İlhami Aras’a*
Gezi Direnişini anlatan “mesele bir ağaç değil, hâlâ anlamadınız mı?”, aradan geçen 11 yıl sonra, Taksim için direnen işçiler tarafından yenilendi: “Mesele güvenlik değil, hâlâ anlamadınız mı?
Siyasal iktidarlar, yükselen muhalefetten korkarlar. Saltanatlarının biteceği düşüncesi huzursuz eder, kaygıları köpürtür ve yasaklarla yükselen muhalefeti engellemeye kalkarlar. Bugün yaşanan en tam da budur.
Tabii ki, yıllardır yasaklarla yaşıyoruz, özellikle 1 Mayıs gibi toplumsal etkinlikler söz konusu olunca. Düne kadarki yasaklar, toplumsal muhalefetin yükselmemesi içindi. Bugünse engelleyemedikleri muhalefetin saltanatlarını yerle bir edeceğini gördükleri için yasaklıyorlar.
Neyi, nasıl, kimden koruyorsunuz?
1 Mayıs tarihçesi ve Türkiye’de, özellikle 1976’dan başlayarak DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) öncülüğünde toplumsal olarak kutlanması haberlerini birçok mecradan izlediniz, dinlediniz, okudunuz.
45 bin polis görevlendirilmiş resmi rakamlara göre. Bir o kadar da gizli/sivil polis vardır muhakkak. Öyle ki, bu büyük metropolde kuş uçurtulmuyor neredeyse… Adı bayram olsa da, fiilen sokağa çıkma yasağı konuldu neredeyse… Bütün merkezi yerlerde, bütün sokak aralarında polis barikatı nedeniyle insanlar tedirgin, tıpkı 12 Eylül günlerindeki gibi… Hukuk değil, kanun ve polis devleti olduğumuzun kanıtı bu; bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözler -biat eden yöneticilerin kayıtsız şartsız onamasıyla, kuşkusuz- belirleyici oluyor. O iki dudağın arasından ve tabii, tüm yanındakilerden, “özgürlükçü anayasa” sözleri dökülüyor son günlerde. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bu haksız, hadsiz yasaklarla mı özgürlükçü anayasa yapacaksınız? Kimi kandırıyorsunuz?
20 yılı aşkın (bugüne kadar görülen en uzun iktidar ülkemizde) süredir “aldatıldık”, “yanıldık”, “ihanet ettik” sözleriyle kendi yaptıklarının bile ne kadar büyük yanlış olduğunu ifade eden siyasal iktidar, bunca yanılgısına, bunca ihanetine, bunca aldatılmasına karşı ne yaptı? Kocaman bir hiç! “Ver yetkiyi, gör etkiyi” de demişti… Açlık ve yoksullukla mücadeleyi yalnızca kendilerinin yapabileceğini söylemişti, hatırlarsınız; her yıl biteviye “bu yaz aylarında enflasyon düşecek” demelerine karşın aksine sürekli yükseldiğini görünce, artık nasıl inanacaksınız sözlerine?
Hava döndü…
Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde tarım çalışanlarının, köylülerin Eyfel kulesine gübre dökmeleriyle başlayan rüzgâr, ABD’de, Gazze için direnen kadın profesörün ters kelepçeyle derdest edilmesinin ardından, İstanbul’da, 1 Mayıs Direnişiyle fırtınaya dönüşebilir. Buradan yeni bir ’68 çıkmayabilir, ama bu yeni rüzgârlar yeni bir dönüşümün, değişimin, yeniliğin ve sürdürülebilir mutluluğun müjdesi olarak görülmelidir.
* ‘68 deyince, o dönemin simge isimlerinden biri, THKP/C ve Kurtuluş (Türkiye ve Kuzey Kürdistan Kurtuluş Örgütü) kurucularından “Kaptan” lakaplı İlhami Aras, 2024 1 Mayıs’ında mücadele bayrağını alanlara çıkan emekçi ve devrimcilere bıraktı. Anısı rehberimiz…