Nobel Edebiyat Ödülü, edebiyat dünyasının kutsal bir pankartı gibi sallanıyor; ama kime, ne zaman ve neden verileceği, adeta görünmez bir el tarafından belirlenen gizemli bir oyun.
Son dört yıldır takip ettiğim kitap kulübümüzde, bu ödülü tahmin etmek için küçük bir oyun kurduk: Beş yazar seçiyoruz, kazanana sanal bir şapka takıyoruz. Kazanmak kadar kaybetmek de sürprizlerle dolu.
Nobel’in seçim süreci, dışarıdan bakıldığında karmaşık ama aslında mantıklı bir mantıkla örülmüş. Öncelikle cinsiyet dengesi önemli: Son yedi yıldır ödül erkek ve kadınlar arasında sırayla gidiyor. Geçen yıl Han Kang kazanmıştı; bu yılın kazananının bir erkek olacağı neredeyse kesin gibi.
Siyaset Nobel’i etkiler, ama doğrudan yönlendirmez. Kazananlar genellikle toplumsal meseleleri eserlerine taşımış olur: feminizm, post-kolonyalizm, ekoloji gibi. Güncel tartışmaların gölgesinde karar vermezler. Dil ve coğrafya da belirleyici: Amerikan yazarları nadiren kazanır; çünkü Nobel Komitesi onların kendi pazarlarında zaten yeterince tanındığını düşünüyor. Şairler ve müzisyenler ise kendi sürpriz kategorilerini oluşturur: Louise Glück ve Bob Dylan gibi isimler de Nobel’in oyununda yer bulabilir.
Popülerlik çoğu zaman öncelik değil. Philip Roth, Haruki Murakami ya da Margaret Atwood gibi isimler, herkesin favorisiyken bile Nobel’in gizemli elinin dışında kalabilir. 2021’de Abdulrazak Gurnah ödülü kazandığında neredeyse bilinmiyordu; ama ertesi gün kitapçılarda ön sıralarda yer aldı.
Türkiye’den örnekler de ilginçtir. Orhan Pamuk’un 2006’da Nobel kazanması, ülke gündeminde tartışmalara yol açtı. Bazı çevreler, ödülün sadece edebi değerle değil, Pamuk’un toplumsal duruşuyla da ilgili olduğunu düşündü. Bu, Nobel’in bazen edebiyat kadar yazarın kültürel ve politik duruşunu da gözettiğini gösteriyor.
Ödül genellikle hayatta ve çoğu zaman yaşlı yazarlara verilir. Nobel, bir yazarın tüm eserlerini ödüllendirir; dolayısıyla genç dehalar uzun süre beklemek zorunda kalır. Ölen yazarlara verilmemesi de, örneğin Javier Marías örneğinde olduğu gibi zamanlamada sürprizler yaratır.
Peki 2025’te kim kazanacak? Benim tahminim Hintli yazar Amitav Ghosh. Nobel’in Hint edebiyatına ilgisi uzun zamandır erteleniyor; Tagore dışında ödül alan olmadı. Ghosh, sömürgecilik ve Afyon Savaşları gibi tarihsel olayların günümüze etkilerini işlerken hem kurgu hem de kurgu dışı eserler üretir. Ama Nobel’in gizemli kutusu sürprizlerle dolu; listeden çıkarılırsa, bu yılın şampiyonu başka bir isim olacak.
Sonuç olarak Nobel Edebiyat Ödülü, tahmin edilmesi imkânsız bir oyun gibi. Herkesin favorisi kaybolur, sürprizler kazanır ve biz okurlar… biz her zaman daha çok okumaya, tartışmaya ve edebiyatın gizemli labirentlerinde dolaşmaya devam ederiz. Çünkü Nobel’in en büyük ödülü, aslında okurda uyanan merak ve hayal gücüdür.