-- “Hocam bunlar çok yetersiz! 

--Problem etmeyin canlı derslerle, ödevlerle tamamlarız.”

Mart ayından beri öğretmenler ne yapıyor? EBA’dan verilen dersleri inceliyor. Öğrencisinin, bireysel, grup her türlü ihtiyacını gözetip canlı ders veriyor, ödev hazırlıyor. Dönütler alıyor, onlara dönüyor. Teknolojinin sunduğu tüm yolları deneyerek, en yararlısını buluyor, kullanmayı öğreniyor. Hangi programın daha az masraflı ve kullanışlı olduğu veli ve öğretmenlerin popüler konusu oluyor. “Aman hocam! Allah razı olsun sizden” Öğretmenler tarafından en çok duyulan cümle oluyor..

--“Hocam bizde internet yok, akıllı telefon yok, ne yapacağız şimdi?”

    Hangi STK’nın belediyenin, hayırseverin vb. imkanı olanın kapısını çalsam da şu çocuk için tablet bulsam, internet bağlatsam diye bir çok öğretmenin kafasından geçiyor. Kimi kapı çalıyor, kimi maaşından karşılıyor, imdada yine öğretmenler yetişiyor. Ödevler, çalışma kağıtları, etkinlikler hazırlanıyor, tek tek kapılara bırakılıyor. Hal hatır soruluyor, umut veriliyor, “biz yanınızdayız” duygusu hissettiriliyor. “Siz olmasanız, biz ne yapardık Hocam?” cümlesi birçok öğretmenin kulağına çalınıyor. “Her şey çocuklarımız için” cümlesi tekrar  tekrar kuruluyor. Yeni ödevler hazırlanıp yine kapılara bırakılıyor, sosyal mesafeli özlem gideriliyor…

***

--“ Anne/baba Karnım acıktı

-- Şşşt! Dersteyim, bitince hazırlarım.

-- Anne/baba ödevime yardım eder misin?

-- Sen başla, dersim bitsin geliyorum.    

-- Hayatım! Müdürle konuşalım, ikimiz aynı anda derse giremiyoruz.

-- Evet haklısın, az önce ben de çocukları iyi duyamadım.

-- Ya! Ben dersteyken açmasanız hocayı hiç duyamıyorum

-- Yine paketi aştık galiba, bu ay yine fatura fena gelecek.”

 Bu cümleler öğretmenlerin evlerinde kuruluyor, paketler aşılıyor, faturalar birikiyor, kendi çocuğundan fedakarlık ediliyor, bu dertleri kimse duymuyor.

            ***

--“Sınavlar geldi çattı, hangi liseyi istiyorsun? Aferin sizinle gurur duyuyorum, tabiî ki başaracaksınız”

--“Evet üniversite sınavı da geldi. Biraz heyecan iyidir korkmayın, çok başarılı olacaksınız.” 

Moral motivasyon cümleleri dijital platformlarda uçuşuyor, sınavlar açıklanıyor, hüzünler, sevinçler paylaşılıyor. “Seninle gurur duyuyorum, ben zaten biliyordum ya da üzülme bu son değil seneye en güzel yere girersin” cümleleri genç yüreklere su serpiyor.

Veli; “Hocam yetiş! Çocuk böyle böyle durumda. Bir konuşsanız sizi dinler” Elbette her imdada yetişiliyor. Hem de görev ya da fedakarlık duygusuyla değil, “öğrencimin bana ihtiyacı var diyerek, öğretmen olmanın bilinciyle.”

            ***

--“Ne demek elbette okullar açılacak, yine kavuşacağız”

Yaşasın eylül geldi. Ne! Yine mi açılmıyor okullar? Bütün öğretmenlerde hayal kırıklığı, öğretmenin burnunun direği sızlıyor, özlem bir yana eğitim öğretim ne olacak, ya bu çocukların hali? Yok sen düşemezsin, ayağa kalk!

--“ EBA yetmedi zoom varmış, o da ne? Herkes yapıyormuş, ben de yaparım”

    Yahu gecenin on ikisinde EBA ya girin diye mesaj mı atılır? Bu yıl emekli olacaktım, neyse emeklilik beklesin bu sınıf ta mezun olsun düşünürüm. Yahu bu zoom o kadar iyi değilmiş. Geçen arkadaş bir programdan bahsetmişti, yarın onu da araştırırım. İnternet faturasını da ödeyemedik daha, çocuklara ödev hazırlamak lazım,  daha maaşı da alamadık ama çocukları bekletmek olmaz. 

--“ Fotokopi parası, evin internet faturası, şu tablet alamayan çocuğa da bir tablet ayarlamak lazım, bu maşla nasıl olacak? Artık maaşı alınca bir şeyler düşüneceğiz.” 

                        ***

--“… Eğitimde asıl yük, öğretmen maaşları.”

--“Hocam siz de yata yata maaş alıyorsunuz valla ”

 Hayatımda hiç bu kadar utanmadım, başımı eğdim komşuya. Öğretmenim ben, ne diyeceğimi bilemedim, gözlerim doldu. En iyisi ben gideyim arkadaştan biraz borç isteyim, çocuklar bekler. Fotokopiler çekilirken çay simit yapar biraz hava alırım. Sonra çocuklarımı görünce…

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü Kutlu olsun!