Mikroplastikler artık hayatımızın her alanında. Bir hesaplamaya göre her gün yaklaşık 52 bin mikroplastik parçacığı bedenimize giriyor olabilir. Bu parçacıklar sadece yiyecek ve içeceklerle değil, soluduğumuz havayla da vücudumuza ulaşıyor.

Hint tıbbının gizli hazinesi: Sedef otunun şaşırtıcı faydaları
Hint tıbbının gizli hazinesi: Sedef otunun şaşırtıcı faydaları
İçeriği Görüntüle

Beş milimetreden küçük plastik parçaları olan mikroplastikler, tükürük, kan ve anne sütünde bulunduğu gibi karaciğer, böbrek, dalak, beyin ve hatta kemiklerde de tespit edildi. Bu durum, önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Mikroplastikler sağlığımızı nasıl etkiliyor?

İnsan deneyleri başladı

2025 başlarında bilim insanları, sağlıklı gönüllülere mikroplastik yedirip içirerek bunların vücutta nasıl dağıldığını ölçmeye başlayan ilk insan deneyini başlattı. Araştırmacılar, özellikle plastik poşetteki çaylar ve plastik kaplarda ısıtılan yemekleri kullanıyor. Ardından deneklerin kanında mikroplastik miktarı ölçülüyor.

Çalışmanın başındaki Imperial College araştırmacısı Stephanie Wright, “Aslında hepimiz her gün bu deneyi kendi üzerimizde yapıyoruz, sadece sonuçlarını ölçmüyoruz” diyor.

Kalp, kemik ve beyinde mikroplastikler

Son yıllarda yapılan araştırmalar, mikroplastiklerin vücudun en hayati bölgelerine ulaştığını gösteriyor:

2024 başında İtalya’da yapılan bir çalışmada, kalp-damar sorunları olan kişilerin şah damarlarındaki plaklarda mikroplastik bulundu. Bu kişilerin felç, kalp krizi ve ani ölüm riski 4,5 kat daha fazlaydı.

2024 sonunda Çinli araştırmacılar, eklem ameliyatı geçiren kişilerin kemiklerinde mikroplastik tespit etti. Mikroplastiklerin kas ve kemik hücrelerinin gelişimini engelleyebileceği, egzersizi zorlaştırabileceği öne sürüldü.

2025 Şubat’ında New Mexico Üniversitesi’nin çalışmasında, bazı kadavraların beyinlerinde mikroplastik bulundu. Bunama teşhisi konmuş kişilerin beyinlerinde mikroplastik miktarı diğerlerine kıyasla 10 kat fazlaydı.

Doğrudan nedensellik henüz kanıtlanmadı

Bilim insanları, mikroplastiklerin kalp hastalıkları veya bunama gibi hastalıkların tek başına nedeni olduğunu söylemiyor. Ancak kronik enflamasyona, hücre hasarına ve organ fonksiyonlarında bozulmaya katkıda bulunabileceğini düşünüyorlar.

İngiltere Portsmouth Üniversitesi’nden Prof. Fay Coucerio’ya göre:

“Bu asbest gibi doğrudan hasar vermiyor. Ama hücrelere zarar verip genel sağlığı kötüleştirerek hastalıklara yatkın hale getiriyor.”

Farklı plastik, farklı etki

Mikroplastiklerin çok çeşitli tür, şekil ve boyutta olması, sağlık etkilerini net biçimde ortaya koymayı zorlaştırıyor.

Bazıları toksin ve ağır metaller taşıyabiliyor.

Bazıları hormon sistemini bozabiliyor.

Nanoplastikler ise hücre zarını geçebilecek kadar küçük oldukları için en riskli grup olarak değerlendiriliyor.

Yaşlanma, kanser ve solunum riskleri

İtalya’dan Prof. Raffaele Marfella, mikroplastiklerin yaşlanmayı hızlandırabileceğini ve DNA’ya zarar verebileceğini düşünüyor.

Avusturyalı araştırmacılar ise bağırsaktaki yüksek mikroplastik seviyelerinin kanser riskiyle ilişkili olabileceğini öne sürüyor.

Prof. Coucerio ise mikroplastiklerin astım ve solunum yolu hastalıklarını tetikleyip ağırlaştırabileceği üzerinde çalışıyor.

Çözüm: Daha az plastik, daha fazla alternatif

Araştırmacılar, mikroplastiklerin zararlarını kesin olarak kanıtlamanın uzun yıllar alabileceğini belirtiyor. Ancak risklerin azaltılması için plastik kullanımına alternatifler geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

“Örneğin hastanelerde solunum cihazlarında plastik maskeler yerine farklı materyaller kullanılabilir. Plastiğin bedenimize girmesini en baştan engellemek mümkün” diyor Prof. Coucerio.

Kaynak: BBC Türkçe