Türk Traktör Fabrikasında toplu iş sözleşme dönemi geldi çattı bile, peki süreç nasıl başlayacak? Patron sendikası MESS’in aklında ne var? Türk Metal ne yapacak? MESS’in sendika yöneticileriyle bir toplantı yaptığı biliniyor. Peki, işçiler ne istiyor?

MESS’e bağlı fabrikalarda 1 Eylül itibarıyla resmi olarak başlayan TİS süreci doğrudan 210 bin işçiyi etkilemekte. Dolaylı olarak ise 1 milyondan fazla kişiyi etkiliyor. Önceki sözleşme döneminin ardından tam olarak iki yıl geçti. Alınan zam bu iki yıl içerisinde enflasyon ve vergiler karşısında çoktan eridi. Bu nedenle işçiler sözleşmede alınan zamların son dönemlerde gerçek ücretlerde yani alım gücünde iyileşmeyi en başta sağlasa da zaman geçtikçe aynı noktaya geldiklerini hatta daha geriye gittiklerini belirtiyor. Buna rağmen MESS önceki yıllarda olduğu gibi bu sene de üç yıllık bir sözleşme dayatmanın hesabını yapıyor. Aylar öncesinden Türk Traktör Fabrikasına gelen Türk Metal Sendikası Ankara Şube Başkanı İbrahim Biçer patronların “Önümüzü göremiyoruz. Bize 3 yıl verin.” talebini işçilere iletiyor. Ayrıca Sendika Başkanı MESS’deki yöneticilerin dediğine hak vererek “Fabrikanın işleri gerçekten azaldı, kârlar düştü kimse önünü göremiyor bu yüzdende fazla zam beklemeyelim” gibi söylemler ile adeta işçinin değil de patronun temsilciliğine soyunmakta bir çekince görmüyor.

Türk Metal yöneticileri, sözleşme döneminde işçinin sözüyle patronun karşısına dikilmesi gerekirken patronun sözüyle işçinin karşısına dikiliyor. Fabrika sermayedarlarıyla işsizliği de kullanarak işçiye uyguladıkları düşük zam ikna çabalarında öne sürdükleri gerekçelere bir bakalım. Doğrular ve yanlışlar ne?

“Üretim durgun, fabrika zarar ediyor, şirketin durumu iyi değil.” Bizzat Türk Traktör Fabrikası CEO’su Matthieu Séjourné, 2024 yılında üretim rekorları kırarak 66 milyar 970 milyon TL ciro elde ettiklerini, 2025 yılında otomotiv piyasasındaki genel daralmanın dünyaya kıyasla Türk Traktör Fabrikasında daha düşük olduğunu ve önderliği sürdürdüklerini vurguladı. Séjourné, 2023 yılında rekor pazar büyümesinin ardından 2024 yılında piyasada yaşanan yüzde 18’lik düşüşün ‘pazar normalleşmesi’ olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Séjourné, pazardaki satış rakamlarının 5-10 yıllık dönemler açısından analiz edildiğinde daralma olarak yorumlamamak gerektiğinin altını çizdi.

2025’in ilk yarısı işçiler için mücadele ve kayıplarla geçti
2025’in ilk yarısı işçiler için mücadele ve kayıplarla geçti
İçeriği Görüntüle

Üstelik Türk Traktör 2025’in ilk altı ayında 574 milyon TL net kâr açıkladı. Şirketin CEO’su liderliğimiz sürüyor daralma değerlendirmeleri yapılmamalı diyor, şirket kâr etmeye devam ediyor ama ne hikmetse yaygara koparılıp hesap işçiye kesiliyor. Tüm bunlar kâr oranları dönemlik bir düşüşte olduğu için. Gecesini gündüzüne katarak çalışan, aylarca mesai yaparak ailesinin yüzünü dahi göremeyen, üretim rekorlarına imza atan işçiler mi bunun sorumlusu?

İşçiler de kâr oranlarını, şirketin açıklamalarını takip ediyor ve gerçekleri görüyor. O zaman kâr oranlarının düşmesinin bedelini ödemeye de razı olmamalı.

“Fazla zam alırsak işten çıkarmalar olur, işimizi kaybederiz.” Bu zamana kadar patron zaten ihtiyacından bir kişi bile fazla çalıştırmamıştır. Yalnızca kendi kâr oranlarını ve çıkarlarını hesaba katmıştır. Krizleri, durgunluğu bahane edip daha az işçiye daha fazla iş yaptırmaya çalışmıştır. 70. yılını kutlayan Türk Traktör aynı sayıda işçiyle üretim rekorları kırmadı mı? Bunun reklamı her yerde yapıldı. Hangi işçi daha fazla kazanç sağladı? Hiçbiri. Oysa sermaye katlanarak büyüdü. Özellikle uzun yıllardır çalışan deneyimli işçiler işten çıkarmaların gerekçesinin farkında ve bu duruma tepkili. Yıllardır fabrika emek vermelerine rağmen bir çırpıda gözden çıkarılmalarını sendikanın da sessiz kalmasına hatta önden bilgiyle süreci fabrika yönetimiyle birlikte sürdürmelerine bağlıyorlar.

2024 ağustos ayında fabrikanın 2 haftalık revizyon duruşu öncesinden beri sistematik olarak işçiler çıkartılıyor. 3 maaş ikramiye ve tazminatlarla çıkışlar açılarak ya da toplu işten çıkarmanın üst sınırı olan 29’ar kişi işten çıkarılarak yüzlerce işçi çıkartıldı. Yıl sonuna kadar da çıkışların açık olduğu söyleniyor. Sanki işçiler yüksek zamlar ve haklar kazanmış da işten çıkarmalar zorunluluktan yapılıyor. Bu algı oyunu tamamen fabrika sermayedarlarını haklı göstermek için öne sürülüyor.

“Patronlar önünü göremiyormuş, üç yıllık sözleşme istiyorlar.” İki yıllık sözleşmede bile ücretler enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında eriyor. Asıl işçiler önlerini göremiyor. İşçiler bırakalım 3 yıllık sözleşmeyi Türkiye’deki ekonomi politikalarıyla yaşabilmek için 1 yıllık sözleşmenin daha gerçekçi olduğunu ortaya koyuyor. Bunun örnekleri de var.

2025 ocak ayında MESS üyesi Arıtaş Kriyojenik’te Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, 23 günlük fiili grevin ardından 3 yıllık sözleşme dayatmasına karşı 1 yıllık sözleşme kazanımını elde etmişti.

Diğer iş yerlerinde bazı sendikalar ağzını yüksekten açıyor sonra çok düşük zam alıyorlar. Biz dediğimizi alacağız.

2024 sonunda Petrol-İş’e bağlı Çankırı’daki Sumitomo işçileri grevin 43. gününde yüzde 126 oranında zam kazanmıştı. 2025’in ilk aylarında grevleri Cumhurbaşkanlığı tarafından yasaklanan Birleşik Metal-İş üyesi işçiler fiili olarak grevlerini sürdürmüştü. 5 fabrikanın tamamı kazanım elde ederken sadece Hitachi işçileri ilk 6 ay için yüzde 60.5 zam aldı. Nisan ayında Özçelik-İş’te örgütlü Tezcan Galvaniz işçileri yüzde 8 zam dayatmasına karşı 46 günlük grevle cevap vermiş ve yüzde 71 zam almıştı. Ankara’da Türk Metal’in örgütlü olduğu Erkunt Sanayi işçileri tüm baskılara rağmen grev sandığını koydu ve daha oylama bitmeden sözleşme imzalanmasına rağmen yüzde 17 dayatmasına karşı yüzde 52 zam aldı.

Sendika yöneticileri, patronun sözcülüğüne soyunarak işçileri yüzde 15, yüzde 20, yüzde 25 gibi oranlara razı etmeye çalışıyor. Gerek doğrudan kendi ağızlarından gerek fısıltı gazetesiyle bu oranlar yayılıyor. Yukarıda son 1 yıl içerisinde farklı sendikalarda örgütlü işçilerin sadece bir kısmını sıraladığımız mücadeleleri ve kazanımları esas gerçeği ortaya koyuyor. Bu deneyimler işçilerin birlik olduğunda her türlü baskıya, oyalamaya, yasaklamaya rağmen kazanabileceğini gösteriyor.

Kaynak: Evrensel