Ülkedeki erkek şiddeti her gün en az bir kadının hayattan koparılmasına sebep olurken bu şiddet kız çocuklarına kadar inmiş durumda. Son 5 günde ikisi çocuk 6 kadın katledildi. Bu çocuklardan 15 yaşındaki Hilal Özdemir cumartesi günü Boğaziçi Üniversitesi’ndeki düğün salonunda çocuk işçi olarak çalıştığı sırada katledilirken bir gün sonra Mersin'in Toroslar ilçesinde 16 yaşındaki Hira Aygar’ın otomobilde ateşli silahla vurulmuş halde ölü bulunması infial yarattı.

Özdemir’i katleden ve ardından intihar eden 20 yaşındaki Ayberk Kurtuluş’un yirmiden fazla suç kaydı olması tepki çekti. Aygar’ı katleden erkek H.A.Ş. ise “Silahı şakalaşmak amacıyla Aygar’ın alnına dayadığını, silahı boş zannederek tetiğe bastığını” öne sürdü. H.A.Ş. gözaltına alındı ve tutuklanması bekleniyor. Aygar ve H.A.Ş. ile birlikte arabada bulunan M.Z. ve N.Ç. hakkında ise soruşturma sürüyor.

AŞK DEĞİL, İSTİSMAR

Erkek şiddetinin “aşk, sevgi” adı altında kız çocuklarına kadar inmiş olması tepki çekerken bireysel silahlanmanın ulaştığı boyut gözler önüne serildi. Özellikle yoksul mahallelerdeki çeteleşmenin genç erkekleri suç makinesine çevirmesi ise birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Özdemir ve Aygar’ın çocuk olması ise fail erkeklerle romantik bir ilişkileri olamayacağını ve bunun bir istismar olduğu gerçeğine dikkat çekti. Psikiyatrist Arzu Erkan konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Bir yetişkin ile bir çocuğun aşkı, romantik veya cinsel ilişkisi diye bir şey olamaz. Manipülasyon ve rıza inşası vardır, rıza aranamaz. Rızası yok kabul edilmelidir. Yani bir çocuğun istismarı söz konusudur.”

Umut Vakfı’nın 2024 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 4 milyon ruhsatlı ve 36 milyon ruhsatsız silah bulunuyor. Yani ruhsatsız silah sayısı, ruhsatlıların yaklaşık 9 katına denk geliyor. Buna göre Türkiye nüfusunun üçte birinden fazlasının silahla bağlantısı olabileceği öne sürülüyor. Verilere göre, ruhsatlı silah sahiplerinin yaklaşık %96’sı erkek. Bu erkeklerin çoğunluğu 20–50 yaş aralığında. Türkiye, dünya genelinde ise bireysel silahlanmada 178 ülke arasında 14. sırada yer alıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre ise 2018’de kadın cinayetlerinin yüzde 44’ü ateşli silahlarla işlenirken bu oran 2024’te yüzde 57’ye çıktı.

ÇETELEŞME ŞİDDETİ ARTIRDI

Ülkedeki çeteleşme ve bireysel silahlanma artarken bu şiddetin ilk hedefi kadınlar ve kız çocukları oldu. Erkekler çocuk yaşta çetelere katılmaya zorlanırken bu çetelerin yaygın olduğu mahallelerde cinsel taciz, cinayet gibi suçlarda da büyük artış gözlemlendi.

EŞİK: “Kız ortaokulları karma eğitimi fiilen bitirir!”
EŞİK: “Kız ortaokulları karma eğitimi fiilen bitirir!”
İçeriği Görüntüle

Stockholm Center for Freedom’un 2023 yılında Türkiye’ye dair yayınladığı rapor çeteleşmenin boyutlarını gözler önüne serdi. Rapora göre yoksul mahallelerdeki gençler arasında işsizlik oranı çok yüksek, eğitim olanakları sınırlı, sosyal destek mekanizmaları zayıf. Bu gençler çeteleşme ağlarının sunduğu “hızlı para kazanma yollarına” yönlendiriliyor. Uyuşturucu satışı, hırsızlık, koruma işleri gibi yasa dışı faaliyetler, bir tür “geçim kapısı” olarak sunuluyor. Çeteler, gençleri Instagram, TikTok, Telegram gibi sosyal medya mecralarında organize ediyor. Motosikletli gruplar, silahlı videolar, “hızlı yaşam” imgeleriyle bir çekim kültürü yaratılıyor. Genç erkekler özellikle ergenlik döneminde aidiyet ve güç duygusu aradıkları için bu “çete kültürüne” daha kolay kapılıyor.

Rapora göre, genç erkekler 15 yaşından itibaren çete faaliyetlerine dahil ediliyor. İlk başta uyuşturucu satıcısı olarak kullanılıyorlar, küçük çaplı hırsızlıklara yönlendiriliyorlar veya “gözcü” ya da “kurye” gibi düşük riskli ama çeteye bağımlı roller üstleniyorlar. Zamanla bu roller daha ağırlaşıyor. Cinayet, silahlı çatışma, gasp gibi suçlara karışmaları normalleşiyor.

HAKİMİYET ANLAYIŞI

Her alanda artan şiddetin ilk hedefinin kadınlar ve kız çocukları olması ise şaşırtıcı değil. Çete kültüründe şiddet çoğunlukla erkeklik üzerinden inşa ediliyor. Kendini ispatlamak isteyen erkek erkeklerde güç gösterisi, kadın üzerinde hâkimiyet gibi anlayışlar öne çıkıyor. Yoksul mahallelerde kız çocuklarının eğitime erişimi ise daha kısıtlı. Çeteler, genç erkekleri suç ekonomisine (uyuşturucu satışı, hırsızlık) çekerken, kız çocuklarını çoğunlukla zorunlu ev içi roller veya fuhuş ve istismar ağları içine sürüklüyor.

∗∗∗

AV. SEMA YURTBİLİR: GÜÇLÜ ÖNLEMLER ALINMALI

Bu tür cinayetlerin giderek daha genç yaşlarda işlenmeye başlanması, toplumun şiddetle kurduğu patolojik ilişkiyi ve gençler arasında ataerkil kültüre ait kodların ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor.

"Aşk cinayeti" denilen eylemler, aslında şiddeti romantize eden dilin bir sonucu ve faillerin sorumluluktan kaçmasına ya da toplum önünde bir tür meşruiyet kazanmasına yol açıyor. Erkekler kadınları aşktan, sevgiden veya hasta oldukları için öldürmüyor. Öldürebildikleri için öldürüyorlar. Bu cinayetler failin cinsiyetler arası eşitsizlikten aldığı tahakküm gücünden kaynaklanıyor.

Kadın cinayetlerinde ateşli silahla öldürmek çok yaygın. Bu olaylar özelinde bireysel silahlanmanın ne kadar küçük yaşlara indiğine de bir kez daha şahit olmuş olduk. Silahlara erişimin kolay olması, şiddetin anlık ve geri dönüşü imkansız sonuçlara evrilmesini hızlandırıyor. Devletin, toplumun her kesiminin, özellikle de gençlerin silahlanma eğilimlerine karşı bilinçlendirme faaliyetleri yürütmesi, hem yasal hem de toplumsal düzlemde güçlü önlemler alması gerekiyor.

Kadınlara ve çocuklara karşı suçlar sistematik ve yapısal bir sorun. Bu nedenle çözüm, yalnızca yasal düzenlemelerle sınırlı tutulamaz. Bu yüzden biz EŞİK olarak “Yasalara dokunma uygula” diyoruz. Devletin, toplumsal cinsiyet eşitliğini merkeze alan eğitim politikaları üretmesi, şiddet dilinin medya ve gündelik hayattan silinmesi, mağdurların güçlendirilmesi ve fail odaklı cezasızlık kültürüne son verilmesi, eşitlikçi ve yaşam hakkını önceleyen bir toplumsal düzenin devlet tarafından sağlanması son derece önemlidir.

Kaynak: BirGün