Sakarya Üniversitesi Dayanışması (SAÜ Dayanışması), Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde (SUBÜ) yapılan personel alımına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Açıklama, SAÜ Dayanışması adına Hatip Aydın tarafından okundu.

Basın açıklamasında, SUBÜ Rektörü Mehmet Sarıbıyık’ın KPSS’den 52 puan alan yeğeni Rabia Sarıbıyık’ı üniversiteye memur olarak atamasının yalnızca bir atama skandalı değil, aynı zamanda Türkiye’de uzun süredir sistematik hale gelen torpil ve nepotizmin (akraba kayırmacılığı) yeni bir örneği olduğu ifade edildi. Bu olayın ne ilk ne de son örnek olacağı belirtilerek, liyakat yerine tanıdıklık ilişkilerinin öne çıktığı bir düzenin toplumsal çürümeyi derinleştirdiği vurgulandı.

Açıklamada, liyakat ilkesinin toplumların gelişmesi ve kurumların sağlıklı işlemesi açısından vazgeçilmez olduğu hatırlatılarak, kamu görevlerine atanacak kişilerde mesleki yeterlilik yerine siyasi sadakat ve kişisel yakınlığın tercih edilmesinin kamu hizmetinin niteliğini düşürdüğü ifade edildi. Üniversitelerde dahi bu tür atamaların yapılmasının akademinin güvenilirliğini zedelediği savunuldu.

Kene, böcek, fare… Hepsi haritada!
Kene, böcek, fare… Hepsi haritada!
İçeriği Görüntüle

SAÜ Dayanışması, fırsat eşitliğinin demokratik işleyişin temel dayanaklarından biri olduğunu vurgulayarak, bazı kişilerin sınav ve işe alım süreçlerinde ayrıcalıklı konuma gelmesinin adaletsizlik yarattığını belirtti. Açıklamada, bu durumun özellikle gençler arasında umutsuzluğu yaygınlaştırdığı, yıllarca emek vererek sınavlara hazırlanan yüz binlerce gencin haklarının ve hayallerinin gasp edildiğini hissettiği ifade edildi.

“Rabia Sarıbıyık örneği, gençler arasındaki kırılmayı derinleştiren onlarca olaydan yalnızca biridir” denilen açıklamada, gençlerin artık sınavlara hazırlanmak istememesinin nedeninin, sonuçların önceden belirlendiğine dair inanç olduğu ileri sürüldü.

SAÜ Dayanışması, SUBÜ’deki söz konusu atamanın iptal edilmesi ve Rektör Mehmet Sarıbıyık’ın istifa etmesinin hem hukuki hem de ahlaki bir gereklilik olduğunu belirterek, yalnızca bu olay özelinde değil, tüm kamu kurumlarında liyakat, fırsat eşitliği ve tarafsızlığın yeniden tesis edilmesi çağrısında bulundu. Açıklama, “Bizler yalnızca hakkımız olanı değil, bu ülkenin geleceğini talep ediyoruz. Çünkü adalet, ancak herkes için varsa gerçektir” sözleriyle sona erdi.