İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) ve İstanbul Tabip Odası, 28 Nisan İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü’nde, “Çocuk İşçiliği ile Mücadele” eylemi yaptı.
Kadıköy Bahariye Caddesi’nde bulunan Süreyya Operası önündeki eyleme çok sayıda sendika, siyasi parti, lise ve üniversite öğrencisi destek verdi.
Eylemde, “Çocuk işçiliği ile mücadeleye!” ve “MESEM sömürüsüne son” yazılı pankartlar açıldı. Kitle sık sık “Çocuklar ölüyor, sermaye büyüyor”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganları atıldı.
Eylem çalışırken hayatını kaybeden işçilerin anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Saygı duruşunun ardından Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) öğrencileri adına bir öğrenci konuşma yaptı.
“Devletin işlettiği bir sömürü politikası”
Galatasaray Üniversitesi öğrencisi, “Geçtiğimiz hafta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı geride bıraktık. Ancak bugün geldiğimiz noktada, 23 Nisan bir bayram değil, bir isyan günüdür” dedi.
“Eğer okul sıralarında olması gereken çocuklar tarlalarda, atölyelerde, fabrikalarda çalıştırılıyorsa, bir çocuk bayramından da söz edemeyiz” diyen GSÜ öğrencisi, şöyle konuştu:
“16 yaşındaki çocuklar Ankara’da barikat önünde işkenceye uğruyorsa biz isyandayız.
"Çocuklar devlet eliyle patronlara ucuz iş gücü olarak “stajyer” kılığında veriliyorsa biz isyandayız.
"Çocuk emeği, tesadüf ya da kader değil; sistematik biçimde, politik tercihlerle örgütlenmiş bir sömürü düzenidir. Ve biz biliyoruz ki çocuk işçiliği bir yazgı değil, doğrudan devletin işlettiği bir sömürü politikasıdır.”
"Zorla çalıştırılıyoruz"
Ardından bir lise öğrencisi ve MESEM’de çalışan bir öğrenci söz aldı. Lise öğrencisi, “MESEM’ler son bulana, çocuklar özgürleşene, eşit, demokratik ve parasız bir eğitim alana kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
MESEM öğrencisi ise, “’Stajyer’ adı altında altı bin liraya, yol ve yemek masrafını dahi karşılamayan cüzi ücretlere, makinelerin başına geçirilerek iş öğreniyorsun denilerek, aslında zorla çalıştırılıyoruz” diye konuştu.
"Özgürlük mücadelesini büyüttüğü için tutsak"
Kendisi gibi MESEM’de okuyan ve 58 gündür tutuklu olan arkadaşının selamını ileten öğrenci şunları kaydetti:
"Bugün eğitim sistemi adı altında, gençliğe bilimsel nitelikten uzak, sorgulamanın değil itaatin esas alındığı, sömürü düzeni için ucuz iş gücü oluşturmayı amaçlayan bir sistem dayatılıyor. Muhalif ve demokrat öğretmenlerimiz, başka okullara sürgün edilerek cezalandırılıyor.
"Tüm bu baskıların üzerine, 39 arkadaşımız da eylemlere katıldığı için hapishanelerde tutuluyor. Lise arkadaşımız, yoldaşımız Boran ise elli sekiz gündür tutsak. 16 yaşındaki Boran, gençliğin ve liselilerin özgürlük mücadelesini büyüttüğü için tutuklandı. Bugün burada onun sesi olmak için toplandık. Onun sesi olmak için konuşuyorum. Boran'ı da geri alacağımıza buradan söz veriyorum.”
Öğrencilerin ardından İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu söz aldı. Küçükosmanoğlu, sermaye düzeninin çocuklarının ölümüne neden olduğunu belirterek, “Bu duruma karşı çıkmak herkesin boynunun borcudur. Tüm emekçilerin boynunun borcudur” dedi.
"AKP’li yıllarda en az 1000 çocuk işçi öldü"
Konuşmaların ardından basın açıklaması İSİG Meclisi Gönüllüsü Balım İdil Deniz okudu. AKP iktidarında hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalarla her geçen gün daha fazla çocuğun işçileştiğini söyleyen Deniz, “‘Çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı” dedi.
TÜİK verilerine göre 2024 yılında 970 bin çocuk işçinin olduğunu hatırlatan Deniz, bu sayıya 500 bin MESEM’li çocuğun, kayıt dışı çalışan ve 15 yaş altı çalışan çocukların dahil olmadığını ekledi.
Türkiye’de çocuk işçi sayısının 3-4 milyona ulaştığının altını çizen Deniz, “Çocuk işçilik gerçeğini en çıplak bir biçimde ortaya seren ise iş cinayetleridir. “Son on iki yılda en az 764 çocuk, daha evvel devletin eksik tuttuğu verileri de eklediğimizde de AKP’li yıllarda en az 1000 çocuk işçi hayatını kaybetti” diye konuştu.
"Çocuk işçilik yasaklanmalı"
Çocuk işçiliğin geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsü belirten Deniz, taleplerini şöyle sıraladı:
"Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır.
"Eğitim her kademede parasız olmalı, müfredat bilimin ışığında ve yaşam ile bağı kuran bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
"Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun bir hale getirilmelidir."
Eylem basın açıklamasının ardından son buldu.