Sakarya Kent Çalışma Derneği'nin dezenlediği etkinlikte, Kıvanç Sezer'in yönettiği ve bir işsizlik krizinin kentli orta sınıf bir çiftin evliliğini nasıl test ettiğini anlatan 'Küçük Şeyler' adlı film Sakarya sinemaseverlerle buluşuyor. 30 Aralık Pazartesi  günü saat 19.00'da Agora Sineması'nda gösterilecek filmin yönetmeni Kıvanç Sezer ve başrol oyuncusu Başak Özcan, izleyicilerle film üzerine söyleşecek. Filmin biletleri sinema gişesinden satışa çıkarıldı. 

KÜÇÜK ŞEYLER

Kıvanç Sezer’in “Küçük Şeyler” filmi, yönetmenin konut üçlemesi’nin ikinci filmi. Üçleme genel olarak emlak sektörü, kentsel rant ve inşaata dayalı büyüme ekonomisinin toplumsal etkilerini mercek altına alıyor.

Serinin ikinci filmi olan Küçük Şeyler, bir beyaz yakalının çalışma yaşamında yaşadığı mobbingi, tüketim toplumunun bir parçası olarak kendini var etme çabasını absürt komedi ile anlatmaya çalışıyor. Filmin başrollerini Alican Yücesoy ve Başak Özcan paylaşıyor.

SALON SAYISI 100'DEN 4'E DÜŞTÜ

İlk hafta 100 salonda gösterime giren ve 6 bin 500 kişi tarafından izlenen Küçük Şeyler, sinema salonu sahiplerinin kararıyla 96 salonda gösterimden kaldırıldı. İzleyicilere çeşitli bahaneler sunarak filmi gösterimden kaldıran salon sahipleri, gişe yapabilecek filmlere ve sektörde tekelleşmiş dağıtımcıların filmlerine yer veriyor.

Küçük Şeyler’in yönetmeni Kıvanç Sezer, salonlarla iletişime geçtiklerini belirterek, salonlarından durumun düzeltildiğine dair geri bildirim aldıklarını ancak bunun ne boyutta olduğunu bilmediklerini söyledi. Sezer, filmin vizyona girmesinden kısa bir süre böyle bir olayın yaşanması dolayısıyla filmin seyirciyle buluşamadığını belirtti.

Sezer, bağımsız sinemanın salonlarda kendine çok kısıtlı yer bulabildiğini kaydederken filmin yalnızca Ankara ve İstanbul’da gösterimde olduğunu belirterek izleyicileri Küçük Şeyler’i izlemeye davet etti ve şunları söyledi:

Sinema salonları daha çok gişe yaptıkları filmlere veya dağıtımcısına sözünü geçiremediği filmleri daha çok oynatıyor. Bu filmlerin afişi öne çıkarılıyor. Şöyle örneklerle karşılaştık. Aynı salonda vizyonda olan iki film var; biri bizim filmimiz diğeri başka bir film. Salona bizim afişimiz asılmıyor. Bunun gibi birçok olayla beraber filmimiz 100 kopyadan 4 kopyaya düştü.

Sinema salonu sahipleri bağımsız filmleri “Bunlara zaten seyirci gelmez” olarak görüyorlar. Salonlar tanıtımlarında bu tarz filmlere yeterince yer almıyor.

Biz de serinin ilk filmi Babamın Kanatları’nda olduğu gibi emek-meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri ile iletişime geçerek toplu gösterimler yapmaya başladık. Bu örgütlerin ilgi göstermesi ile beraber bu toplu gösterimler sürecek.