Röportaj: Seda Kurtay ile Gerçek Usule Geçiş
1 Ocak 2026 itibarıyla yüzbinlerce esnaf, basit usul yerine gerçek usulde vergi ödemeye başlayacak. Taksi şoförleri, minibüsçüler, lokantacılar, tamirciler ve kuyumcular gibi küçük işletmeler, artık gelir ve giderlerini belgelemek, düzenli beyanname vermek ve defter tutmak zorunda olacak. Bu geçiş, esnaf için hem maliyet hem de bürokratik yük anlamına geliyor. Medyayazar ekibi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Seda Kurtay ile bu konuyu detaylı şekilde konuştu. Kendisi, uygulamanın ayrıntılarını, esnafın karşılaşacağı fırsat ve riskleri anlattı.
Soru: Basit usulden gerçek usule geçişin esnaf için temel farkları nelerdir?
Seda Kurtay: Basit usulde vergilendirme, her yıl idare tarafından yıllık olarak belirlenen kazanç miktarını aşmayan ve yerleşim yeri nüfusu her yıl idare tarafından açıklanan sayı altındaki, küçük ölçekli kanunda ve tanımında belirtilen bazı meslek gruplarının vergi yükümlülüğünü düzenleyen bir sistemdir. Vergisel boyutu daha sade ve sınırlı defter tutma yükümlülüğü bulunmaktadır.
Gerçek usul mükellefiyet ise, her alımı belgelendirmek zorunda olan ve bununla beraber satımını faturalandırmak zorunda olan; bu belgelendirme doğrultusunda aylık döngülerle düzenli olarak KDV (Katma Değer Vergisi), Gelir Vergisi ve birçok beyan verme yükümlülüğü bulunan, defter tutma yükümlülüğü olan küçük ve orta ölçekli işletmelerdir.
Tanımlamalar doğrultusunda basit usulden gerçek usule geçişteki en temel fark, basit usulde bulunan firmaların defter tutma yükümlülüğünün zorunlu hâle gelmesi; yapmış oldukları alım, satım ve giderleri belgelemek zorunda olmalarıdır. Bu doğrultuda yılda bir kez beyan ettikleri (gelir-gider: ticari kazanç) kazançlarını aylık döngüler halinde bildirme zorunluluğu gelecektir. Bu da basit usuldeki firmalara daha fazla iş yükü ve daha fazla vergi ödeme durumu getirecektir.
Soru: Bu değişiklik hangi büyüklükteki işletmeleri etkiliyor? İlçe nüfusu kriteri ne anlama geliyor?
Seda Kurtay: Geçiş, basit usulde mükellefiyeti bulunan ve kararda sektörleri açıklanan esnafı etkiliyor. Bu değişiklik, 08.09.2025 tarihli 10380 sayılı Cumhurbaşkanı kararının ek kararı ile açık bir şekilde belirtilmiştir.
Kararda etkilenecek işletmeler 7 madde ile açıkça belirtilmiştir:
• Büyükşehirlerde (nüfus: 30.000’in üzerinde) her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar
• Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar (işyeri açmaksızın, gezici olarak pazar takibi ile emtia alım-satım yapanlar hariç)
• İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar
• Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleri ile işletmeler
• Lokanta vb. işletmeler
• Eğlence ve istirahat yerleri işletenler
• Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerinde bulunanlar
Nüfusu yıllık olarak açıklanan belli rakamın altında olan işletmelere istisna sağlanabiliyor. Bu istisna kapsamında açıklanan karar doğrultusunda esnaf etkilenebilir.
Soru: Söz konusu geçiş tüm esnafı mı kapsıyor yoksa belirli bir gelir sınırı var mı?
Seda Kurtay: Tüm esnafı kapsamıyor. Kararda açıklanan 30.000 nüfusu geçen büyükşehirlerde, 7 madde ile açıklanan işlemlere uygulanacaktır.
Her yıl devlet tarafından bu tür esnaflar için yıllık belirlenen bir had vardır. Bu had: iş yerinin kira bedeli (büyükşehirlerde 79.000 TL, diğer yerlerde 48.000 TL) ve 2025 takvim yılı için satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan kişilerin yıllık alım tutarının 990.000 TL ve yıllık satış tutarının 1.580.000 TL’yi geçmemesi şeklindedir.
Soru: Taksici, minibüsçü, lokantacı gibi esnafın vergi yükü ortalama ne kadar artacak? Yüzde olarak bir hesaplama yapılabilir mi?
Seda Kurtay: Vergi yükü sektöre göre değişkenlik gösterebilir. Fakat her ay düzenli beyanname verme yükümlülüğü geleceğinden ötürü, düzenli olarak aylık ortalama hiç vergi ödemesi çıkmasa bile beyanname için alınan matbu damga vergisi (1000–1500 TL) ödenecektir. Bunu yıllık olarak hesapladığımızda, hiç kar etmeyen küçük bir işletme olsa dahi sadece yıllık beyannamelerde bulunan damga vergilerine 15.640 TL ödeyeceklerdir. Normalde basit usul esnaflar yılda bir kez beyanda bulunuyordu.
Soru: Gerçek usulde vergi ödemeye başlayan bir esnafın ödeyeceği KDV ve gelir vergisi yükümlülükleri nelerdir?
Seda Kurtay: Her ay düzenli olarak KDV beyanı verilecektir; isteğe bağlı olarak bazı sektörlerde üç ayda bir de verilebilir.
Hiç alım-satım olmasa bile matbu damga vergisi bedeli aylık 2025 yılı için 665 TL’dir.
• Üç aylık döngülerle muhtasar beyanı adı altında tanımladığımız stopaja tabi giderlerin bildirimi yapılacak (kira gideri stopajı, mali müşavir ücretinin stopaj bildirimi, sigortalı personel bildirimi; damga vergisi 2025 yılı için 526 TL’dir).
• Üç aylık döngülerle, geçici olarak gelir ve gider arasındaki farkın beyan edildiği geçici vergi beyannamesi (işletme zarar etse dahi matbu 2025 yılı için 1.000 TL damga vergisi bulunmaktadır).
• O yıl içinde elde edilen gelirler ve katlanılan giderlerin bildirildiği yıllık gelir vergisi (işletme zarar etse dahi matbu 2025 yılı için 1.000 TL damga vergisi bulunmaktadır).
Gerçek usulde vergi mükellefiyetinde kademeli vergi uygulaması vardır; yıllık gelir vergisi tarifesi devlet tarafından belirlenip her yıl güncellenir. Bu bedeller üzerinden kademeli olarak %15’ten başlayıp %40 vergi oranına kadar ulaşır.
Soru: Gider faturalarının vergiden düşürülmesi vergi yükünü ne kadar hafifletebilir?
Seda Kurtay: Bu da kazanca ve sektörün karlılık oranına göre değişkenlik gösterir. Belgelendirilen işin gerçek mahiyetindeki alımı veya yapılan işin konusu ile alakalı giderler doğrudan kazançtan düşülebilir. Düşürülen giderin dönem içindeki oranı ve yıl sonu beyanında yıllık açıklanan hadler doğrultusunda vergi yükünden düşümü sağlanabilir.
Soru: Gerçek usule geçen esnafın defter tutma ve belge düzenleme zorunlulukları nelerdir?
Seda Kurtay: Esnaflar defter tutma bakımından ikiye ayrılmıştır; birinci sınıf esnaflar bilanço esasına göre, ikinci sınıf esnaflar ise işletme hesabı esasına göre defter tutacaklardır. Kanunda belirtilmiştir.
İlk başlangıçta belirli sektörler ve işletmeler haricindekiler, isteğe bağlı olarak işletme hesabı yönetimine göre defter tutabilir. İşletme hesabına göre defter tutanlar, kazançları belirlenen yıllık hadleri aştığı zaman takip eden yıl kanunen birinci sınıf esnaflar gibi bilanço esasına göre defter tutma yükümlülüğüne sahiptirler. Ya da isteğe bağlı olarak bunu tercih edebilirler.
Her ne şartla mükellefiyet geçmiş olursa olsun, her satış için fatura ve fiş düzenleme; alım ve giderleri belgelemek zorundadırlar. Belgelenen gelir ve giderler aylık ve dönemlik olarak beyan edilmek zorundadır.
Soru: Bu değişiklik, muhasebe ve mali danışmanlık ihtiyaçlarını artıracak mı?
Seda Kurtay: Kesinlikle. Şu an birçok basit usul esnaf, yılda bir kez mesleki teşekküllerimizde, oda bünyesinde destek alıyordu. Artık bu süreç aylık döngü ile zorunlu hale geleceği için mali işlemler daha karışık olacak. Bu da düzenli ve şeffaf bir şekilde sürecin yürütülmesi açısından mali müşavir desteğini zorunlu kılacaktır. Bu durum, esnaf için ayrıca bir gider etkisi oluşturacaktır.
Soru: Esnafın eksik veya yanlış beyan durumunda karşılaşabileceği cezalar neler olabilir?
Seda Kurtay: Vergi ziyaı cezası, usulsüzlük cezası ve gecikme faizleri gündeme gelebilir. Tabii ki gelmemesini umarız. Bu cezalar mali açıdan oldukça ağırdır. Bu nedenle beyanların doğru ve zamanında yapılması çok önemlidir.
Soru: Gerçek usule geçiş, esnafın kredi çekme veya banka işlemlerini kolaylaştırır mı?
Seda Kurtay: Evet, kesinlikle. Çünkü işletmelerin gelir ve gideri artık daha şeffaf görünecek. Bankalar beyan edilen belgeleri daha sağlıklı okuyabileceği için kredi verirken daha güvenle hareket edecektir.
Soru: İşletmelerin mali durumu daha şeffaf görünse de, artan vergi yükü nedeniyle nakit akışı sorunları yaşanabilir mi?
Seda Kurtay: Maalesef, evet. Vergi ve ek gider yükünün artması, özellikle düşük kâr marjıyla çalışan esnafta nakit sıkışıklığına yol açabilir. Bunun sonucunda mali planlama oldukça sıkıntılı hâle gelebilir.
Soru: Geçiş sürecinde esnaf için devlet veya maliye tarafından sağlanan bir bilgilendirme, eğitim veya destek programı var mı?
Seda Kurtay: Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından dönem dönem açıklanan kararlarla ilgili bilgilendirmeler yapılmaktadır. Ama firmalar ve esnaf açısından yeterince açıklayıcı değildir. Bu konularda esnafın bağlı bulunduğu meslek odaları da ek bilgiler paylaşmaktadır. Fakat şu anda resmi olarak açıklanan bir destek programı bulunmamaktadır.
Soru: Esnaf, 1 Ocak 2026’dan önce hangi hazırlıkları yapmalı?
Seda Kurtay: Öncelikle bir mali müşavir ile görüşüp detaylı bilgi almalıdır. Kendi işletmesine uygun defter düzenine hazırlanmalı, fatura ve fişleri eksiksiz düzenlemeyi, belgelendirmeyi ve ibraz etmeyi öğrenmelidir. Bu konuda bilinçlenmek esnaf adına faydalı olacaktır. Karar kesinleşti ve 1 Ocak 2026 itibarıyla uygulamaya başlanacaktır.
Soru: Basit usulden gerçek usule geçişin ertelenmesi veya kademeli uygulama gibi alternatifleri mümkün mü?
Seda Kurtay: Şu an için resmi bir erteleme veya kademeli uygulama gündemde değildir. Ancak esnafın bağlı bulunduğu meslek odaları ve birlikler, esnafın talepleri ile başkanlığa görüşlerini iletebilir. Kademeli geçiş ihtimali tamamen siyasi ve idari bir karar olacaktır.
Soru: Bu düzenleme, fiyatlara yansıyabilir mi? Vatandaş günlük alışverişlerde artan maliyetler görebilir mi?
Seda Kurtay: Maalesef, evet. Düzenleme sonucunda fiyatlara yansıma ihtimali yüksek. Esnafın artan maliyetleri (vergi ve gider yükü) doğal olarak ürün ve hizmet fiyatlarına etki edecektir. Bu da vatandaşların günlük alışverişlerinde belirli bir oranda artış görmesine yol açabilir.
Soru: Esnafın bu yeni sistemden olumlu ve olumsuz etkilenebileceği durumlar nelerdir?
Seda Kurtay: Olumlu tarafı; basit usulün büyük oranda kaldırılması, vergide adaletin sağlanması açısından çok önemli bir adımdır. Kazançlara bakıldığında birçok meslek ve insan vergi dışı kalıyordu ve bu haksızlık yaratıyordu. Yavaş yavaş bu uygulama, kayıtdışı ekonominin azalmasında etkili olacaktır.
Gerçek usule geçiş, daha şeffaf bir sistem oluşturması, krediye erişimi kolaylaştırması ve kayıtdışılığı azaltması açısından önemli bir adımdır. Olumsuz tarafı ise; basit usuldeki esnafın süreçte bilinçsiz olması, artan bürokratik yük, vergi maliyetlerinin yükselmesi ve nakit akışında yaşanabilecek sıkıntılardır.