İrlanda’nın batısındaki küçük Tuam kasabasında 2014 yılına kadar kimsenin fark etmediği bir mezar vardı. Ne bir taş, ne bir kayıt, ne de bir anıt... Hiçbir iz yoktu. Ta ki amatör tarihçi Catherine Corless, bölgedeki eski St. Mary’s Yetimhanesi’yle ilgili araştırma yapana kadar.
Şimdi, araştırmacılar kepçeleri çocuk parkının yanındaki çimle kaplı alana taşıdı. 14 Temmuz’da başlayacak kazıların iki yıl sürmesi bekleniyor.
“Sokaktan gelen pisliklerdik”
1925-1961 yılları arasında St. Mary’s’de binlerce bekar anne ve çocuk barındırıldı. Kadınlar evlilik dışı hamilelik nedeniyle toplumdan dışlanmış, bebekleri doğar doğmaz ellerinden alınmıştı. O çocuklar genellikle “yetimhane çocukları” olarak aşağılandı.
PJ Haverty, yaşamının ilk altı yılını burada geçirdi. “Oradan çıkabildiğim için şanslıyım,” diyor. Okula 10 dakika geç gidip erken çıkan, teneffüslerde diğer çocuklarla oynamalarına izin verilmeyen, “sokaktan gelen pislikler” olarak görülen bir kuşağın parçasıydı.
Kayıp kayıtlar, kayıp hayatlar
Yetimhaneye dair hiçbir mezar kaydı yoktu. Ancak Catherine Corless, yerel doğum ve ölüm arşivlerini incelemeye başladığında şok edici bir tabloyla karşılaştı: St. Mary’s’de ölen 796 çocuğun ismini tespit etti. Ancak hiçbirinin nerede gömüldüğüne dair kayıt yoktu.
Yerel bir mezarlık görevlisinden, çocuk parkının yanındaki çim alanda 1970’lerde bir deliğin içinde kemikler görüldüğü bilgisi geldi. Bu alanın, eski haritalarda “kanalizasyon tankı” olarak işaretlenmiş olduğunu fark eden Catherine, bu tankın aslında bir toplu mezar olduğuna inandı.
Gerçeği görenler
BBC’ye konuşan ve kısa süre sonra hayatını kaybeden Mary Moriarty, 1970’lerde iki çocuğun elinde bir kafatası gördüğünü, ardından çalılıklar arasında bir deliğe düştüğünü ve içeride siyahlaşmış giysilere sarılmış “yüzlerce küçük bohça” gördüğünü anlattı. O zaman fark ettiğini söyledi: “O deliğe düştüğümde gördüklerim bebeklerdi.”
DNA ile kimlik arayışı başladı
2017’de İrlanda hükümetinin yaptığı incelemede, kanalizasyon tankının içinde bebeklere ait insan kalıntıları bulunduğu doğrulandı. Yaşları 35 haftalık fetüsten 3 yaşına kadar değişen çocuklardı. Şimdi alan dikkatli biçimde kazılacak ve DNA örnekleri üzerinden kimlik tespiti yapılmaya çalışılacak.
Kazı çalışmalarını yürüten Daniel MacSweeney, “Bu dünyada bir ilk. Kemikler çok küçük ve birbirine karışmış olabilir,” diyor.
Kaybolan kardeşler
Kazıyı destekleyenlerden biri de Anna Corrigan. 2012’de araştırmalarında annesinin iki oğlunu 1946 ve 1950’de Tuam’daki bu yetimhanede doğurduğunu öğrendi. Biri 16 aylıkken öldü; diğeri kayıptı. Bugün hâlâ kardeşlerinin mezarına ulaşmaya çalışıyor.
Corrigan’ın kurduğu “Tuam Bebekleri Aile Grubu”, bu çocukların bir isimle, bir insan onuruyla anılması için mücadele veriyor. “Hepsi birer insan. İsimleri vardı. Hayatları vardı,” diyor.