâyı askeri sistemlere entegre etmek için 1 trilyon dolarlık bir yatırım.

OpenAI, Google, Anthropic ve xAI gibi yapay zekâ şirketleri bu çağrıya hemen yanıt verdi. Pentagon’la 200 milyon doları aşan değerlerde sözleşmeler imzalandı. Bu gelişme, yalnızca para değil, aynı zamanda Silikon Vadisi’nin ideolojik eksenini de değiştiriyor.

Kask Takmış Teknoloji Patronları: Üniforma Simge Değil

2024 itibarıyla Meta, OpenAI ve Palantir gibi şirketlerin üst düzey yöneticileri fiilen askeri görevlere atandı. ABD ordusunun “Yönetici İnovasyon Kolordusu” adlı yeni oluşumuna katılan isimler arasında Meta’nın CTO’su Adam Bosworth ve OpenAI ürün müdürü Kevin Weil gibi isimler var.

Bu durum, Silikon Vadisi ile Pentagon arasındaki sınırların yalnızca sembolik olarak değil, kurumsal düzeyde de ortadan kalktığını gösteriyor.

Etik İlkeler Rafta: Savaş Teknolojisine Açık Kapı

Google, 2024 yılında davranış kurallarından savaş ve gözetim teknolojisi geliştirme yasağını kaldırdı. OpenAI de kullanım politikasını değiştirerek teknolojisinin “ulusal güvenlik amaçlı” kullanımına izin verdi.

Microsoft, İsrail’in Gazze operasyonu sırasında İsrail ordusuna yapay zekâ ve bulut hizmetleri sağladığını kabul etti. Meta, Lockheed Martin ve Booz Allen Hamilton gibi büyük askeri yüklenicilere yapay zekâ modellerini açtı. Bu şirketler artık yalnızca teknoloji üretmiyor, savaş altyapısı kuruyor.

Soykırım Ekonomisi” ve Gözetim Sistemleri

BM Özel Raportörü Francesca Albanese, teknoloji şirketlerinin savaş suçlarına dolaylı olarak katkıda bulunduğunu savunuyor. Google, IBM, Microsoft ve Amazon gibi şirketler, Filistin’deki biyometrik veri toplama sistemlerinde ve gözetim altyapılarında doğrudan rol oynuyor.

Palantir ve Anduril gibi şirketlerle ortaklıklar, askeri operasyonlara özel algoritmaların geliştirilmesine olanak tanıyor. Yapay zekâ burada artık bir ürün değil, bir silah.

Ulusal Güvenlik Söylemi: Etikten Kaçışın Kalkanı mı?

AI Now Enstitüsü’nden Heidy Khlaaf, şirketlerin “yapay zekâ silahlanma yarışı” gibi söylemleri kullanarak kamu düzenlemelerinden kaçtığını belirtiyor. Kendilerini “başarısız olmaları stratejik olarak mümkün olmayan” aktörler gibi konumlandırıyorlar.

Bu söylem yalnızca siyasi destek sağlamakla kalmıyor, kamu denetimini de ulusal çıkarlara karşı bir tehdit gibi göstermeye yarıyor. Etik dışı kullanım biçimlerinin üzeri “güvenlik” etiketiyle örtülüyor.

Veri Kimin? Savaş İçin Kullanılan Kim?

İronik bir biçimde, bu sistemleri besleyen verilerin çoğu kullanıcılar tarafından gönüllü ya da farkında olmadan sağlanıyor. Khlaaf’a göre, yapay zekânın istihbarat ve hedefleme kapasiteleri için kullanılan veriler; istisnasız hepimizin dijital izlerinden oluşuyor. Yani yapay zekânın militarizasyonuna sadece şirketler değil, kullanıcılar da istemeden ortak oluyor.

Direniş Başladı: Çalışanlar Ayakta

Google, Meta ve Microsoft gibi şirketlerde çalışan bazı mühendis ve araştırmacılar, askeri iş birliklerine tepki gösterdi. Google’ın İsrail hükümetiyle imzaladığı “Project Nimbus” adlı 1,2 milyar dolarlık bulut hizmeti sözleşmesini protesto eden 28 çalışan işten çıkarıldı.

Microsoft’ta da benzer protestolar yaşandı. İsrail ordusuna yapay zekâ tedarikine itiraz eden çalışanlar, CEO ile yapılan toplantı sonrası kapı önüne kondu.

“Demokrasiyi Savunuyoruz” Söylemi: Yeni İdeolojik Zemin

Google DeepMind’ın kurucusu Demis Hassabis, Batı’nın demokratik değerlerini savunmak adına teknolojinin askeri kullanıma açılmasını meşrulaştırıyor. “Otonom silahlara karşıyım ama başkaları geliştiriyor,” diyerek, pasif bir meşruiyet zemini inşa ediyor. Bu söylem, şirketleri yalnızca üretici değil, “medeni savaşçı” rolüne de yerleştiriyor.

Yeni Savunma Bağlamı: Trump ve Küresel Gerilimler

İspanyol düşünce kuruluşu Elcano Enstitüsü’nden Raquel Jorge’ye göre, teknoloji şirketlerinin askeri yönelimi sadece ekonomik değil, jeopolitik bir stratejiye dayanıyor. Ukrayna savaşı, Gazze saldırıları ve Trump’ın NATO üzerindeki baskısı, teknoloji şirketlerinin bu dönüşümünü kolaylaştırıyor.

Eskiden utangaçça kaçınılan “savaş teknolojisi” söylemi, artık Silikon Vadisi şirketlerinin açıkça benimsediği bir söylem haline geliyor.

Sonuç: Savaşın Yeni Silahı Kod Satırında

Büyük teknoloji şirketleri, kendilerini küresel siyasetin en sıcak hattına yerleştiriyor. Artık cephede tanklar kadar, algoritmalar da var. Barış için geliştirildiği söylenen yapay zekâ, savaş için yeniden kodlanıyor.

Silikon Vadisi artık yalnızca yenilik üretmiyor; savaş konsepti yeniden yazılıyor. Ve bu yeni savaşın silahları, satır aralarında gizli.