Bugün değilse ne zaman...

Bu yıl 1 Mayıs’ı çok özel koşullarda  kutlayacağız.
19 Mart darbesi sonrasında  sokağa çıkan, günlerdir eylemliliğini sürdüren kitlelerin katılımıyla çok görkemli bir 1 Mayıs’a tanıklık edeceğimizi düşünüyorum.
Taksim mi, Kadıköy mü  tartışmalarının yaşandığı İstanbul’da Kadıköy’de yüzbinlerin toplanacağına inanıyorum. Taksim’e çıkma kararlılığında olan direnişçi sendikalar ile sosyalist partilerin de barikatları zorlayacağı  düşüncesindeyim.

Bu özel koşullar, son birkaç yıldır kutlamaların yapıldığı Sakarya’ya da olumlu yansıyacaktır mutlaka. Yani , mevcut politik atmosferin  ve ekonomik koşulların şekillendireceği bu yılki 1 Mayıs, geçen yıla göre çok daha kalabalık ve coşkulu olacaktır diyebiliriz ve olmalıdır da…


Mevcut tabloya baktığımızda neler görüyoruz ona bir göz gezdirelim.
İktidara muhalif olan herkesin düşman ilan edildiği bir dönemden geçiyoruz. İktidarı desteklemiyorsan yaşama şansın yok ediliyor. 
Tutuklamalar, gözaltılar, polis şiddeti ve yasaklamalar cabası…


Hiç olmadığı kadar büyük bir ekonomik krizin ortasındayız.
Mutfaklarda artık tencere kaynamıyor, çocuklar okula aç gidiyor, asgari ücret açlık sınırının altında  kalmış, tüm aile çalışsa bile yoksulluk sınırının  üzerine çıkılamıyor. Gençler iş bulamıyor, patronlar ucuz işgücü diye çocukları çalıştırıyor ve o çocuklar iş cinayetlerine kurban gidiyor.


Eğitim ve sağlıktaki sorunlar ortada. Çocuklar gidecek okul bulamıyor, hastalar randevu almak için aylarca bekliyor. Randevulu gittiği hastanede  saatlerce sırada beklemek zorunda kalıyor.


Saymaya devam edersem,  meramımı anlatmaya  fırsat bulamayacağım. 
Demem o ki, bu koşullarda yaşayan herkes 1 Mayıs’ta alanlara çıkmalı, taleplerini dile getirmelidir. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam hakkını savunmalıdır. Perşembe günü  toplanma yeri olan 21 Haziran İlkokulunun önüne giderek, kendine en yakın hissettiği  siyasi parti ya da derneklerle kortejde yerini almalıdır. Kimseyi yakın hissetmiyorsa kortejin sonuna eklemlenerek, kendi arkadaşlarıyla, yakınlarıyla birlikte taleplerini haykırmalıdır. Unutmayalım, 1 Mayıs, bayram olmaktan öte emekçilerin birlik beraberlik ve dayanışma günüdür. Bu karanlık günleri hep birlikte, dayanışma içinde aşacağız. Son günlerin en çok atılan sloganıyla, kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
1 Mayıs’a katılma konusunda tereddütü olanlara diyeceğim tek şey, bugün değilse ne zaman?
Unutmayalım, özgürlüğün önündeki en büyük engel halinden memnun kölelerdir.

NOT: Son 1 yıldır mesken tuttuğumuz hastanede anormal bir durum yaşamazsak, Türkiye İşçi Partisi (TİP) kortejinde olacağım. Birlikte yürüyelim diyen dostlar varsa beklerim.