Kamu işçileri, kamu çerçeve protokolü (KÇP) kapsamında kendilerine teklif edilen ücret ve sosyal hak ödemelerine, zamlara karşı artık grev kararlarının alınmasını talep ediyor. 27 Şubat’tan beri devam eden görüşmelerde Türk-İş ve Hak-İş tarafından sunulan taslaktaki ilk 6 ay için yüzde 90’a yakın oranında olan zam talebi karşısında sırasıyla gelen yüzde 16 ve 17 oranındaki teklifler karşısında bir an önce eyleme geçilmesini talep eden işçiler, ertelenen eylem programı nedeniyle Türk-İş’e, uygulanmayan ve göstermelik olarak değerlendirilen eylem programı nedeniyle de Hak-İş’e tepki göstermekte. Son dönemde sadece doğal gaz ve ekmeğe gelen zamların bile hükümetin zam teklifi karşısındaki yetersizliğine dikkat çeken işçiler, KÇP sürecinin tavizsiz ve işçilerin onayı alınarak tamamlanmasını talep ediyor.
Kamu işçisinin ekmeği elinden alınıyor, tüm masraflar katlanıyor
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 2002 yılında ortalama kamu işçisi ücretleri 1012 TL seviyesindeydi. 2002 yılında bir ekmek fiyatı ise iller bazlı değişiklikler gösterse de 15 kuruş civarındaydı. AKP’nin iktidara geldiği yıllarda, başlangıçta bir aylık ücretiyle 6 bin 747 ekmek alabilen kamu işçileri, bugüne gelindiğinde ortalama 37 bin 500 TL ücret ile 15 TL’den 2 bin 500 ekmek alabiliyor. AKP’li yıllarda 4 bin 247 ekmek kaybeden kamu işçileri ise BETAM verilerine göre 2023 yılında imzalanan KÇP’nin ardından iki yılda Ankara’da yüzde 138.46, İstanbul’da yüzde 110.53 ve İzmir’de yüzde 121.21 daha fazla kira ödüyor. Geçtiğimiz günlerde sadece doğal gaza yüzde 25 oranında zam yapılırken, henüz bundan birkaç gün önce ise işçilere yüzde 17 oranında zam artışı teklif edilmişti.
"Artık ev, araba hayal oldu; ekmek hesabı yapar haldeyiz"
Demiryol-İş Sendikası üyesi bir işçi, yaşadığı evden daha ucuz bir muhite taşınarak masrafları azaltmayı denediğini ancak artan kiralar nedeniyle yine geçinmekte zorlandığını ifade ediyor. “Artık etrafımızda ev, araba nasıl alınır hesabı yapanlar yok. Ucuzluk ve indirimle market alışverişi konuşuyoruz. Kamu işçisinin durumu bu hale geldi. Ben ev almaktan, araba almaktan vazgeçtim, şimdi ekmek hesabı yapıyorum sizinle işte.” diyerek tepkisini dile getiriyor. Ücretlerde yaşanan erime karşısında yapılan teklifi ise, “Tek tasarruf kalemi işçi maaşları herhalde. Bizden tasarruf ettikleriyle ne yapıyorlar? Bugün çocuklarımıza harçlık veremiyoruz. Buzdolabımızı dolduramıyoruz. Bunun için taslaktan vazgeçilmemesi lazım. Ne gerekiyorsa yapılması lazım” ifadelerini kullanıyor.
Harb-İş üyesi bir başka işçi ise geçim ve refah tartışmalarından ziyade artık işçilerin kendi aralarında bir “Var olabilme” durumunu tartıştığını söylüyor: “Daha önce de haberler yapıldı. Tersane işçileri ek iş olarak garsonluk yapıyor, hava ikmal işçileri kuryelik yapıyor diye. Neden? İşimiz mi kolay? Eve gidip dinlenmek istemiyor muyuz? Çok mu açgözlüyüz? Madem çok yeterli ücretler kazanıyoruz, bu paraları nereye harcayacağız? Kimse geçinemiyor da ondan. Ekmek hesabından benim anladığım şu: Bizim alım gücümüz 6’da 4 erimiş gitmiş. Bu KÇP döneminde de sefalet zammı gelirse geçim de zorlaşacak, istifalar da olacak. İşimizi yaparken insan gibi geçinebilecek kadar ücret istiyoruz. İşçinin onayı olmadan taslaktan bir adım dahi geri atılmasın. Grev kararlarını alın, biz de uyalım. Tüm kamu işçilerinin durumu aynı, ortak gücümüzle durduralım” diyen işçi, sendika merkezlerine ve Türk-İş yönetimine eylem kararlarının arkasında durulmasını ve sürekli dile getirilen “İşçiden habersiz hareket etmeyiz” sözlerinde durulmasını talep ettiklerini hatırlatıyor.
15 Temmuz geldi çattı: ‘Grev kararlarını bir an önce alın’
Türk-İş Konfederasyonu ve Demiryol-İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay, ücret zammı teklifleri karşısında anlaşma sağlanamaması halinde 15 Temmuz tarihini işaret ederek iş yerlerinde grev kararlarının alınacağını söylemişti. İşçiler, hükümetin düşük zam dayatmalarına karşı artık grev kararlarının alınmasını ve bu süreç boyunca da iş yerlerinde eylemlerin devam etmesini talep ettiklerini aktarıyor.
Yol-İş Sendikasında örgütlü olan bir kara yolları işçisi, “Bu saatten sonra yüzde 17’nin üzerine 5 puan, 10 puan daha verilmesinin bir anlamı kalmadı. Bizim talebimiz ortada ki o da her geçen gün eriyor. Grev kararını alalım, üretimden gelen gücümüz dışında her yolu denedik. Biz gücümüzü göstermedikçe üzerimize geliyorlar. Artık yeter, işçinin önünde tampon olmasınlar. Aramıza gelip bizimle mücadele edin” diyor.

Bir başka Demiryol-İş üyesi işçi ise, “Demir yollarında süreci hızlı yürüttüklerini, gerekirse greve çıkacaklarını defalarca söylediler. Artık başka bir ihtimal kalmadı. Ya sefalet ya eylem. Ergün Başkan, Erdoğan’la görüştü. Hemen çıksın, bize de anlatsın ki bilelim. Arkamızdan gidip imzalanacak kaygısı yaşamak istemiyoruz. 15 Temmuz geldi çattı. Ne teklif çıkarsa çıksın, grev kararları alınsın. Çünkü yüzde 50-60 dahi ücretlerin iki ay anca dayanması demek. Vergi yüzde 15’te sabitlenmeden bir elden veriyor, ötekinden alıyor” şeklinde konuşuyor.
“Tüm talepler tavizsiz imzalansın istiyorsak, grev kararlarını alalım, eylemlere daha güçlü başlayalım” diyen işçi, tüm kamu işçilerine ve sendikacılara tüm talepler için ortak ve güçlü bir mücadele çağrısı yapıyor.
İlk altı ayda zamlar emekçiyi vurdu
2025 yılı İstanbul’da zamlarla başladı, zamlarla devam etti. Temel tüketim kalemlerine gelen artışlar, özellikle işçi ve emekçi ailelerin geçimini daha da zorlaştırdı. İstanbul’da ocak ayından bu yana ekmekten elektriğe, doğal gazdan suya kadar hemen her şey zamlandı.
İstanbul’da en çarpıcı artışlardan biri, halkın sofrasının vazgeçilmezi olan ekmekte yaşandı. Ocak ayında 8 TL olan 200 gramlık ekmek önce 12.5 TL’ye çıkarıldı. Temmuz ayında ise azami fiyat 15 TL’ye yükseltildi. Böylece yılın ilk yedi ayında ekmeğe toplamda yüzde 87’yi aşan zam gelmiş oldu.
Elektrik faturaları da katlandı. Şubat ayında yüksek tüketim yapan mesken aboneleri için devlet desteği sınırlandırıldı. Nisan ayında ise mesken abonelerine doğrudan yüzde 25 zam yapıldı. 100 kWh’lik bir elektrik tüketimi için ödenen fatura 259 TL’ye ulaştı. Aynı dönemde doğalbgaz konut tarifesi sabit tutuldu; ancak temmuz ayında bu da değişti. BOTAŞ, konut tarifesine yüzde 24.6 oranında zam yaptı.
Su fiyatları da artıştan nasibini aldı. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), ocak ayında suya yüzde 15 oranında zam yaptı. Gıda fiyatlarındaki artış ekmekle sınırlı kalmadı. Ayçiçeği yağı, pirinç, kırmızı et gibi temel ürünlerde yüzde 25 ila yüzde 40 arasında değişen zamlar yaşandı. Aynı şekilde yıl başında 1 litre süt fiyatı 13.5 TL’ye yükseldi; bu ürünlerin raf fiyatları marketlerde daha da yukarılara çıktı.
2025’in ilk yarısı tamamlandığında İstanbul’da yaşayan emekçilerin hanesine yansıyan sonuç, artan geçim derdi ve büyüyen yoksulluk oldu. Ücretlere yapılan sınırlı artışlar enflasyonun gerisinde kalırken, temel ihtiyaçlara gelen zamlar gıda güvencesini, barınma ve ısınma hakkını tehdit eder hale geldi.