Ensar Vakfı ve Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'nın (TÜRGEV) ABD'de kurduğu TURKEN Vakfı, 2025 yılında lobi faaliyetlerine 48,2 milyon dolar harcadı. Yabancı Temsilci Kayıt Yasası (Foreign Agents Registration Act-FARA) kayıtlarına dayanarak yayın yapan sivil toplum kuruluşu OpenSecrets'in verilerine göre bu harcamalar için TURKEN Vakfı'na Ensar Vakfı'ndan 25,3 milyon dolar, TÜRGEV'den ise 22,9 milyon dolar gönderildi.
Bu iki vakıftan sonra en çok harcamayı 474,9 bin dolar ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 191,7 bin dolar ile Türkiye'nin ABD Büyükelçiliği yaptı.
Son 3 yılda 77,5 milyon dolar
New York'ta faaliyet gösteren TURKEN Vakfı'na para gönderen Ensar Vakfı ve TÜRGEV'in 2023'ten bu yana harcadığı miktarlardaki artış dikkat çekiyor. Bu iki vakıf 2023'te toplam 10,7 milyon dolar, 2024'te ise 18,4 milyon dolar harcadı. Böylece iki vakfın son üç yıldaki toplam harcaması 77,5 milyon doları buldu.
Verilere göre 2021 yılında lobi faaliyetlerine hükümet organları yaklaşık 2,5 milyon dolar, devlet dışı kuruluşlar ise 2 milyon dolardan fazla kaynak ayırdı. 2022'de devlet kurumları yaklaşık 3,5 milyon dolar, devlet dışı kuruluşlar 2,6 milyon dolar harcadı.
OpenSecrets verilerine göre 2023 yılıyla birlikte harcamalar katlanarak arttı. 2023'te kamu kurumlarının harcamaları hemen hemen aynı kalırken devlet dışı kuruluşların harcamaları dört kat artış kaydetti. Bu harcamaların büyük kısmı ise Ensar Vakfı ve TÜRGEV tarafından gerçekleştirildi.
Ensar Vakfı ve TÜRGEV adına lobi faaliyeti yürüten kurum ise bu iki şirketin ABD'de kurduğu TURKEN Vakfı. Resmî adıyla "Turken Foundation Inc," ABD Gelir İdaresi'nin resmi kayıtlarına göre "vergiden muaf eğitim kuruluşu" statüsünde 2014'te kuruldu.
"TÜRGEV'in ABD versiyonu"
Konuya ilişkin DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Stanford İslam Çalışmaları Programı İdari Direktörü Halil İbrahim Yenigün, son yıllarda lobi faaliyetlerinin en çok öne çıkan kurumu TURKEN'i "TÜRGEV'in ABD versiyonu" olarak nitelendiriyor.
Yenigün, Türkiye'nin son yıllarda lobi faaliyetleri için yaptığı harcamaların artmasını ise "Türkiye bu işi çok daha fazla ciddiye alıyor. Buradaki Müslümanlar güçlendikçe ABD ile ilişkilerine çok büyük katkı sunacağını düşünüyor. Bu sadece ümmetçi, panislamist hareketlerin dışında Türkiye'nin pazarlık payını güçlendirme anlamını da taşıyor" şeklinde değerlendiriyor.
TURKEN Vakfı, son yıllarda lobi faaliyetlerine yaptığı harcamaların neden arttığı ve bu lobi faaliyetlerinin neleri içerdiğine dair DW Türkçe'nin sorularını yanıtsız bıraktı.
"Şeffaf olunmalı"
2010-2014 yılları arasında ABD Büyükelçisi olarak görev yapan CHP Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan, "lobi faaliyeti" dendiği zaman genelde olumsuz bir algı oluştuğunu ancak lobi faaliyetlerinin meşru olduğunu belirtiyor.
Kendi dönemindeki çalışmalardan bahseden Tan, "Ben yıllarca lobi faaliyetlerini gözettim, o dosyalar benim uhdemdeydi" ifadelerini kullanırken "Bu paraları aktarmak hassasiyet ister, sonuçlar ülkeyi de bağlar. Benim dönemimde şeffaflık çok önemli bir şeydi" sözleriyle şeffaflık vurgusu yapıyor.
Vergiden muaflar
Türkiye'de iktidara yakınlığıyla bilinen Ensar Vakfı 2012 yılı, TÜRGEV ise 2011 yılından beri "kamu yararına çalışan vergiden muaf vakıf" statüsündeler. Ayrıca iki vakıf da izin almadan bağış toplama hakkına sahip.
Türkiye'de vakıf ve derneklere yapılan bağışların kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılma zorunluluğu bulunmuyor. Bağışlarla ilgili bilgiler sadece ilgili devlet kurumlarında yer alıyor. 5253 sayılı Dernekler Kanunu'na göre dernekler, yıl sonu itibarıyla faaliyetlerini, gelir ve gider işlemlerinin sonuçlarını düzenleyecekleri beyanname ile her yıl Nisan ayı sonuna kadar mülkî idare amirliğine vermekle yükümlü.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'na göre de kamu yararına çalışan derneklere ve vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan bağış ve yardımlar vergi indirimine konu olabiliyor.
ABD'deki lobi faaliyetleri
1938'de yürürlüğe giren FARA yasası kapsamında ABD Adalet Bakanlığı, lobi faaliyetinde bulunan kurumları "yabancı temsilciler listesine" kaydediyor. ABD'de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları veya devlet organları da bu yasa kapsamında belli lobi şirketleriyle anlaşarak lobi faaliyeti yürütebiliyor ve bu kapsamda yapılan harcamalar kayda alınıyor.
FARA sistemi, politikayı ve kamuoyunu etkileme girişimlerine ek olarak, yabancı bir müvekkil adına turizm ve tanıtımı gibi faaliyetler için de kayıt gerektiriyor. Lobi faaliyetleri, politika dışı çıkarları desteklemeyi de kapsıyor.
Siyasetçilere bağış yapılmıştı
TURKEN Vakfı'nın, lobi faaliyetleri kapsamında 2022 yılında ABD'li siyasetçilere bağış yaptığı ortaya çıkmıştı. ABD'deki 2016 seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olan eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın seçim kampanyası için 5 bin 400 dolar bağışta bulunan Vakfın Mali İşler Sorumlusu Memiş Yetim, Clinton'ın yanı sıra 2021'de New York Belediye Başkanı seçilen Eric Adams'ın kampanyasına da 2 bin dolar bağış yapmıştı
FARA kayıt belgesinde TURKEN Vakfı'nın "Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Müslüman öğrencilere, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki eğitim deneyimlerini geliştirmek için barınma yardımı, burs ve kültürel programlar sağlamak" üzere kurulduğu ifade ediliyor.
TURKEN Vakfı da web sitesinde amacını "Erişebildiğimiz öğrencilere konut, burs ve diğer kültürel programlar aracılığıyla ABD'deki eğitim deneyimlerini iyileştirmeleri için destek olmak" şeklinde açıklıyor. TURKEN Vakfı'nın hedef kitlesi ağırlıklı olarak Müslüman öğrenciler. TURKEN Vakfı'nın New York'taki öğrenci yurdu ise bu yılın Mayıs ayında açıldı.
"Bu örgütlenme biçimi ABD mantığına aykırı"
Halil İbrahim Yenigün, yurtlar ve evler açarak organize edilen örgütlenme biçiminin "ABD mantığından" ayrılan yönlerini şu şekilde anlatıyor:
"Bu tip örgütlenme biçimleri aslında ABD mantığına aykırı. ABD'de denenmiş bir örgütlenme biçimi değil. AKP, Müslüman öğrencilere oynuyor. Şu an yürütülen organizasyonun merkezinde Türkiye sempatizanı bir kitle oluşturmak var. Buraya gelecek elitler üzerinden AKP sempatizanı bir kitle de yaratmaya çalışıyorlar. Zaten ABD'deki Müslümanlar da giderek güçleniyor. Avrupa'daki Müslümanların aksine oldukça güçlüler."
Düşünce kuruluşlarının siyaseti etkileme potansiyellerinin düştüğüne dikkat çeken Yenigün, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nı (SETA) örnek gösteriyor. ABD'de devlet destekli pek çok düşünce kuruluşu bulunduğunu vurgulayan Yenigün, "Türkiye bu sektöre SETA vasıtasıyla girmek istedi ama bu sistem zayıfladı. Türkiye siyaseti de eskisi kadar Washington merkezli değil" diyor.
Merkezi Ankara'da bulunan SETA'nın Washington'daki ofisi 2009 sonunda kurulmuş, açılışa dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katılmıştı.
"Profesyonel şirketlerle çalışırdık"
Lobi faaliyeti yürüten şirketlerin, devletlerin imajını etkilediğini ve dikkatli olunması gerektiğini belirten Namık Tan, kendi büyükelçiliği döneminde lobi faaliyetleri için profesyonel şirketlerle çalıştıklarını belirterek "Büyükelçi olarak lobi firmalarıyla çalıştırdık. Onlarla konuşup ne istediğinizi aktarırsınız, onlar size bir kadro tahsis ederler. Her aşamada size karşı sorumludurlar. Bu faaliyetleri ülkenin çıkarları için yürütmek başka şey, bir vakıf ya da başka bir amaçla kurulmuş bir dernek için yürütmek farklı" diyor.




