“Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
-Yaşama!
-Ya bileydim?
Yazar: Mıydım
Hiç: Şiir.”

İsmet Özel’in hızlı okuduğunuzda anlamsız kafiyeler sandığınız ama yavaş okuduğunuzda çok şey anlattığını anladığınız dizeleri bunlar.
Benim için biraz daha anlamlı!

“ben de yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?”

Yazmazdım... Yazamadım da...
10 yaşında yazdığım ilk şiirden bu yana yaşayamadıklarımın nazım, yaşadıklarımın nesir olduğunu görüyorum şimdilerde.Söz bittiğinde kafiyelere sığınırım ben.
Ve bir şiirimde dediğim gibi 

“Benim şiirlerimin defterleri sırtlardır”

İlk şiir defterim 30 yılı aşkın bir sararmışlık ile duruyor kitaplığımda. Yanına yıllar boyu eklenenler ile birlikte. Arada aile üyeleri tarafından suikast kurbanı olanları da unutmamak lazım tabi.

Yazdığım, yazılan şiirlerle dolu olan ajandalar, yatılı okulda hatıra olsun diye birbirimize hediye ettiğimiz kendi el yazımızla sevdiğimiz şiirleri doldurduğumuz defterler yıllar geçse de korur kitaplığımdaki yerlerini. Yangında en önce kurtarılacak öneme sahiptir her biri.

Yani şiir yoldaştır bana. Facebook’un hatırlattığı anılar gibidir o defterler. Geçmişe yolculuk yapmak istediğimde açarım defterlerin sayfalarını. Yazamadığımda hayat durduğunda, hissiz kaldığımda, geçmişin duygularına bakmak, yeniden yazmak ve çoğu zaman yaşamak için koklarım sayfalarını. 

Bilir misiniz? 
Nefessiz kaldığınızda defterleri koklayarak soluk almayı.
Bir dörtlükte aşk kırıntısı aramayı, kocaman bir aşkı, küçücük bir şiire sığdırmayı.

Bilir misiniz? 
Yaşadığın acıyı tarifsiz sanırken, bir dizede tam anlamıyla tarifini bulmayı. 
Sayfalarca yazsan anlatamayacaklarının tamamını, bir cümle ile anlatmayı.

Bilir misiniz?
Gidenlerin ve asla dönmeyecek olanların yasını şiirle yaşamayı
Ve yaşadıklarının açtığı yaraları yine şiirle kapatmayı.

Ben birçoğunu bilirim. Dedim ya acılardan şiire sığınırım. Bugün uzun uzun yazamayacağım. Çünkü bugün, kelimeler boğazıma dizili. Ne söylesem, ne yazsam anlatamayacağım sanki içimdekileri. 
O sebeple anlatmayı dizelere, anlamayı sizlere bırakıyorum.

Hissettiklerimi en iyi Cemal Süreya şiiri anlatıyor; 

“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum…”