Birleşik Metal-İş Sendikası, Marmara Depremi’nin yıldönümünde yaptığı açıklamada 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 depremlerinde yaşanan büyük yıkımın, bilimi ve denetimi değil rantı önceleyen iktidar politikalarının sonucu olduğunu vurguladı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ülkemiz, tarihin en büyük acılarından ikisini, 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 depremlerinde yaşadı. On binlerce insanımız, ihmaller ve rant hırsı yüzünden toprağa verildi. Bugün 17 Ağustos’un yıldönümünde kaybettiklerimizi hasret ve saygıyla anarken, esas sorumluları unutturmamamız gerekir. Geçen onca yıla rağmen değişmeyen tek şey, bilimi ve tekniği değil sermayenin çıkarlarını önceleyen iktidar zihniyetidir.”
Birleşik Metal-İş’in açıklamasında şu noktalara dikkat çekildi:
Depremler doğal afet değil, ihmal ve rant düzeninin sonucu: 17 Ağustos ve 6 Şubat, denetimsizliğin ve kâr hırsının nelere mal olduğunu gösterdi. Toplanan “deprem vergileri”nin nerede kullanıldığı hâlâ belirsizdir.
Kentsel dönüşüm rant projesine dönüştü: Bugün yürütülen politikalar, şehirlerin tarihi dokusunu yok ediyor, emekçileri yerinden ediyor. Barınma hakkı piyasanın insafına terk ediliyor.
Kamu kaynakları halk için kullanılmıyor: Kanal İstanbul gibi projelere milyarlar aktarılırken, milyonlarca insan depreme dayanıksız binalarda yaşamaya mecbur bırakılıyor.
İşçiler risk altında: Milyonlarca işçi, depreme dayanıksız fabrikalarda ve işyerlerinde üretim uğruna ölüm tehlikesiyle karşı karşıya çalıştırılıyor.
Birleşik Metal-İş’in talepleri
1. Kentsel dönüşüm ranta değil, halkın barınma hakkına hizmet etmelidir. Yerinde, bilim ve teknik esas alınarak, kamu denetiminde yürütülmelidir.
2. Barınma temel bir insan hakkıdır. Devlet, her yurttaşın güvenli ve sağlıklı konutlarda yaşamasını sosyal devlet ilkeleriyle güvence altına almalıdır.
3. Afetlere hazırlık kamusal sorumluluktur. Toplanan vergiler, depreme dayanıklı konutlara, yapı güçlendirmelerine ve afet toplanma alanlarına harcanmalıdır.
4. İşyeri ve fabrikalar güvenli hale getirilmelidir. Tüm işyerleri derhal denetlenmeli, riskli olanlarda üretim durdurulmalı, işçilerin can güvenliği kâr hırsının önüne geçmelidir.
Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi:
“Unutulmasın ki, deprem değil; alınmayan tedbirler, denetimsizlik ve rant politikaları öldürür. Bu düzen değişmeden kentlerimizi ve yaşamlarımızı enkazdan kurtaramayız. Yitirdiğimiz canların anısı önünde saygıyla eğiliyor, onların hesabını sormaktan asla v
azgeçmeyeceğimize söz veriyoruz.”
