Salt Beyoğlu’nda düzenlenen “Hayvanların Yaşamı” sergisi, yalnızca hayvan haklarına değil, insan merkezli düzenin görünmeyen çelişkilerine de dikkat çekiyor. Kassel Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmalarını yürüten Birkan Taş’ın konuşması, bu kez göz ardı edilen bir figüre odaklanıyor: asistan köpekler.

Görünürde yalnızca engelli bireylere yardımcı olan sadık dostlar gibi sunulan bu köpekler, aslında çok daha fazlasını yapıyor: duygusal emek harcıyor, sorumluluk alıyor, tetikte oluyor, saatlerce bekliyor ve karşılık beklemeden çalışıyorlar.

Taş’a göre, bu köpekler yalnızca “yardımcı” değil; aynı zamanda türler arası ilişkilerin ve insan merkezli sistemin sınırlarında konumlanan öznelerdir. Ancak bu özneleşme hiçbir zaman yasal ya da toplumsal anlamda tanınmıyor.

“Koşulsuz sevgi” anlatısı: Bir ideolojik perde mi?

Taş, toplumda asistan köpeklere dair hâkim olan “koşulsuz sevgi”, “sadakat” ve “özveri” gibi anlatıların, bu canlıların duygusal ve fiziksel emeğini doğallaştırarak görünmez kıldığını savunuyor. Köpeklerin işlevi yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal.

“Bu çalışan köpekler bazen çok sıkıcı, bazen tehlikeli işler yapıyorlar. Uykusuz kalabiliyorlar. Ne zaman emekli olacakları, sonra ne olacağı belli değil,” diyen Taş, bu emeğin sistematik biçimde görmezden gelindiğini vurguluyor.

Araştırmaya göre, asistan köpeklerin yalnızca insanlar için faydalı oldukları sürece değer görmesi, onlara ait özerkliği ve duygulanımı dışlayan bir düzene işaret ediyor.

Türcülük ve engellilik: İki dışlama biçimi nasıl kesişiyor?

Birkan Taş’ın çalışması, engellilik ve türcülük gibi iki dışlayıcı sistemi bir arada düşünmeye çağırıyor. Asistan köpeklerle kurulan ilişkilerde bu iki sistemin kesiştiğini belirten Taş, “Türcülük, hayvanları insan olmadıkları için değersizleştiriyor. Engellilik de bedensel normlara uymayan insanları dışlıyor. Asistan köpek figürü, bu iki dışlamanın kesişim noktasında duruyor,” diyor.

Seçici çiftleşme, genetik sakatlıklar ve normatif beklentiler

Taş, araştırmasında seçici çiftleştirmenin ve belirli köpek ırklarına yüklenen görevlerin, köpeklerin hem fiziksel hem de genetik sağlığını tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Örneğin, golden retriever gibi belirli ırklarda çeşitli hastalıkların yaygınlaşması, normatif köpek algısını ve “sakat” tanımını sorgulatıyor.

Ortak yaşam nedir, ne değildir?

Taş’ın önerdiği kavramlardan biri de “ortak yaşam.” Bu, insan merkezli, sahiplenici ve denetleyici ilişki biçimlerini sorgulayan bir düşünme biçimi. Taş’a göre ortak yaşam; birlikte yaşamak değil, birbirini dönüştürmek, anlamaya çalışmak ve karşılıklı varoluş alanı tanımaktır.

Toplumun, medya, yasa ve eğitim gibi alanlarda bu konuda dönüşüm geçirmesi gerektiğini savunan Taş, asistan köpeklerin “yardımcı” kimlikleriyle değil, aktif özneler olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyor.

Perseid meteor yağmuru: Ne zaman, nerede ve nasıl görülür?
Perseid meteor yağmuru: Ne zaman, nerede ve nasıl görülür?
İçeriği Görüntüle

Kaynak: Euro news