Tüm dünyayı etkisi altına alan yapay zeka (YZ) teknolojileri, Türkiye'de de giderek daha fazla girişimin ortaya çıkmasına ve tüketicilerin YZ temelli hizmet ve uygulamalara yönelmesine yol açıyor.

DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre, genç nüfusu ile yapay zeka alanında önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye'nin bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline gelebilmesi için eğitimde ciddi bir dönüşümden geçmesi gerekiyor.

Küresel pazar 2 trilyon dolara yaklaştı

Uluslararası finans kuruluşu Burgan Bank'ın "Küresel Ticaret Görünümü ve İstatistikleri-Ekim 2025" raporuna göre, yapay zeka içeren tüm mal ve hizmetlerin küresel büyüklüğü 2 trilyon dolara yaklaşırken, YZ artık küresel ticaret yön veren ve ülke ekonomilerinin itici gücü haline gelen bir teknoloji olarak değerlendiriliyor.

Peki son yıllarda savunma sanayisindeki hamleleri ile dikkat çeken Türkiye, küresel yapay zeka pazarında nasıl bir performans sergiliyor?

Danışmanlık şirketi KPMG Türkiye'nin bir raporunda, Türkiye'de 2021'de 7,6 milyar dolar olan yapay zeka pazarının 2031'e kadar 442 milyar dolar büyüklüğü aşacağı tahmini yapılıyor.

Girişim sayısı 419'a yükseldi

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) tarafından her çeyrekte düzenli olarak hazırlanan "Yapay Zeka Girişimleri Haritası" araştırmasının verilerine göre, Türkiye'deki 2017 yılında 24 olan yapay zeka girişim sayısı, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde 419'a ulaştı.

Bu girişimlerin sektörel dağılımlarında ise akıllı şehirler, enerji, fintech, hukuk, otomotiv, sağlık ve sürdürülebilirlik gibi sektörler öne çıkıyor.

Uluslararası denetim ve danışmanlık firması Ernst&Young'ın (EY) Türkiye'nin de dahil olduğu Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa'daki 16 ülkeden girişimcilerin katılımıyla gerçekleştirdiği "Girişimcilik Barometresi 2025" raporuna göre ise, Türkiye'de şirketlerin yapay zeka kullanım oranı bölge ortalamasının üzerinde gerçekleşirken, Türkiye'deki girişimcilerin önümüzdeki bir yıl içinde planladığı yatırımların yüzde 65'i bilgi teknolojileri sistemleri ve yazılım güncellemelerinden oluşuyor.

"Türkiye bugün üçüncü grupta yer alıyor"

DW Türkçe'ye konuşan TRAI Kurucusu Halil Aksu, bugün Türkiye'nin küresel yapay zeka liginde "üçüncü grup"ta konumlandığını söylüyor.

Birinci ligde ABD ve Çin, ikinci ligde Avrupa ülkeleri, İngiltere, Kanada ve Japonya'nın yer aldığını dile getiren Aksu, "Türkiye ise Güney Kore, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, Hindistan gibi yükselen oyuncularla aynı kulvarda yer alıyor. Ancak bu tablo statik değil; önümüzdeki beş-on yılda lig atlama potansiyeli yüksek ülkelerden birisi kesinlikle Türkiye" diye konuşuyor.

Özellikle özel sektör tarafında çok güçlü bir dinamizm olduğunu vurgulayan Halik Aksu, şu değerlendirmede bulunuyor:

"Bütçesi, verisi ve yetkin ekipleri olan kurumlar -başta bankalar, telekom operatörleri, e-ticaret şirketleri, büyük perakendeciler, holdingler ve onların enerji ile üretim şirketleri- yapay zekâyı stratejik öncelik haline getirmiş durumda. Kamu biraz daha geriden geliyor olsa da, devletin ciddi teşvikleri, strateji belgeleri ve politikaları bu açığı kapatma yönünde önemli bir çerçeve sunuyor."

Hükümetten 3,5 milyar dolarlık destek

Aksu'nun işaret ettiği gibi, Türkiye'de hükümet son dönemde yapay zekanın ekonomideki ağırlığını artırmak için çalışmalara hız verdi.

Yapay zekâ inanç-gerçek ayrımı yapamıyor
Yapay zekâ inanç-gerçek ayrımı yapamıyor
İçeriği Görüntüle

29 Kasım'da Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından Antalya'da düzenlenen bir etkinlikte konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu, ulusal yapay zeka stratejisini güncelleme çalışmalarına başladıklarını söyledi.

2030'a kadar olan süreyi kapsayacak olan strateji belgesinin önümüzdeki günlerde devreye alınacağı bilgisini veren Coştu, "Türkiye'de yapay zeka alanında yatırım seferberliğini başlatmış bulunuyoruz. HIT-30 programımız kapsamında 3,5 milyarlık dolarlık bir destek bütçesi ayırdık" dedi.

"Yasal düzenlemeye ihtiyaç var"

Aynı etkinlikte söz alan TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı Fatih Dönmez ise, yapay zeka konusunda yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna işaret etti.

Bu alanda katı kurallar olmasına sıcak bakmadıklarını ifade eden Dönmez, "Yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var ama çok katı kurallar olmasını istemiyoruz. Türkiye'ye özgü bir model geliştirebileceğimizi düşünüyoruz. Sektör, yürütme ve yasama birlikte çalışarak Türkiye'ye özgü bir yapay zeka yasası çıkarılabileceği kanaatindeyim" diye konuştu.

Türkiye'de her beş kişiden biri kullanıyor

Türkiye iş dünyasının yanı sıra toplumda da yapay zeka teknolojilerine olan merak ve kullanım oranı giderek artıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekim 2025'te ilk kez "Yapay Zeka İstatistikleri" başlığı ile Türkiye'de yapay zeka kullanımına ilişkin ayrıntılı bir veri seti açıkladı. Buna göre, toplum genelinde yapay zeka araçlarını kullandığını beyan edenlerin oranı yüzde 19,2 olarak ölçüldü. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde ise erkeklerin yüzde 19,4'ünün, kadınların yüzde 18,8'inin yapay zeka kullandığı tespit edildi.

Yapay zeka kullanma oranı yaş grubuna göre analiz edildiğinde, en fazla yüzde 39,4 ile 16-24 yaş grubunda yer alan bireylerin yapay zeka programlarını kullandığı, bunu yüzde 30 ile 25-34 yaş grubunun, yüzde 15,5 ile 35-44 yaş grubunun takip ettiği belirlendi. Yapay zeka kullanım oranının en düşük olduğu yaş grubu ise 65-74 oldu.

TÜİK verilerine göre 2025'te yapay zeka kullanma oranının en fazla yüzde 36,1 ile yükseköğretim mezunlarında olduğu belirlenirken, yapay zeka kullananların yüzde 79,7'sinin yapay zekayı özel amaçlar için, yüzde 33,8'inin mesleki amaçlar için ve yüzde 31,4'ünün eğitim için kullandığı kaydedildi.

Öte yandan TÜİK araştırmasında yapay zeka kullanmadığını belirtenlerin yüzde 63,3'ü yapay zekaya ihtiyaç duymadığını ifade ederken, yüzde 18,7 yapay zekanın nasıl kullanılacağını bilmediğini, yüzde 12,4'ü ise yapay zekanın varlığından haberdar olmadığını dile getirdi.

"Becerileri destekleyecek eğitim olmalı"

Peki Türkiye'de yapay zekaya olan ilgi her geçen gün artsa da, bu konuda verilen eğitim yeterli mi?

Yapay zekanın bu kadar hızlı yükseldiği bir dönemde en kritik rekabet unsurunun artık teknoloji değil, onu doğru kullanabilecek nitelikli insan kaynağı olduğunu dile getiren PERYÖN (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eylem Derya Özgür, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, bu soruya şu yanıtı veriyor:

"Genç nüfusumuz sayesinde Türkiye'nin potansiyeli yüksek, yeter ki yetkinlikleri ve becerileri destekleyecek eğitim sistemleri ile insan kaynağımızı sürekli geliştirelim ve iş dünyasının ihtiyaçlarıyla eğitim sistemi arasındaki iş birliğini güçlendirelim. Çünkü iş dünyasının ihtiyaç duyduğu yetkinlikler çok hızlı dönüşüyor."

"Türkiye'de teknoloji tüketimi hızlı"

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) "İşin Geleceği Raporu"na göre, bugün iş dünyasında ihtiyaç duyulan yetkinliklerin yüzde 44'ünün önümüzdeki beş yıl içinde tamamen değişeceğine işaret eden Dr. Özgür, Avrupa ülkelerinin bu dönüşüme adapte olmak için eğitim-sanayi iş birliği mekanizmaları kurmakta Türkiye'nin önünde olduğunu söylüyor. Özgür, şöyle konuşuyor:

"Avrupa ülkeleri; üniversite–sanayi iş birlikleri, sürekli eğitim mekanizmaları ve çalışanların yeniden beceri kazanımına yönelik politikalarla, insan kaynağını iş dünyasının ihtiyaçlarına göre geliştirme konusunda bizden birkaç adım ileride. Avrupa sistematik düşünme ve veri koruma konusunda hem yetkin hem hassas iken teknoloji okuryazarlığı ve tüketimi ise bizim ülkemizdeki kadar hızlı değil. Bunu doğru kullanabilirsek daha çevik bir anlayışla teknoloji üreten safhaya geçebiliriz."

Kaynak: DW Türkçe