Beyoğlu Sevgilim

Sirkeci’nin Anadolu’nun, Sultanahmet’in Dünyanın başkenti olduğu zamanların bir sonrasında Beyoğlu öne çıktı… Herkes, her şey bulunuyordu Beyoğlu’nda; insanlar da birbirlerini kuşkusuz. Feminist kadınlar, solcu erkeklerle aralarına mesafe koyup bağımsızlıklarını ilan ettikleri gibi erkekler de posbıyıklarını kestiler Beyoğlu’nda ilkin.

Her şey değişiyor da, Beyoğlu daha bir hızlı, daha bir renkli, daha bir kalabalık değişiyor(du, şimdi baksanız yine önde). Biri geçmişte yaşayan, artık tükenmiş aşkının peşinde; biri ise hayata yeni atılan ve geleceğe yönelik aşklarla dolu yola çıkan iki kişinin tanıklığıyla Beyoğlu’nu anlatıyor Hasan Öztoprak, “Beyoğlu Sevgilim”de. Belki hâlâ bırakıp gidemiyor yıllarını o caddenin ışıltılı, ışıltılı olduğu kadar karanlık ve bir o kadar da gizemli güzelliğinde yaşayanlar.

Işıklı, karanlık, meraklı, gizemli…

Beyoğlu, geçmişten bugüne hem edebiyatın hem plastik sanatların, hem tutucu hem devrimci olanların, hem aşk arayanların hem aşklarından kurtulmak isteyenlerin, hem mültecilerin hem gizlenenlerin mekânı olmuş. Romanlarda, şiirlerde, resimlerde, oyunlarda, müzikte hatta heykelde de onca yapıtta görürsünüz hepsini bir arada… Öztoprak, hepsini bir romanda buluşturarak geçmişten geleceğe geniş bir panorama çiziyor akıcı dili ve ektin anlatımıyla. Eski bir sinema oyuncusu da olan Entel Ahmet ile okumaya geldiği halde şairliği, fanzinleri ve aşklarıyla Beyoğlu’na bağlanan Zeynel’in Sarkis Usta’nın da yer aldığı küçücük(!) dünyalarından geniş açıyla evrensel bir pencere açıyorlar.

“Çaresiz insan küfredermiş” derler ya, bunlar hiç çaresiz kalmıyorlar, Beyoğlu onlara kucak açıyor. Roman, ağırlıkla okurun düşünmesinin, kendisine çıkar yol bulmasının gerekliliğini hissettiriyor. Hayatın akışının alabildiğine hızlı aktığı ve aynı şekilde aniden donakaldığını okuyorsunuz ve ister istemez kendinize dönüyorsunuz, çünkü anlatılan sizin de içinde yaşadıklarınızdır kitabın sayfaları içinde…

Güvenle güvensizliğin arasındaki o soğan zarı inceliğindeki ayrım, Beyoğlu’nda yaşanmışlıklardan edinilen deneyimlerle yakalanabilir. Bir yanda yumuşak bir müzik duyarsınız, diğer kulağınıza sizi hareket geçmeye çağıran bir marş… Bir yanda güneş vardır, ilikleriniz ısınır, bir anda yağmur yağar iliklerinize kadar ıslanırsınız. Peki, neyle aşılır bu belirsizlikler? Tabii ki, sınanmış dostluklarla; hem öyle bir dostluklardır ki bunlar, hiç yarıda bırakmaz insanı. Duygu ve saygı yüklüdür.

Hasan Öztoprak, Beyoğlu yaşamının o uzlaşılmaz çelişkileri arasından bir dayanışma süzüyor. Gençlerin içlerinde büyüyen düşü kitapla, dergiyle, fanzinle nasıl da gerçekliğe taşıdığını anlatıyor. Sahi, artık fanzin yok, dergiler de yok, ama insanlar içlerinden fışkıranları yine de ulaştırıyorlar. Denemesi bedava, bir gün çıkın Beyoğlu’na, gezin sokakları… Değişimin değişimini de hissedin.

Beyoğlu Sevgilim
Hasan Öztoprak
Roman
Remzi Kitabevi, Mayıs 2025, 253 s.