İklim değişikliğiyle birlikte artan aşırı hava olayları, bazıları uluslararası kültürel miras listelerinde yer alan üzüm bağları ve teras sistemleri gibi geleneksel tarım arazilerini tehdit ediyor.
Dünyanın farklı ülkelerinden akademisyenlerin katkısıyla hazırlanan “İklim Kaynaklı Gıda Güvenliği Tehditlerinin Peyzajlar Üzerindeki Gizli Kültürel Etkisi” başlıklı araştırma, kültürel miras olarak kabul edilen tarım alanlarını ele aldı.
Araştırmaya göre binlerce yıldır insanlar tarafından şekillendirilmiş bu alanlar, yalnızca biyolojik çeşitliliği korumakla kalmıyor, aynı zamanda toplumların kültürel kimliklerini de yansıtıyor. Ancak iklim değişikliği; yağış düzenlerinde ve sıcaklıklarda yarattığı değişimlerle, çiftçilerin ekim zamanlamasından ürün tercihlerine kadar birçok kararını etkileyerek geleneksel tarım kültürlerini tehdit ediyor.
🌾 Tarımsal teras sistemleri: Yıkıcı yağışlara direniyor
Tarımsal teraslar, insan etkisinin peyzaj üzerindeki en çarpıcı örneklerinden biri. Bu sistemler; toprak ve suyun korunmasını sağlarken, aynı zamanda geleneksel üretim biçimlerini destekliyor. UNESCO’nun Dünya Kültürel Mirası ve FAO’nun Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri listelerinde yer alan birçok teraslı alan, sadece tarımsal değil, kültürel bir değer de taşıyor.
Çin’in Yunnan eyaletindeki 1300 yıllık Hani terasları, bu mirasın en çarpıcı örneklerinden biri. Ancak bu gibi bölgeler, yoğun yağışların artan sıklığı nedeniyle heyelan ve toprak kaymalarıyla karşı karşıya kalıyor.
🍇 Üzüm bağları: Elle tarımın son kaleleri
İtalya’daki Colline del Prosecco, Portekiz’in Alto Duero bölgesi ve İspanya’daki Kanarya Adaları’nda bulunan geleneksel üzüm bağları, yalnızca tarım için değil; sanat, turizm ve inanç kültürleriyle de iç içe geçmiş durumda.
Ancak bu bağcılık alanları da iklim değişikliğinin etkisi altında. Kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve aşırı yağışlar, ürün kayıplarına neden olurken, tarımda tutunamayan yerel halk çareyi göç etmekte buluyor. Bu da kültürel mirasın sürdürülebilirliğini zora sokuyor.
🌾 Vietnam Mekong Deltası: Pirinç kültürü tuzla boğuluyor
UNESCO Biyosfer Rezervi olan Mekong Deltası, Vietnam’ın “pirinç kasesi” olarak biliniyor. Ancak son 20 yılda deniz seviyesinin yükselmesi, baraj inşaatları ve tuzlu su girişinin artması nedeniyle pirinç verimi yüzde 12-15 oranında düştü.
Artan tuz stresi her yıl yaklaşık 240 bin tonluk pirinç kaybına neden oluyor. Bu durum, yalnızca ekonomik değil, ritüellerle ve geleneklerle beslenen tarımsal kültür için de büyük bir tehdit oluşturuyor.
🌾 Kuttanad: Suyun altında kalan kültür
Hindistan’ın Kuttanad bölgesinde, deniz seviyesinin 1 ila 3 metre altında yer alan pirinç tarlaları UNESCO tarafından tarımsal miras alanı olarak kabul ediliyor. Ancak artan yağışlar ve nehir debilerinin yükselmesi nedeniyle bu alanlar sık sık sular altında kalıyor.
Bu durum, yalnızca üretimi değil, bölgenin sosyo-ekonomik yapısını ve kültürel sürekliliğini de tehdit ediyor.
🗣️ Prof. Dr. Paolo Tarolli: “Tarımsal alanlar kültürel hafızadır”
Araştırmanın başyazarı, İtalya Padova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Paolo Tarolli, tarım ve kültürün iç içe geçtiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu alanlar, yalnızca gıda üretim noktaları değil; aynı zamanda geleneksel bilgi, sanat ve inanç sistemlerinin doğduğu yerler. İklim değişikliği bu sistemleri sarsıyor. Aşırı hava olayları karşısında çiftçiler, ekonomik ve fiziksel olarak dayanamayıp topraklarını terk ediyor.”
Tarolli’ye göre, bu alanların korunması için en kritik adım, erken uyarı sistemleriyle risklerin izlenmesi ve devlet desteğinin sağlanması.
“Uydu görüntüleri, insansız hava araçları ve yer sensörleriyle toprak erozyonu ve çevresel değişimler önceden saptanabilir. Ancak tüm bu teknolojilerin işe yaraması, toplumun ve politikanın desteğine bağlı.”