Almanya'da Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) kuracağı yeni koalisyon hükümetinde Dışişleri Bakanlığı nezdindeki Devlet Bakanlığı görevini, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi Serap Güler üstlenecek.

Böylece Türkiye kökenli siyaseti Güler, müstakbel Başbakan Friedrich Merz liderliğindeki koalisyon hükümetinde en önemli siyasi görevlerden birini yürütecek. Güler, Gunther Krichbaum ile birlikte Almanya'nın dışişlerinden sorumlu iki devlet bakanından biri olacak. Alman siyasi sisteminde dört yılda bir yeni hükümet tarafından atanan devlet bakanları, bakanları üst düzey toplantılarda temsil etme yetkisine sahip.

Çin dünyadaki muhaliflerini nasıl bastırıyor?
Çin dünyadaki muhaliflerini nasıl bastırıyor?
İçeriği Görüntüle

Alman dış politikasına gelecek dört yılda yön verecek isimlerden olan Serap Güler kim?

Türkiye kökenli bir Hristiyan Demokrat

Üç milyonu aşkın Türkiye kökenlinin yaşadığı Almanya'da, diğer partilerle kıyaslandığında, Türk kökenliler CDU'da daha az temsil ediliyor. Son yıllarda kariyer basamaklarını tırmanarak CDU'nun en üst düzey siyasetçilerinden biri hâline gelen Güler, az sayıdaki Türkiye kökenli siyasetçiden biri olmakla kalmayıp devlet bakanlığına kadar yükselmiş bir isim.

Serap Güler, 1980 yılında Almanya'nın Marl kentinde, Türkiye'den Almanya'ya konuk işçi olarak gelen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası madenci, annesi temizlik işçisiydi. Üniversite eğitimini Duisburg-Essen Üniversitesi'nde iletişim bilimi ve Alman dili ve edebiyatı üzerine tamamladı.

Siyasi kariyerine CDU saflarında başlayan Güler, 2012 yılında Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) Eyalet Parlamentosu'na milletvekili olarak seçildi. 2017-2021 yılları arasında Armin Laschet liderliğindeki eyalet hükümetinde Uyumdan Sorumlu Müsteşar olarak görev yaptı. Bu dönemde entegrasyon, göç ve eğitim politikaları alanında uzmanlaşan Güler, göçmen kökenlilerin Almanya toplumuna eşit yurttaşlar olarak katılması gerektiğini savunuyor.

Güler'in siyasi kariyerindeki dönüm noktalarından biri de 2021 yılında Federal Alman Meclisi'ne milletvekili seçilmesi oldu. Meclisteki tartışmalarda sık sık ön sıralarda yüzü kameraya yansıyan Güler, Ukrayna savaşının damgasını vurduğu görev sürecinde partisinin savunma politikasına ilişkin sözcülerinden biri hâline geldi. Güler, 2021-2025 yılları arasında, Meclis bünyesindeki İçişleri ve Savunma Komisyonlarının üyeliğini yaptı.

Kendisini Müslüman olarak tanımlayan Güler aynı zamanda, CDU ve CDU'nun yalnızca Bavyera'da faaliyet gösteren kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) oluşturduğu meclis grubu bünyesindeki göç ağının yöneticiliğini ve CDU Köln Teşkilatı Başkanlığını da yürütüyor.

Serap Gler

Yeni bir Türkiye stratejisi: Eleştirel realizm

45 yaşındaki Güler, Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Devlet Bakanlığı görevini, Almanya ile Türkiye arasındaki son yıllarda giderek gerginleşen ilişkilerde yumuşama dönemine girildiği bir dönemde devralıyor.

Güler, dış politikada gerçekçi, çıkar odaklı ama aynı zamanda değer temelli bir yaklaşımı savunduğunu dile getiriyor. Bu ifadeler, Almanya'nın son yıllarda izlediği ve gelecek dört yılda da izlemeyi planladığı Türkiye politikasıyla örtüşüyor. Koalisyon sözleşmesinde, Türkiye "NATO içinde önemli bir stratejik ortak, AB'nin komşusu ve Ortadoğu'da etkili bir aktör" olarak tanımlanırken, "AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler özel stratejik önem taşımaktadır. Türkiye'nin AB'nin değerler düzeninden giderek daha da uzaklaşmasını üzüntüyle karşılamaktayız" ifadelerine yer veriliyor.

Son dönemde Alman basınına verdiği demeçlerine bakıldığında, Güler'in Türkiye'ye bakışının eleştirel bir realizme dayandığı söylenebilir. Günümüzde görev yapan diğer birçok Alman ve Avrupalı siyasetçi gibi, Güler de Türkiye'yi önemli stratejik bir ortak olarak görüyor.

Türkiye ile ilişkilerde hem iş birliğini hem de demokrasi ve insan haklarına bağlılığı aynı anda yürütmenin mümkün olduğuna inanan Güler, Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerinde dengeli ama ilkesel bir politika izlemesini öneriyor.

Türkiye eleştirilerine eleştirel yaklaşıyor

Yaklaşık bir yıl önce verdiği bir röportajda Almanya'nın "yeni bir Türkiye stratejisi" izlemesi gerektiği görüşünü dile getiren Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "otoriter yönetim" tarzını ise eleştiriyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını "bir çeşit darbe" olarak nitelendiren Güler, Türk hükümeti "ciddi rakiplerini ortadan kaldırmaya çalışmakla" suçlamıştı. Güler, Türkiye'nin hukuk devleti standartlarına geri dönmesi gerektiğini söylemişti.

Öte yandan Erdoğan'ın, yurt dışından gelen çağrılara boyun eğdiği yönünde kendi seçmeninden eleştiri almak istemediğine dikkat çeken Güler, bu nedenle Almanya'dan Türkiye'ye yapılan sert eleştirilerin ve çağrıların ters etki yaratabileceği uyarısında bulunan bir siyasetçi.

Güler aynı zamanda, Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilerin Erdoğan'a olan tutumları nedeniyle eleştirilmemesi gerektiği konusunda da uyarıda bulunuyor. Hukuk devleti ve demokrasi içinde yaşayan kişilerin Erdoğan'a oy vermesinin üzücü olduğu görüşünü bildiren Güler, Erdoğan'ın Almanya'da yaşayan Türklere "Ben sizin yanınızdayım" mesajı vererek bir siyasi boşluğu doldurduğunu ifade etmişti. Güler, bu tür cümleleri şimdiye kadar Alman siyasetçilerden duymadıklarını söylemişti.

Kaynak: DW Türkçe