Bizim ormanda meşelerin rengi dönmeye başladıysa, sabahları uyanınca sırtına bir şey almak gerekiyorsa yaz sona ermekte demektir. Domatesler hiç sevmez bu gece/gündüz ısı farkını - ince kabukları çatlayıverir. Kış kabakları ise şeker depolar, tadlanır.

Önüne ardına bakma zamanı - hoş sebze yetiştiriyorsanız "ne olacak/ne bitecek" sorusu hiç gündemden düşmez... Hava serinleyince yaprak sebzeler canlandı, tazelendi; kızaran biberler kavanozlara girmeye başladı bile; tarhanayı geciktirmemeli, turşu güzel olur; kabak konusunda aceleci olmayalım, iyice lezzetlensin; vb., vb...

Bunlar her yıl yaşadığımız sorular ama artık daha önemli sorular/sorunlar öne çıkıyor. İklim ne marifetler sundu/sunmakta bu yıl bize? Çiçekler çok nazlandılar, açsam mı açmasam mı gibi tereddütler yaşadılar sanki! Ağustosta çiçekte olması gereken yer elmaları, şimdi açmaya başladılar. Meyveler tutunamıyor dallara sanki; daha olgunlaşmamış, büyümemiş armutlar sapır sapır dökülüyor. Azla yetinmesini öğretiyor doğa bize ve de daha kötü örnekleri görüp olana razı gelmeyi!

Ülkemizde çiftçiler çok ciddi sorunlarla boğuştular. Üzümde yaşananların benzeri fındıkta da yaşanıyor. Bozulan doğal denge hastalıkları, zararlıları çoğaltarak büyük kayıplara yol açıyor. Varını yoğunu kaybetmiş üretiiciye destek olmak bir yana, rekolteyi olduğundan yüksek göstererek, taban fiyatları düşük tutarak tüccarların, şirketlerin  karlarını katlamalarına yardım ediliyor.

Dünyamız kurak yaz ayları boyunca büyük orman yangınları gördü. Şimdi ise kuvvetli fırtınalar ve aşırı yağışlarla onbinlerce can kaybına yol açan korkunç sellere tanık oluyoruz. Tüm bun kayıpların yanlış insan eylemleri sonucu olduğunu da biliyoruz.

Rüzgarların fırtınalara, yağmurların sellere dönüşmediği güzel güz günleri olsun.