Çin’de otomobil piyasası köklü bir dönüşüm geçiriyor. İçten yanmalı motorlu araçların satışları hızla düşerken, elektrikli ve hibrit araçlar ülke yollarını doldurmaya başladı. 2025 itibarıyla Çin’de satılan araçların yarısından fazlası bataryalı ya da plug-in hibrit modellerden oluşuyor. Bu, dünyada başka hiçbir ülkenin erişemediği bir oran.

Ancak rakamların parıltılı yüzünün ardında ciddi bir kriz birikiyor.

Kim Jong Un kızını dünyaya tanıttı: Kim Ju Ae halef mi olacak?
Kim Jong Un kızını dünyaya tanıttı: Kim Ju Ae halef mi olacak?
İçeriği Görüntüle

Aşırı Rekabet ve Fiyat Savaşları

Çin’de yaklaşık 50 elektrikli araç üreticisi faaliyet gösteriyor. Pazarın hızla büyümesi, yeni yatırımları tetikledi; ancak talep aynı hızda artmayınca şirketler fiyat kırma yarışına girdi.

Üreticiler, araçlarını maliyetin altında satarak müşteri çekmeye çalışıyor. Bu durum kâr marjlarını eritirken, tedarikçilere yapılan ödemeler gecikiyor, bayilerin depoları satılamayan araçlarla dolup taşıyor. Birçok küçük ve orta ölçekli tedarikçi, ayakta kalabilmek için banka kredilerine yüklenmek zorunda.

Sektör danışmanları, fiyat rekabetinin sürdürülemez olduğunu vurguluyor. Çin merkezli bir otomotiv uzmanı, “Buradaki yarış kârlılık için değil, hayatta kalabilmek için. Ama herkes aynı anda hayatta kalamaz” değerlendirmesinde bulunuyor.

Kapasite Fazlası Üretim

Elektrikli araçlar tıpkı akıllı telefon ya da bilgisayar gibi ölçek ekonomisine dayalı ürünler. Ne kadar çok üretim yapılırsa, birim maliyet o kadar düşüyor. Bu mantıkla hareket eden şirketler, sürekli daha büyük fabrikalar inşa ediyor.

Sonuç: Kapasite fazlası. Çin’de üretilen araçların beşte biri artık ihraç ediliyor. Oysa COVID-19 öncesinde bu oran neredeyse sıfırdı. İç pazarı doyuran üreticiler, gözünü dış pazarlara dikti. Ancak bu durum, Avrupa ve ABD’de Çin’e karşı artan gümrük vergilerinin de ana tetikleyicisi oldu.

Devletin Müdahalesi: “Involution”a Fren

Çin hükümeti, aşırı rekabeti tanımlamak için “involution” kavramını kullanıyor. Lider Şi Cinping, Temmuz sonunda yaptığı bir Politbüro toplantısında “Zararlı rekabetin önüne geçilmeli, sanayi özdisiplini güçlendirilmeli” ifadelerini kullandı.

Ardından, 17 üretici tedarikçilere 60 gün içinde ödeme yapma taahhüdünde bulundu. Ancak hükümet raporlarına göre bu taahhüdü yerine getiren sadece üç şirket oldu; onların da devlet desteğiyle ayakta durduğu biliniyor.

Devletin sorunu çözmesi kolay değil. Çünkü elektrikli araç sektörü, Çin’in “yeni nesil teknoloji liderliği” vizyonunun en parlak vitrini. Bu alanda geri adım atmak, politik olarak da prestij kaybı anlamına geliyor.

Büyükler de Darbe Alıyor

Sektörün devi BYD bile fiyat savaşlarından yara aldı. Şirket, 2025 baharında kârının geçen yıla göre üçte bir oranında düştüğünü açıkladı. Tesla ise Çin’de popüler olsa da, yerli markaların agresif fiyat politikaları karşısında zorlanıyor.

Xiaomi gibi teknoloji devleri de sektöre giriş yaparak rekabeti daha da kızıştırıyor. Ancak AlixPartners’ın analizine göre, Çin’deki 129 elektrikli araç markasından yalnızca 15’i 2030’a kadar ayakta kalabilecek.

Bankalar ve Devlet Şirketleri Üzerindeki Baskı

Sektördeki kriz yalnızca üreticileri değil, bankaları da tehdit ediyor. Parça tedarikçileri ödemelerini alamazken, finansal yük bankalara kayıyor. Devlet bankaları, temiz enerji yatırımlarını finanse etmek zorunda olduğu için bu kredilerden geri adım atamıyor.

Öte yandan Çin’in büyük devlet otomobil şirketleri –FAW, Dongfeng, Changan, GAC– elektrikli araçta geride kaldı. Bu şirketler hâlâ içten yanmalı motorlarda güçlü ama EV alanında zayıf. Fabrikaların küçülmesi veya kapanması politik olarak zor olduğundan, kapasite fazlasını azaltmak daha da güçleşiyor.

Küresel Yansımalar

Çin’in üretim fazlası artık küresel otomotiv pazarlarını doğrudan etkiliyor. Avrupa Birliği, Çin menşeli elektrikli araçlara ek gümrük vergileri getirdi. ABD’de de benzer korumacı adımlar gündemde.

Çin, iç pazardaki aşırı rekabeti ihracatla çözmeye çalışırken, dışarıda da ticaret savaşlarının fitilini ateşlemiş durumda.

Sonuç: Büyümenin Bedeli

Çin, elektrikli araçlarla küresel liderliğe yürüyor. Ancak içerideki tablo, kapitalist rekabetin yıkıcı doğasını gözler önüne seriyor: kapasite fazlası, fiyat savaşları, borç yükü, ödenemeyen faturalar ve kırılgan bir tedarik zinciri.

Devletin “çılgınlığı dizginleme” çabası sürüyor ama temel çelişki çözülmüş değil:

  • Ne kadar çok üretirseniz, maliyet o kadar düşüyor.
  • Ama ne kadar çok üretirseniz, o kadar fazla rekabet ve zarar ortaya çıkıyor.

Çin’in elektrikli araç başarısı, bir yandan küresel vitrinini parlatırken, diğer yandan ekonomisinin kırılgan yanlarını da açığa çıkarıyor.

Kaynak: NewyorkTimes